‘Güneşi Beklerken’ izleyicisi Melis’e tepkili!

Melis karakterinin baştan itibaren yaptığı kötülüklerle gençlere olumsuz örnek teşkil ettiği yönünde düşüncelerini paylaşanlar, üstünde durduğum ‘Bulimia’ hastalığını da, senaryonun Melis’i temize çıkartmak adına yarattığı bir kurnazlık olarak görmekteler.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Önceki yazımda ‘Güneşi Beklerken’ dizisinin faydalı gördüğüm bir özelliğini ele almıştım. Melis karakteri sayesinde ‘Bulimia’ hastalığının gündeme gelmesini, gençliğin rağbet ettiği bir dizi üstünden zararlarına dikkat çekilmiş olmasını övgüye değer bulmuştum.

Ancak bu yazımda vurguladığım sağlıksız zayıflama olayı ne yazık ki pek çokları tarafından es geçilerek, Melis’in kötülüğünü hastalık yoluyla masumlaştırdığım ve övdüğüm zannedilmiş.

Melis karakterinin baştan itibaren yaptığı kötülüklerle gençlere olumsuz örnek teşkil ettiği yönünde düşüncelerini paylaşanlar, üstünde durduğum ‘Bulimia’ hastalığını da, senaryonun Melis’i temize çıkartmak adına yarattığı bir kurnazlık olarak görmekteler.

Görüşlerini bildiren izleyiciler, ‘Güneşi Beklerken’ dizisiyle ilgili yazılarımda neden Melis karakterinin dengesizliklerinden bahsetmediğimi sormakta. Gerçi dizinin ilk başladığı zamanlarda bu konuya değinmiş ve karakterleri sorgulamıştım ama demek ki ya gözden kaçmış ya da zaman içinde unutulmuş.

Bundan dolayı ‘Olumlu yönler kadar olumsuzları da vurgulamakta fayda var’ diyerek hem gelen tepkileri paylaşalım, hem de bu konuyu bir kez daha gündeme getirelim istedim.

MELİS’İN CEZASIZ KALMASI KIZDIRIYOR

Melis’e tepki gösterenlerin ortak kızgınlık noktası, onun yaptığı kötülüklerin senaryo tarafından sürekli bir şekilde kabul edilebilir hale getirilmesi ve cezasız bırakılması!

Lisede öğretmen olduğunu ve hep bu yaş grubuyla uğraştığını söyleyen Özlem Hanım, ‘Maalesef Melis öyle bir işlendi ki, benmerkezci, şımarık, her yaptığı kabul görür, o hep kötülük yapar ama cezasını görmez. Kızın saçını kesiyor, Zeynep’i itiyor, bir sürü şey yapıyor ama hep hasta deniyor. Gençlere baktım, onlar da Melis’i normal görüyorlar’ şeklinde özetlenecek satırlarında ayrıca, Melis’in aşk konusundaki takıntısının da normal gibi işlenmesinden şikâyetçi. Aşkı takıntı yapanlar ya da şımarık ve benciller o kadar çok ki!

‘Güneşi Beklerken’de yanlış mesajlar verildiğini belirten Aslı Hanım, ‘Senaristler Melis üzerinden o kadar yanlış mesajlar verdiler ki… Baktılar Melis’i normal bulan, onaylayan genç kesim var… Baktılar herkes Melis’in yaptığını ben de yaparım, onaylıyorum deyince olayı kavradılar, bu kez hasta oldu’ diyerek Melis’in hastalığını, bu karakterin tüm kötülükleriyle benimsenmesine bağlamakta. Senaryo bir şekilde satacak kendini, diyelim…

Melis’in tüm yaptıklarından ‘Hastayım’ diyerek sıyrılmasının ibretlik bir yanının olmadığı yönünde tepkisini gösteren Suzan kardeşimiz de ‘Başlangıçta hasta filan değildi. Onun yaptığı hainlikleri masumlaştıran senaristler Melis üstünden oynuyor’ demekte. Melis ile Zeynep takışacak, hep bir maraz çıkaracak ki müşteri çekilsin değil mi ama?

Melis karakterini Brezilya dizilerindekilere benzeten Ayşegül ise ‘Öyle bir karakter yazmışlar ki Melis eski Brezilya dizlerindeki kötüler gibi. Ne yaparsa yapsın bedel ödemiyor’ diyerek hastalığını sorgulamakta. Dizilerimiz, tempolarıyla hepten Brezilya’lık zaten!

‘Melis’in neresi ibretlik? Kız tam bir edepsiz. Yaptıklarını hasta, psikolojisi bozuk tavırlarıyla herkese hoş gösterttiği yetmedi bir de Kerem istemediği halde yapıştı ona. Bu zorlama ilişkiyi de bencilliğinden yaptı, sonra adı aşk oldu’ diyen Sevil, bu tavırlarıyla Melis’in aşk olayını hastalıklı hale getirdiğini savunmakta. Kural bu… Aşk üçgenlerinde hep aynısı yapılmıyor mu?

Rehber öğretmeni olduğunu belirten ve Melis karakteri üstünde öğrencileriyle çok tartıştıklarını söyleyen Hatice Hanım da kötü örneklik bakımından dertli… ‘Ailelerinin ilgisini çekme yolu olarak hastalık numarasına yönelen kızlar Melis formülü dedikleri bu yolu hoşlanmadıkları arkadaşlarına günlerini göstermek için normal bir şey gibi görüyorlar’ diyen psikolog hanım, ‘Gençlik dizilerinde öpüşmeye dikkat edenler birbirlerinin gözünü oymaktan çekinmeyenleri umursamıyor’ saptamasıyla da Melis karakterinin, öğrencilerin şiddet meylini artırdığını hatırlatmakta. Haberler dâhil ekranlar kökten şiddet doluyken ne diyelim?

