Mehmet Kurtuluş'tan Into The Night'ı Açıklaması: Tüylerim Diken Diken Oldu
Galerinin tamamı için tıklayınızBu anlattıklarınız o yaşadığımız bence distopik olan şeyleri bir kez daha anımsattı. Bu distopya mevzusunu, yavaş yavaş diziye de gelecek biçimde, sürdürmek istiyorum. Into the Night'ta da tam da bizlerin yaşadığına benzer bir atmosfer var. Dizi için size teklif geldiğinde pandemi daha ortada yoktu. Teklif gelince ne düşündünüz? Nasıl bir şey canlandı kafanızda? Evet doğru. Teklif 2019'un Şubat ayında gelmişti. Prodüktörüm aradı ve "Mehmet sen Fransızca konuşuyorsun değil mi?" diye sordu. "Evet" dedim. Sonrasında senaryolar İngilizce geldi. Muhtemelen beni bir Fransız rolünde görmek istediklerini düşündüm. Altı bölümün senaryosunu okudum ama ortada Fransız yoktu. O an anladım ki meğer dizi Fransızca olacakmış. Bu durum beni heyecanlandırdı. Çünkü Fransızca bir projede yer almayı istiyordum. Daha önce de küçük çalışmalarım olmuştu ama bu kapsamda bir Fransızca projem benim için de ilk oldu. Biz izlerken fark etmedik ama Fransızca konuşmak bu noktada sizi zorladı mı? Senaryo aslında İngilizce yazılıyor. Ritmi de ona göre kurgulanıyor. Onu Fransızca'ya çevirdiğinde sahnenin ritmi de değişiyor. Neticede Fransızca'da cümleler biraz daha uzun. Arkadaşlarla bu ritim üzerine de çalıştık. Çok şükür bir sorun da yaşamadık. "UZUN BİR FİLM OLARAK GÖRÜYORUM" Öncesinde Muhteşem Yüzyıl ve Hakan Muhafız dizilerinde de yer aldınız. Ancak oyunculuk kariyerinizin önemli bir bölümü de filmler üzerine kurulu. Bu noktada dizinin sinemaya göre ne gibi farklarını gözlemlediniz? Bilhassa çalışma disiplini bakımından daha mı zordu? Into the Night özelinde bakacak olursak dizinin bir sezonu altı bölüm. Ben bunu açıkçası uzun bir film olarak görüyorum. Tamamını izlemeye başladığınızda üç buçuk saat sonra bitiyor. Komple bir film olarak görüyorum. Çalışma tarzım da öyle oldu. Ancak genel manada dizi ve sinema çalışmaları arasında fark bence şu, sinemada önünde 100-120 sayfan var. Başından sonuna kadar bir bağ kurabiliyorsun. Karakterin yolculuğu belli. Ancak diziye baktığımızda ise bu hep öyle olmuyor. Diziye başlıyorsun birkaç sezon sonra tamamen başka bir yere varabiliyorsun. Çünkü dizilerin başı belli sonu biraz açık. Dolayısıyla hazırlık şekli de biraz farklı oluyor. Dizi biraz karanlıkta uçmak gibi. Dizilerde seyircilerin etkisi de söz konusu.