İstanbul’un Gidilmesi Gereken 7 Küçük Özel Müzesi
Müzeograf ve küratör Canan Cürgen Gültaş, şehirde keşfedilmesi gereken küçük İstanbul müzelerini anlattı.
Galerinin tamamı için tıklayınızT24 Kültür Sanat Müzeleri, konuklarının kendini ve kentini tanımasını sağlayan birer kültür hanesi olarak kabul etmemiz gerektiğini söyleyen müzeograf ve küratör Canan Cürgen Gültaş, İBB’nin üç ayda bir çıkan İST dergisi için şehirde görülebilecek küçük ve özel müzeleri kaleme aldı. İşte o yedi müze… "Küçük şeyleri unutamayanlar en geri hatırları da unutamayanlardır. Hafızalarının bu bahtsız kuvveti karşısında hiçbir memleket, hiçbir vatan tutamadan her yeri, her şeyi severek öleceklerdir.” Sait Faik Abasıyanık’ın “Semaver” adlı öyküsünden. İstanbul en güzel edebiyatta yaşar. Edebiyatımızın hikâyecileri, romancıları ve şairleri yaşadıkları ve yaşayamadıkları İstanbul’u; özlemleri, kederleri, aşkları, insan sıcağını, ümidi ve merhameti, kavgayı ve adaleti, emeği ve kenti eserlerinde ölümsüzleştirmiştir. İstanbul denince akla ilk gelen yazarlarımızdan biri de Sait Faik’tir. Burgazada’daki müze evi Sait Faik okurlarını yazarın dünyasında etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor. Burgaz’ın sokaklarında duyacağınız “Hişt! Hişt!” seslenişine kulak verirseniz, bu ses sizi Çayır Sokak’ın 15 numaralı evine götürecektir. Sait Faik’in yaşamına tanıklık etmiş eşyalar; kendisinin, dostlarının ve ailesinin fotoğrafları, mektupları, kartpostalları ve eserlerine konu olan sayısız hatıranın izlerini bulabileceğiniz koleksiyonu koruyan ve sergileyen müze evde dolaşırken yazarın okuru olan-olmayan ziyaretçilerin onun yaşamına dair pek çok bilinmeyenle karşılaşacağı bir hikâye anlatılıyor. Sait Faik’in babasının ölümünden sonra annesi Makbule Hanım’la yazları yaşadığı ev, Makbule Hanım’ın 8 Kasım 1954 tarihinde hazırladığı vasiyetiyle, yazarın ölümünden sonra Sait Faik Abasıyanık Müzesi yapılması koşuluyla, mal varlıklarının çoğu ve Sait Faik’in eserlerinin telif haklarıyla birlikte ülkemizin en köklü eğitim kurumunu bünyesinde var eden Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlanır. Cemiyet kendisine 1964 yılında intikal eden bu vasiyete titizlikle sahip çıkarak müzeyi 22 Ağustos 1959 tarihinde ziyarete açar. Vasiyetinde oğlunun adına her yıl bir hikâye armağanı verilmesi şartı da 1964 yılından bu yana cemiyet tarafından yerine getirilmektedir. Edebiyatımızın önemli ödüllerinden biri olan “Sait Faik Hikâye Armağanı” bu yıl 67. kez sahibini buldu ve Deli Tarla adlı hikâye kitabıyla Şermin Yaşar’a armağan edildi. Sait Faik Abasıyanık Müzesi, vasiyet doğrultusunda ücretsiz ziyaret ediliyor. Girişle birlikte üç katta sergilenen koleksiyonda yazarın nüfus cüzdanı, diploması, pasaportu, okul çantası, şapkası, olta takımları, pijaması, okuduğu kitaplar gibi kişisel eşyalarının yanı sıra çalışma masası, yatağı, kitaplığı ile kendisine armağan edilen sanat eserlerini görebilir, çatı katındaki mektup odasında Sait Faik’e bir mektup yazarak İstanbul’u anlatabilirsiniz. Çağdaş müzecilik yaklaşımıyla tasarlanan müze evin her odasında pırıl pırıl Ada güneşi ile denizin ve göğün değişen mavisi size eşlik edecek. Müzenin bahçesinde Sait Faik öyküleri okumak gibisi yok! Kitapları yanınızda yoksa üzülmeyin, müzeden indirimli olarak satın alabilir, böylece Darüşşafaka’da öğrenim gören çocukların eğitimine de katkıda bulunabilirsiniz. Müzeyi salıdan cumartesiye 10.30-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.