Bunun yanı sıra senaryoyla ilgili memnuniyetsizlik tepkileri arasında, hamileyken kızını evden kovan ‘Dede’ karakterinin geri gelip torunu Zeynep’i aynı şekilde baskılaması ve tokatlamasının marifet gibi gösterilmesi de var. Mantık kabul etmiyor da bu ayrı bir konu…

MELİS, DİZİDEKİ TEK KÖTÜ ÖRNEK Mİ?

Melis konusunda gelen yoğun mesajların arasından seçtiğim örnekler, ‘Güneşi Beklerken’ izleyicisinin ve özellikle de ‘ZeyKer’cilerin duygularını aktarırken, ‘suç-ceza’ dengesizliğiyle bozulan kötülük algısını gençler kanadından ortaya koymakta.

Nitekim okul ortamının, elini kolunu sallayarak kötülük yapma başıboşluğunda olduğunu en baştan belirttiğim ‘Güneşi Beklerken’ dizisinde bu denli eleştiriye hedef olan Melis karakterinin, Kerem’le birlik olup ayarladığı lunapark tuzağından, gecenin bir vakti parktaki itme sahnesine pek çok kez cezasız kalan kötülük sergilediği inkâr edilemez bir gerçek.

Ancak bu kötülük yapıp hiçbir şey olmamış gibi ortalıkta gezinmek konusunda sadece Melis’e yüklenmek de doğru değil. Çünkü Kerem de en az Melis kadar kötü örnek teşkil edecek tavırlar sergileyip özgürce ortalıkta dolaştı. Hatta yemekhanedeki yemeğe ilaç katıp milleti hastanelik ederek Melis’ten bile öteye geçti.

Ayrıca Zeynep’i kapalı yer korkusu olduğunu bile bile korku tünelinde bırakmak da Kerem’in fikriydi. Yağmur’un fakirliğini ve annesini deşifre etmek de öyle… Tüm bu yaptığı kötülüklere karşı Zeynep hepsinin üstüne sünger çekip, Barış’ı da harcayarak Kerem’le sevgili oldu.

Yağmur’un Kerem’e saldırıp Barış’ı kazara bıçaklamasını yok sayan, önceden birbirlerinin gözlerini oymaya çalışan karakterler arasında dostluk çubukları tüttürten senaryo, karakter bakımında kötü örneklerin iyilik çelişkileriyle dolu. Yani kötülükle iyilik iç içe geçmiş.

Bu kargaşada açığa çıkan tek gerçek ise sadece Melis’le değil, büyükten küçüğe tüm karakterlerle yansıtılan ‘Suç, cezasız kalır’ olayının yanlışlığı!

ASIL SORUN, AİLELERDE OLUNCA…

Senaryo geliştirmek adına aile ilgisizliğini ve hastalığı paravan yapıp gençleri ‘Nasılsa bir şekilde mazur görülür’ moduna sokan ‘Güneşi Beklerken’i bu açıdan eleştirirken, dizinin dikkat çektiği bir ortak sorunun gerçekliğini de gözden kaçırmamak lazım.

Bu ortak sorun, karakterleri davranış bozukluklarına iten sebebin, tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi aile yapısındaki iletişimsizlik ve boş vermişlik olduğu… Yani daha basit deyişle, Melis de dâhil olmak üzere tüm karakterlerdeki kötülük, kökünü onları öteleyen aileden alıyor!

Dolayısıyla izleyici tepkilerine hedef olan Melis’in Bulimia hastalığı, ister ruhsal dengesizlik sonucu gelişmiş olsun ister zayıflık meraklısı anne baskısıyla isterse de onun suçlarını yok saydırmak isteyen senaristlerin kurnazlığıyla… Hiç fark etmez. Çünkü dizideki cezasız kötülükleriyle olumsuz örnek teşkil eden Melis veya gerçek yaşamdaki benzerleri, aile içinden gelen tetikleyicilik ve destekle böyle şımarık, benmerkezci ve hırslı oluyorlar.

‘Güneşi Beklerken’ de, özellikle zenginler arasında görülen ‘Benim çocuğum hata yapmaz’ mantığını Melis, Aksel, Kerem gibi karakterlerle çok güzel örneklemekte. Bu tepeden bakma durumuna bir de iş hayatına kapılan anne-babanın çocukları boş verme hali eklenince ortaya Melis benzerlerinin çıkması kaçınılmaz tabii. Dizi, sadece bu gerçeğe aynalık ediyor.

Kaldı ki, gençler arasındaki aşk ilişkilerinin yapaylığı her geçen gün biraz daha artarken ya da iki baklava çalana yıllarca ceza verilmesine karşın bavullar dolusu para cukkalayana gık çıkartılmayan suç-ceza düzeninde, her ne kadar hoş görmesem de, Melis’in yaptıklarının kötü örnekliği sütten çıkmış ak kaşık gibi kalıyor.

En iyisi son olarak haberlerle gündeme pompalanan ‘karbonat’ çılgınlığının geliştirildiği zayıflama modasının sakıncalarına odaklanıp, Melis’in Bulimia hastalığını ve dizilerin yönlendiriciliğini, bir önceki yazımda işaret ettiğin haliyle sağlık yönünden değerlendirmek.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal