Danla Biliç'in açıklamaları korkuya neden oldu

Galerinin tamamı için tıklayınız

Dermal dolgu maddelerinin kökenleri, yağ ve parafin kullanılarak doku büyütmeye yönelik ilk girişimlerin yapıldığı 19. yüzyılın sonlarına kadar izlenebilir. Ancak bu yöntemlerin başarısı sınırlıydı ve enfeksiyonlar ve düzensiz sonuçlar gibi ciddi riskler taşıyordu. Sığır kolajeninin kullanımının ilk uygulanabilir dermal dolgu seçeneği olarak ortaya çıkması 1980'li yıllara kadar mümkün değildi. Kolajen önceki maddelere göre daha stabil olmasına rağmen yine de alerjik reaksiyon riski taşıyordu ve etkileri geçiciydi, yalnızca birkaç ay sürüyordu” dedi.

DERMAL DOLGU MADDELERİNE YÖNELİK ARAYIŞ ARTTI

Kullanılan dolgu malzemeleri hakkında bilgi veren Opr. Dr. Kerem Yılmaz, “Tıbbi teknoloji ve bilgi ilerledikçe daha iyi ve daha uzun ömürlü dermal dolgu maddelerine yönelik arayışlar da arttı. 1990'ların sonlarında, daha fazla güvenlik ve sonuç sunan hyaluronik asit bazlı dolgu maddeleri pazara girdi. Hyaluronik asit, insan vücudunda bulunan ve cildin nemini ve esnekliğini korumada çok önemli bir rol oynayan doğal bir maddedir. Bu dolgu maddeleri daha stabildi daha az alerjik reaksiyona neden oluyordu ve etkileri bir yıla kadar sürebiliyordu. 2000'li yılların başında kalsiyum hidroksilapatit ve poli-L-laktik asit dermal dolgu maddelerinin piyasaya sürülmesi, hem hastalar hem de uygulayıcılar için mevcut seçenekleri daha da genişletti.