Dünyada sadece 80 kişide var

Galerinin tamamı için tıklayınız

2014 yılının ortalarında gazete okuyorken, bir makaleye denk geldim. Ve dört yaşından önce yaşadığımız kişisel olayları hatırlamamızın mümkün olduğunu okumuştum. Makaleyi bitirdikten sonra "Ne kadar saçma." diye düşünüyordum. Şu an My Life is a Puzzle adında bir kitap yazıyorum ve dört yaşıma kadar olan süreçteki anılarım kitabın büyük bir kısmını dolduruyor. En başlarda, beşiğimde etrafımdaki oyuncaklara ve yanımda beni izleyenlere bakarak çok fazla zaman geçiriyordum. İlk doğum günümde o günün ne olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Tek bildiğim annemin bana kaşındıran saten bir elbise giydirdiği ve ağladığım. Bana, bu günün benim için özel bir gün olduğu ve birçok insanın beni görmeye geleceği söylenmişti. Yine de anlamamıştım fakat ağlamam durmuştu. O gün ailem bana Minnie Mouse pelüş bir oyuncak hediye etmişti. Oyuncağın yüzü beni korkutmuştu ama bunu söyleyemiyordum tabii ki. Tek yapabildiğim ağlamak ve oyuncak diye gördüğüm o şeyi kendimden uzaklaştırmaya çalışmaktı. Neredeyse 18 aylıktım, tahminlerime göre ikinci doğum günüme yaklaşmıştık. Ne zaman uyusam, rüyalar görmeye başlamıştım. O yaşta rüya görürken evden dışarı çıktığımı düşünüyordum. Dolayısıyla ben uyurken annemin hep yanımda olmasını istiyordum. İkinci doğum günümden hemen sonra kız kardeşim Jessica doğdu. O zamanlar "kardeş" kavramının ne olduğunu bilmiyordum ve bu kardeş benim oyuncak trenimle oynamaya baya hevesliydi. Bu yüzden bu konuda baya bir yaramazlık yaptığımı kabul edebilirim. Fakat sonrasında artık tek çocuk olmadığımı ve kıyafetlerimle oyuncaklarım da dahil her şeyimi paylaşmak zorunda olduğumu anlamıştım. Dünya üzerinde az sayıda kişide bulunan, sıra dışı bir hafızaya sahip olmak anlamına gelen Üstün Otobiyografik Hafıza bende de vardı. Bu da benim hayatımın her gününü ve geçmişte yaşadığım duyguları detaylı bir biçimde hatırlamamı sağlıyordu. Bu teşhisin konulduğu kişilerden büyük bir çoğunluğu ailelerine katılan yeni bir bebekten, ilk doğum günlerine ve Noel kutlamalarına kadar birçok güne özgü belirgin anıları vardı. İnsanların her şeyi unuttuğu da ayrıca sorgulanabilir bir durum. Demans ve alzheimer hastalığının ilk evrelerindeki insanların daha önceden unutulduğu varsayılan anılarını sonradan kazanmaları mümkün olabiliyor. İlk etapta kısa süreli hafıza zayıflamaya başlıyor fakat uzun süreli hafıza güçleniyor. Demans hastalığının son süreçlerinde hasar beynin derinliklerine kadar ilerlediğinde, bütün anılar yok oluyor. Yine de eklemek zorundayım; bakım evinde ziyaret ettiğimiz demans hastası bir kadın vardı, büyük annesi ile güvercinleri beslediğini söyleyerek kollarını sallıyordu ki bu çocukluk dönemine ait bir anıydı. İnsan beyni ve anılarımızın işleyişi konusunda keşfetmemiz gereken çok fazla şey var.