Abdulkadir Selvi: Partinin lideri kim? Abdullah Gül mü, yoksa Ali Babacan mı?
Ali Babacan'ın partisi için kuruluş dilekçesi ile ilgili evrakı İçişleri Bakanlığı'na teslim etmesiyle birlikte tartışmalar da yeniden alevlendi.
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi yazısında, "Ali Babacan partisinin lideri kim? Abdullah Gül mü, yoksa Ali Babacan mı? Millet emanetçi siyaseti sevmez. Karşısında lideri görmek ister." ifadelerini kullandı.
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'nin bugün kaleme aldığı 'Babacan partisi heyecan yarattı mı?' başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
Ha kurdu ha kuracak derken, Ali Babacan sonunda partisini kurdu.
Büyük bir beklenti oluşturmalarına rağmen, dağ fare doğurdu. Buna rağmen yeni partinin birkaç açıdan değerlendirilmesi gerekiyor.
1- Siyasi partiler, toplumsal talepten doğar. Partileri eğer millet kurarsa yaşar.
Türk siyasetinin 40 yılına damgasını vurmuş olan Süleyman Demirel bir analiz yapmış, “Tek parti yönetimine, milli şefe, jandarma dipçiğine karşı, ‘Yeter söz milletin’ diyecek bir partiye ihtiyaç vardı. Demokrat Parti onun adı oldu. 27 Mayıs’ın zulmüne, Yassıada’daki adaletsizliklere karşı toplumda adalet arayışı söz konusuydu. Adalet Partisi oradan doğdu. 12 Eylül’de milletin zihnini karıştırmışlardı, Doğru yol arayışı vardı. Doğru Yol Partisi oradan doğdu” demişti.
AK Parti kurulduğunda 2001 ekonomik kriziyle dibe vurmuş bir Türkiye vardı. 28 Şubat zulmü nedeniyle adalet arayışının doruğa tırmandığı bir konjonktür oluşmuştu. Toplum, AK Parti’ye bu sorunları çözeceği konusunda güven duydu.
Peki Ali Babacan’ın partisi hangi toplumsal ihtiyaçtan doğdu?
2- Lider: Ali Babacan partisinin lideri kim? Abdullah Gül mü, yoksa Ali Babacan mı? Millet emanetçi siyaseti sevmez. Karşısında lideri görmek ister. Sanıyorum bunun farkına varmış olmalılar ki, Ali Babacan ile Abdullah Gül arasında köprülerin atıldığı söylentileri yaymaya başladılar. Ama inandırıcı olmadı. Yeni partinin üzerinde Abdullah Gül gölgesi olmaması için bunun bir taktik olarak kullanıldığı kanaati oluştu.
3- Vitrin ve kadro: CHP karşısında DP’yi kuranlar, CHP içinde İnönü’ye karşı dörtlü takrirle bir mücadele başlatmışlardı. Atatürk’ün başbakanı Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan gibi CHP siyasetinde özgül ağırlığı olan isimlerdi. Özal, ANAP’ı kurduğunda arkasında başarılı bir ekonomi yönetimi ve dört eğilimi temsil eden kadrolar vardı. AK Parti kurulduğunda ise Recep Tayyip Erdoğan gibi arkasında bir başarı hikayesi olan, İstanbul’un başarılı bir belediye başkanı ve 28 Şubat’ın mağduru vardı. Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener gibi toplumun tanıdığı isimler vardı. Erdoğan ve arkadaşları bir siyasi mücadelenin içinden geliyorlardı.
Peki Ali Babacan partisi hangi siyasi mücadelenin sonucunda doğdu? Abdullah Gül ve Ali Babacan hangi siyasi mücadele uğruna bedel ödediler? Parti açıklandığında toplumda bir heyecana neden oldu mu? Bir güven oluşturdu mu? Toplum Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirmek için kurulmuş parti gözüyle bakıyor. O nedenle, yola çıkarken gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklediler.