Abone Ol

Fatih dizisi reytinglerde neden çuvalladı? Çarpıcı analiz

Medyafaresi.com televizyon yazarı Anibal Güleroğlu, iddialı başlayan ama hüsranla sona eren Fatih dizisindeki büyük hatayı yazdı.

Fatih dizisi reytinglerde neden çuvalladı? Çarpıcı analiz

ANİBAL GÜLEROĞLU YAZIYOR

Dizicilerin göremedikleri gerçekler…

Ekranların trafiği bu sezon hayli gidiş-gelişli. Kanallar dizi bolluğunda eskiye oranla daha kolay vazgeçebiliyorlar bünyelerinde yer verdikleri yapımlardan. Nasılsa sırada bekleyen o kadar çok proje var ki… Biri olmazsa, öteki… İnsan çok buldu mu bunarmış ya işte o hesap.‘

Fatih dizisinin kadınları.. FOTO GALERİ

Kanallar, ‘Reyting savaşında kalan sağlar bizimdir’ felsefesiyle yayıncılık yaparken izleyici de daha seçici hale gelmiş durumda. Gerçi bu git-gel kargaşasında haybeye ekrandan indirilenler de oluyor ama bitirilenlerin geneli noktalanmayı hak eder nitelikte.

Fatih Aksoy\'dan reyting itirafı! Kötü çakıldık

‘Fatih’, ‘Bebek İşi’ derken ‘Ben Onu Çok Sevdim’ de bu doğrultuda yolcu ediliyor. Ekiptekilerin, özellikle de kamera arkasındakilerin sezonun ortalık yerinde işlerinin bozulması üzücü bir durum tabi. Öte yandan kazanç sağlamaya endeksli kanalların da para getirmeyen işi destekleyecek hayır kurumları olmadığı da bir gerçek. Dolayısıyla izleyicinin çoğunu çekemeyen yapım, ister dizi olsun ister sabah programı, özel televizyon yayıncılığında aynı akıbeti yaşıyor.

İddialı gelip kimilerine göre ‘şok’ gidiş yaşayan dizilerin bir sezon dahi dayanamadan ekrana veda etmelerinin görünür nedeni ‘izleyicinin beğenmemesi’ olsa da, bu olumsuzluğun yaşanmasının arka planında bana göre dizicilerin-yapımcıların sezgi ve görüş eksikliği yatmakta!

 Fatih\'te ekrana kilitleyen adalet sahnesi

‘FATİH’İN SEZONU YANLIŞ OLDU!

Yaşamıyla çağ açan, idamıyla çağ karartan tarihi isimleri, ‘Bunları işlersek izleyiciyi götürürüz’ mantığıyla ele alma durumu yeni sezonda dizicilerin ilgi odağı oldu. Kanuni Sultan Süleyman döneminin getirisini görenler İstanbul’u fethederek yeni bir çağ başlatan Fatih’in ve iktidarındaki siyasal-toplumsal çalkantılar kadar özel yaşamıyla da Cumhuriyet tarihimizde ayrı bir yeri olan Adnan Menderes’in de ondan geri kalmayacağını düşünerek kolları sıvadılar. Ancak ‘Muhteşem Yüzyıl’ın izleyici patlamasının tetiklediği bu kurnazlık, pratikte beklenen verimi sağlayamadı.

Neden böyle oldu? Olmayabilirdi… Eğer kurguların devreye sokulması akıllıca yönetilseydi!

Öncelikle ‘Fatih’in bu sezon ekrana çıkartılması büyük hataydı. ‘Muhteşem Yüzyıl’ın finalinin ardından devreye sokulsaydı hem ‘taklit etme’ iddialarına muhatap olmazdı, hem de tarihi rakip yokluğunda iş yapardı.

Dahası filmin gişesine bakılıp ayaklar yere basmadan girişilen ‘Fatih’in senaryosu daha popüler bir üslupla yazılsaydı… Dizi, öğrencilere ders verme niyetine yola çıkan tarih anlatıcısı pozisyonuna sokulmasaydı… Benim büyük bütçeli Fatih’im, Hürrem’le Süleyman’ı döver kibriyle yola çıkmak yerine ‘Film başka, dizi başka’ gerçeği görülerek yol alınsaydı… Ve ‘Muhteşem Yüzyıl’ın başarısının tarihi öyküsünden değil çatışmacılığından geldiği kavranabilseydi ‘Fatih’ de ekranı rahatlıkla fethedebilirdi. Ya da gerçekçi sezgilerle ‘Biz bunları yapamayız’ denilerek bu projeye hiç başlanmazdı. Aslında Fatih’i bir kez daha öldürmemek adına en hayırlısı da o olurdu.

Ama geçti Bor’un pazarı… Başarısızlığı itiraf ederek hiç olmazsa hata kabulü büyüklüğünü gösterenler bu ayrıntıları baştan düşünmedikleri ve tam gaz yola çıktıkları için gemilerini karadan yürüten Fatih’in dizi versiyonu, ekran denizinde boğulup gitti.

TARİHİ SATAN, ŞAHSİYETLER DEĞİL SUNUMU

Gelelim 13. bölümünde final yapacağı söylenen ‘Ben Onu Çok Sevdim’ dizisine…

Olaya çok yanlış bir noktadan girerek baştan kendini yaralayan yapımın, Adnan Menderes’in siyaset sürecini eşantiyon gibi verirken ‘kadın’ işini öne çıkartmayı tercih etmesi, hele de bunu çok ağır bir tempoda ve mızmız bir dille yapması, sadece tarihi maden gibi olan bir dönemin değil Mehmet Aslantuğ ve diğer kadronun da harcanmasına sebep oldu.

İlk bölümün ardından kaleme aldığım yazımda da eleştirdiğim şekilde Menderes’in ilişkisine odaklanılmasının hangi mantığın ürünü olduğunu çözemesem de gerçek şu ki, Türkiye Cumhuriyeti’nde eksisiyle artısıyla önemli bir yer tutan Başbakan’ı ibretlik yaşamı ve demokratik Cumhuriyetimiz adına utanç verici sonuyla değil de yasak aşk(lar) yaşayan bir erkek kimliğiyle sunmak ters tepti. Tıpkı Fatih’in abartılı sertlikte sunulmasında olduğu gibi.

Sonuçta her iki dizi de gösterdi ki, nasıl tarihi tarih yapan o dönemdeki yönetimin gözetiminde kaleme alanlarsa, tarihi yapımları satan da içindeki şahsiyetler değil o tarihi sürecin sunumundaki başarı farklılığı!

Diziciler bu gerçekleri görmedikleri sürece Fatih veya Menderes fark etmez hangi tarihi şahıs üstüne oynarlarsa oynasınlar baştan kaybetmeye mahkûmdurlar. Nihayetinde başarıya odaklanırken yapısını hırsla değil akıllıca kuran kazanıyor.

Anibal GÜLEROĞLU

[email protected]

www.twitter.com/guleranibal