Jet sosyetenin en havalı kızı, stil ikonu Derin Mermerci
Galerinin tamamı için tıklayınızBİR DAHA DÜNYAYA GELSEM YİNE CEM’DEN ÇOCUK YAPARIM Türk medyasının parlak isimlerinden Cem Aydın’la evlendiniz. İlişkiniz nasıl başladı? - Eşim Cem muhteşem bir adam; Çok olgun, merhametli, sevgi dolu, uyumlu, akıllı. 10 senedir tanışıyoruz, evlenmeden bir buçuk sene önce hemen hemen her gün beraberdik. Dostluğumuz, keyifli vakit geçirmek ve gülmek derken hayatı paylaşmaya döndü. Evleneceğin adamın dostun olması büyük bir avantaj, kumaşının iyi olması büyük bir lüks. Lal ve Mila çok şanslılar; Cem gibi babaları var, Mehmet Mermerci ve Doğan Aydın gibi dedeleri var. Bir daha dünyaya gelsem yine Cem’den çocuk yaparım. Ama bana göre evlenmek çok şart mı dersen, değil... Nasıl yani? - Anne olmak muhteşem. Cem bir keresinde bana “Evlilik çok enteresandır, tüm bu güzel enerjileri kısıtlar” demişti. Ben de böyle düşünüyordum. Evlilik zor bir kurum. Bizde, bizi kurtaran Cem’in olgunluğu ve benim eriştiğim olgunluk. İki tarafın da özgür alanına müdahale etmediği bir hayat yaşıyoruz. Örneğin, o yelkenliyle çıkmak istiyor, keyif alacağını bildiğim için “Hemen git” diyorum. Peki neden evlendiniz o zaman? - Çocuk istiyordum. Evlenmeden de çocuk yapabilirdim. Ama ben olduğum için büyük olay olurdu. Anneniz bu kadar ani evlenmenize ne dedi peki? - Evlenmeye bu kadar çabuk karar vermemizi yadırgadı. Fakat birbirlerini tanıdıkça annem benden çok Cem’ci oldu. Evlilik ve çocuk sahibi olmak sizi nasıl değiştirdi? - Biz Cem’le birbirimizin özel hayatına fazlasıyla saygı duyan bir evlilik yaşıyoruz. Fakat çocuklardan sonra öncelik, onların mutluluğu oldu. Ben çok güçlü kadınlar arasında büyüdüm. Ben, annem, Yosun ve Tansa çok güçlü kadınlarız. Lal ve Mila’nın da maneviyatı güçlü, ayakları yere basan, birbirine düşkün kızlar olmasını arzu ediyorum. AZ VE ÖZ BANA YETİYOR Sokak hayvanlarına karşı tavrınız gerçekten muhteşem. Kaç sokak hayvanına kol kanat geriyorsunuz? - Küçükçekmece’de hayvanların çok iyi bakıldıkları, çok mutlu oldukları bir çiftliğe destek veriyorum. Şimdi Bahçeköy’de yeni bir çiftlik daha bulduk. Bu benim 10 senedir yaptığım bir şey. Barınaklara harcadığım para bana hiçbir zaman yük olmadı. Sizin için ‘yük olmak’ diye bir durum söz konusu mu? Varlıklı bir ailenin kızı olarak sizin için ‘pahalı’ kelimesinin bir karşılığı var mı? - Elbette. Para benim için bir araç. Araç olduğu için onunla alabildiğin her şey geçici. Dünya kadar paran olsun sevgiyi satın alamazsın. Sevilmek, saygı görmek doğuştan olmuyor, bunları kazanıyorsun. Para gibi araç olan bir şeyle manevi duyguları satın almaya çalışanlara çok üzülüyorum. Her evde olduğu gibi bizde de paranın nasıl harcanacağı konuşulur. Derin olarak, inandığım şeylere para harcamaktan gocunmam. Mesela bir yemekte iyi vakit geçiriyorsam, yediğim içtiğim şeylerin karşılığında verdiğim bedel yanıma kârdır. Paranın ne kadar zor kazanıldığını biliyorum. Çünkü hayatı boyunca ailesi için çalışmış bir babanın kızıyım. Bir dönem aldığınız çantaların fiyatı, elbiseleriniz vesaire magazin dergilerinin başlıca konusuydu. - Artık her şeyin fazlasına para harcamak beni rahatsız ediyor. Kullanmadığım bir sürü çantam, kıyafetim, ayakkabılarım var. Bana göre yer kaplamaktan başka bir işe yaramıyor. Az ve öz bana yetiyor. Bazı kesimler B planı olarak yurtdışına taşınma planları yapıyor. Siz uzun süre yurtdışında yaşadınız ama buraya döndünüz, neden? - New York ve Paris’te çok keyifli yaşadım. Dolayısıyla oralarda yaşamanın ne demek olduğunu biliyorum. Tabii son zamanlarda yaşadığımız olumsuzluklar hepimizi çok etkiledi. Ama arkadaşlarım, çevrem, ailem burada. Ve onlara çok bağlıyım. Türkiye benim vatanım, ben bu topraklarda yaşadığım için çok mutluyum. Taşınmayı düşünmüyorsunuz yani... - Gitmek benim aklımda hiç yok. Bazen kızlarımın yurtdışında alabilecekleri eğitim fark yaratır mı diye düşünüyorum. Ama ben bu topraklarda doğdum, büyüdüm. Buraya olan bağım ve dostluklarım benim için çok kıymetli. Yurtdışında kuracağım yaşamın bana ve kızlarıma burada bulduğum samimiyeti hissettireceğini düşünmüyorum. Temennim; Lal ve Mila dünya vatandaşı olsun, dil bilsinler, üretsinler, yaratsınlar, komplekssiz olsunlar. Ve kesinlikle bu ülkeye katkıları olsun. MERMERCİLERİN KIZI OLMASAYDIM... Sanıyorum sahne sanatlarıyla ilgilenirdim. Kulağa hitap eden farklı bir meslek dalında eğitim almayı tercih ederdim. Küçükken durum farklıydı: Babam matematiğe çok meraklıydı, bana altı yaşında cebir öğretti. Ben de belki de babama yaranmak için büyüyünce matematik profesörü olacağım derdim...