Hocalı katliamında neler oldu? Kaç kişi öldü?

Galerinin tamamı için tıklayınız

O GECE DURAN ÖLÜYOR Ağdam kentine gitmek isteyen Hasanov, yolda başına gelenleri şu şekilde anlattı: Yolda bir çay vardı. Çaydan geçtik, kadın çoluk çocuk yola düştük. Göç ediyorduk. Ben göçün ortasındayım. Öne baktım insan seli, arkaya baktım insan seli. Bütün Hocalı göç ediyor. Sabaha kadar yürüdük. Askeran’a geldik sabah olduğunda Askeran’ı geçtik. Düşünün kar, buz yürüyorsunuz, ayaklar ıslandı. Bana ‘ayakkabını çıkar’ dediler. Ben hiç çıkarmadım çıkaranların hep ayakları yarıldı. Ayakları yarılanların da çoğu gelemedi. Askeran’ı geçtik artık Ağdam’a yaklaşıyoruz açıklık düzlük bir alana geldik. Birden her taraftan ateş açılmaya başladı. Babamla beraber önce hızlı yürümeye başladık. Sonra yere yattık. İnsanlar birer birer yanı başıma düşüyordu. Hayatımda ilk defa yakın mesafeden cesedi orada gördüm. Bir komşumuzdu, onun üzerine yıkıldım. Cesedin gözleri açıktı bana bakıyordu. Gözü gözüme geldi. Daha 15 yaşındayım. Baktım ölmüş. Etrafım hep öyleydi. Korku hissim yoktu, aslında korkmaya vakit yoktu her şey o kadar hızlı oluyordu ki içgüdü ile hareket ediyorsunuz. Babam yanımdaydı ateş hiç susmuyordu. Tanıdığım insanlar, beraber oynadığım çocuklar, tanıdıklarım birer birer vurulup yere düşüyor. O an babam bir anda dizini yere koydu ve kalktı. Ben hala o sakinlikte nasıl sorduğuma hala inanamam ‘baba değdi mi’ dedim. O da bana sakince cevap verdi ‘değdi’. Ama ne bileyim kolu kopmadı başı yerinde. 5 metre yürüdü ve arkası üstü yıkıldı. Hemen üzerine gittim ‘baba’ diye seslendim. Omzunun altından göğsünden kan fışkırıyordu. Ben artık yaşamıyorum gibi hissettim. Hissizleştim. Kafamı çevirdim her tarafta yaralılar inliyor. Babam bana o sırada ‘ileri ileri’ diyordu. Babam sanki beni görmüyordu durmadan ‘ileri ileri’ diyordu. Hemen yanda bir hendek vardı babamı oraya sürükleyebilirdim. Ama yapamadım, 15 yaşındaydım babam da yapılıydı. Sürükleyemedim onu. Hiç unutamadığım bir sahne var mesela bir aile üst üste ölmüştü. Baba ölüyor, onun üzerinde anne annenin üzerinde kızı öyle öyle bir aile ölmüş. Yakının üzerinde ağlarken ölüyorsun. Orada durmak ölmek demekti. Hareket edersen yaşama şansın vardı. Ben artık sürüne sürüne hendeğe indim gitmeye başladım. Baktım önümde biri var ona seslendim ‘yürüsene yolu tıkıyorsun’ diye. Baktım ses vermiyor ölmüş. Öyle bir manzaraydı. Dayımın oğlunu gördüm. Yol boyu dayımın 2 yaşındaki kızını kucağımda taşımıştım onu hiç bırakmadım sürüne sürüne Azeri köyüne geldik.