Bu detayları ilk kez okuyacaksınız: Atatürk'ün son 100 günü
Galerinin tamamı için tıklayınız8 Eylül 1938 / "Son Nöbet Başlamıştı" "Ponksiyon", yani karından su çekme işlemi hemen ertesi gün Dr. Mim Kemal Öke tarafından yapıldı. Dr. Fissenger ile Dr. Neset Ömer İrdelp de operasyon sırasında nezaret ettiler. Sonraları, Dr. İrdelp, Mim Kemal Öke'nin o gün "Bu müdahaleyi uygun olmayan koşullarda yaptık" dediğini aktaracak ve onu sorumluluktan kaçmakla suçlayacaktı. Fissenger'nin de Öke için "İsleri güçleştiriyor" şeklindeki sözlerini aktaracaktı. Bu tartışmalar arasında karından tam 12 litre kadar su çekildi. Çıkan suyun neredeyse bir tenekeyi dolduracak kadar olması herkesi şaşkına çevirmişti. Ama Atatürk rahatlamış, günlerdir ilk kez derin bir "ohh" çekmişti. Kılıç Ali, anılarında o ponksiyondan sonra yanma girdiğinde Atatürk'ü bir anda çok çökmüş bulduğunu nakleder: Kılıç Ali (silah arkadaşı):"Adeta birdenbire zayıflamıştı. İki kolunu basının altına alarak arka üstü yatıyordu. Karnını büyük bir sargıyla sarmışlardı. Odadan içeri girer girmez yanma koştum: 'Geçmiş olsun Paşam' diyerek başının altına aldığı kollarının pazusunu öptüm. Bana, doktorların duyamayacağı kadar yavaş bir sesle; 'Çıkan suyu gördün mü' dedi. 'Bu kadar bir su kabı insanın karnı üzerine konsa nasıl tahammül eder? Bak ben ne haldeyim, nasıl tahammül etmişim? ''Geçmiş olsun Paşam, bunların hepsi geçecek' dedim ve gözyaşlarımı kendisine göstermeden ve teessürümü hissettirmemek için bir fırsat bularak doktorların arkasından sıyrılıp hemen odadan dışarı çıktım." O geceden itibaren doktorlar, Atatürk'ün mutlak bir istirahate ihtiyaç duyduğunu belirterek ziyaretleri yasakladılar. Çok zorunlu haller dışında hastanın yanına kimse alınmayacak, Ata fazla konuşturulmayacak, sınırlı ziyaretler de çok kısa tutulacaktı. Bu tavsiyelere harfiyen uyulması için de en yakınındaki 5 kişi o geceden itibaren yan odada nöbet tutmaya başladılar. Yaverleri Salih Bozok ve Celal Öner, Kılıç Ali, Muhafız Komutanı İsmail Hakkı Tekçe ve Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak artık gece gündüz sırayla nöbette olacaklardı. Onun başucundaki bu "son nöbet", 10 Kasım'a dek aralıksız sürecekti.