Sizce, pazar gazetelerinden Türkiye neleri öğrendi?
T24'ten Atilla Güner, pazar gazetelerini ve hatta manşetlerini değerlendirdi. İşte pazar gününe damga vuran haberler...
Galerinin tamamı için tıklayınızT24'ten Atilla Güner, pazar gazetelerini ve hatta manşetlerini değerlendirdi. İşte pazar gününe damga vuran haberler... Pazar günlerini diğer günlerden farklı kılan nedir diye sorsanız, herkesten farklı bir yanıt alırsınız... “Biraz daha uyku, güzel bir kahvaltı, kendini sokaklara atmak, yürümek, dinlenmek, sevdiklerinle iyi vakit geçirmek…" Eskiden bunlara bir etkinlik daha eklenirdi: Gazete okumak… Pazar gazetelerini koltuğunun altına alanlar, günün epeyce bir vaktini okumaya ayırırdı. Tiryakisi oldukları gazetenin yanına çoğu kez ‘sempati duyulan’ bir gazeteyi de eklemek sanki adettendi... Bugünlerde parkta, kafelerde, kahvaltı masalarında böyle bir görüntüye rastlıyor musunuz? Çok azaldı. Herkesin bildiğini yeni bir bilgiymiş gibi ilan edecek değilim tabii ki. Artık gazetelerin yerini büyük ölçüde cep telefonlarının aldığını herkes biliyor, görüyor, yaşıyor. Haber portalları, gazete siteleri ve sosyal medyadaki paylaşımlardan haberdar olma yolunu seçiyor insanlar... Gençlerin neredeyse tamamı böyle. Orta yaş ve üstü hala o tiryakiliği sürdürüyor. Önce şunu not edelim: Gazete tirajlarında son 10 yılda 2 milyona yakın kayıp var. 2007 yazında 5 milyon 100 bin ulusal gazete satın alınıyordu. Geçen haftanın raporlarına göre, 41 ulusal gazetenin günlük ortalama satışı ise 3 milyon 239 bin olmuş. Bazı tirajların şişirilmiş olarak listede yer almasına rağmen… Bu pazar, bir markete daldım ve tüm günlük gazeteleri satın aldım. Rafta 13 ayrı gazete vardı. İki poşete zor sığdırdım. Dikkatlice okudum. Bir görev gibi yaptım bunu. Gazetecilik yaptığım yıllardaki “sabah okumaları” gibi. Sonra da "Herkesin bu kadar vakti yok, aklında kalanları yaz bakalım” dedim kendime. Ve yazıyorum. Doğan Akın’a göndereceğim, yayınlanırsa eleştiri ve katkılarınızı beklerim. (guneratilla@gmail.com) Farklı manşet arayışı Gazetelerin büyük çoğunluğu, Katar krizi ve teröre kurban giden Aybüke öğretmen haberlerini büyütmüş. Kendi gündemini oluşturan, farklılaşanlar da var tabi. Posta her zamanki ayrıntıcı yayıncılığıyla, elektriksiz köy evindeki teyzenin dramatik fotoğrafını manşetten vermiş.. Üstelik DHA’nın servis ettiği ajans fotoğrafıyla... Hürriyet, “Zeytin Gelinleri” manşetiyle, zeytin tartışmasının insani yanına odaklanmış. Ama belki söylemek lazım; tek kişiye başlık diye verilen zeytin tarlası ve ağacını manşet yapmak biraz zorlama olmuş. Yazı işlerinin de içine sinmediği birinci sayfa spotlarından belli. Ama rutinden kaçmak amacıyla, daha iyisi de bulunamayınca bu büyümüş gibi görünüyor. En eleştirel manşetler ise Sözcü ve Yeni Asya’dan. Politik duruşları çok farklı bu iki gazeteyi buluşturan ise yargının cezaya dönüşen tutukluluk kararları ve bu konudaki adaletsiz uygulamalar olmuş... Sözcü damatların tahliye kararlarında yer alan ‘sabit adres sahibi olmaları’ gerekçesine atıfla, kendi mensuplarının durumunu soruyor: “Gökmen ve Mediha çadırda mı yaşıyor!..” Nurcuların bir kolu olan cemaatin yayın organı Yeni Asya ise, damatların tahliyesine “Damat kriterleri herkese uygulansın” diyor. ‘Damat tahliyeleri’ olayındaki gelişmeleri yorumlayabilmek için Star’da Ahmet Taşggetiren’in yazısı da mutlaka okunmalı...