Düğün günü toplu tecavüze uğradı, yol kenarına atıldı

Galerinin tamamı için tıklayınız

Bir ay önce düğünümüzü yaptığımız kiliseye bu sefer Harry'nin cenazesi için gitmek çok kötü bir histi. Sadece bir ay önce ben gelinliğimin içindeyken Harry de damatlığının içinde, bütün yakışıklılığıyla duruyordu yanımda. Şimdi ise ben siyah bir elbisenin içindeydim, Harry de bir tabutun. İnsanlar lanetlendiğimi düşündükleri için çocuklarını benden uzak tutuyordu. "Nazar değmiş buna" diyorlardı. Bir noktada ben de buna inanacaktım. Bazıları ise beni kocamı öldürmekle suçluyordu. Yas tutarken böyle bir şeyle suçlanmak beni en çok yıkan şey oldu. Otopsi sonucuna göre Harry karbonmonoksit zehirlenmesi nedeniyle ölmüştü. Ne kadar kötü hissettiğimi anlatamam. Tıpkı diğer tüm insanlar gibi Tanrı'nın da beni terk ettiğini hissediyordum. İnsanların nasıl gülebildiğini, hayatlarına nasıl devam edebildiklerini anlamıyordum. Çökmüştüm. Bir gün balkında otururken öten kuşlara baktım ve "Tanrım" dedim, "Kuşlara bakıyorsun da bana niye bakmıyorsun". Bir anda günün 24 saat olduğunu ve perdeleri çekip depresyon içinde eve kapanmanın o 24 saatleri geri getirmeyeceğini fark ettim. Farkına bile varmadan haftalar, günler aylar ve yıllarınızı depresyon içinde harcayabilirsiniz. Acı ama gerçek.Herkese bir daha asla evlenmeyeceğimi söylüyordum. Tanrı kocamı benden almıştı ve bir daha benzer bir acı yaşama ihtimali katlanamayacağım bir düşünceydi. Kimsenin böyle bir şey yaşamasını istemezdim. Acı o kadar yoğundu ki tırnaklarıma kadar hissediyordum. Ama bir adam vardı, sürekli beni ziyaret eden: Tonny Gobanga. Kocam hakkında konuşmam ve güzel günlerimizi düşünmem için beni cesaretlendirirdi. Bir keresinde üç gün beni aramadı ve sinirlendim. O an ona aşık olduğumu fark ettim.