İnsanları öldürüp, tekrar canlandırdığını söyleyen seri katil hemşire
Galerinin tamamı için tıklayınızBu olaydan sonra evden kaçan Jane, başka bir ailenin yanına sığınmış ve Toppan soyadını almış. Yaşadığı olayların etkisinden kurtulamayan Jane, yeni evinde de huzuru bulamamış. Yaşadığı her şeye ekstra reaksiyonlar göstermeye, her şeyi büyütmeye başlamış; şiddete karşı eğilim sergilemeye de başlayınca ailesi onu hemşire olması için eğitime yollamış. Ve böylece Amerika’nın en acımasız seri katillerinden birisinin önü açılmış… Mesleğe başladığı ilk yıllarda oldukça merhametli gözüken ve hastalarının sevgisini kazanan Toppan, zamanla içindeki acımasız katilin emarelerini göstermeye başlamış. Başlarda sadece hastalarıyla ilgilenen Toppan, zamanla laboratuvarlara ve deneylere merak salmış. İlk deneylerini ise fareler üzerinde gerçekleştirmiş. Onlara yüksek dozda atropin ve morfin vererek, dayanıklılıklarını test etmiş, ölüme ne kadar karşı koyabildiklerini tespit etmeyi amaçlamış. İlk başlarda fareler üzerine yaptığı denemeleri, zamanla insanlar üzerinde denemeye ve onların bilinçlerinin kapanma seviyelerini ölçmeye başlamış, kendince tabi ki. 1895'te ev sahiplerini,1899'da ise üvey kız kardeşi Elizabeth'i tek doz striknin ile öldürür. Sonraki denekleri ise refakatçi olarak yanlarında çalıştığı Davis ailesi olur. Ailenin yanında geçirdiği birkaç aylık süre içerisinde, aileden iki kişiye morfin ve atropin dozlarını değiştirerek enjekte eder. Amacı ise bu değişikliklerin sinir sistemlerine nasıl etki ettiğini gözlemlemekti. Bir gün ikisine birden, olması gerekenin çok üzerinde enjekte edince, iki kişi de ölür. Şüpheli ölümlerin ardından yapılan otopsiler sonucunda Jane Toppan'ın bu kişilere iğneyle morfin ve atropin verdiği anlaşılır.