Ahmet Kekeç: CHP-FETÖ işbirliğini bu çocuğa sorun!
Star yazarı Ahmet Kekeç “Murat Hazinedar’ın kimi temasları ve yakın çevresindeki kişilerin ‘FETÖ’yle irtibatının CHP, FETÖ ilişkisine sağlam bir karnine sunar mı bilmiyorum” diye sordu.
Star yazarı Ahmet Kekeç, Murat Hazinedar’ın Beşiktaş Belediye Başkanlığı görevinden alınmasının ardından, “Murat Hazinedar’ın kimi temasları ve yakın çevresindeki kişilerin ‘FETÖ’yle irtibatının CHP, FETÖ ilişkisine sağlam bir karnine sunar mı bilmiyorum” diye sordu.
“Elde daha sağlamları” var diyen Kekeç, Eren Erdem’in 'FETÖ' işbirlikçisi olduğu iddiasında bulundu.
Bugünkü köşesinde Erdem hakkında sorular soran Kekeç, “Bu sorulara cevap vermediğin sürece, “FETÖ işbirlikçisi” muamelesi görmeye devam edeceksin ve belki de kendini aklamak için hakkındaki “fezleke”nin işleme konulmasını isteyeceksin!" dedi.
Kekeç’in “CHP-FETÖ işbirliğini bu çocuğa sorun!” başlığıyla yayımlanan (8 Ocak 2018) yazısı şöyle:
Eskiler “fikri takip” derlerdi... Ben “kafasına vura vura anlatmak” tabir ediyorum.
Dolayısıyla, kafasına vura vura anlatacağım.
Bir diğer ifadeyle, ilgili mercilerde merak uyandırıncaya kadar dönüp dönüp aynı şeyleri hatırlatacağım.
Konu Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedaroğlu’nun kimi temasları ve yakın çevresindeki kişilerin FETÖ’yle irtibatı.
Bu irtibat ve temaslar, FETÖ-CHP bağlantısına ilişkin sağlam bir karnine ya da “ipucu” sunar mı?
Bilemiyorum.
Elde daha sağlamları var.
Ki, bunlardan birini, fikri takip gereği, dilim dönüğünce anlatıyorum.
Kaçıncı baskı olacak bilmiyorum ama bir kez daha hatırlatmayı ödev addediyorum. Bakalım ilgili mercilerde merak uyandırmayı başarabilecek miyim?
Birinci görüntü:
Üzerinde “Zaman” yazan bir kürsüde konuşuyor... Sağ yanında, MİT TIR’ları kumpasının görüntü “temin edici”si Enis Berberoğlu, sol yanında Ekrem Dumanlı... Bugüne kadar hangi mağdurla dayanıştığını bilemediğimiz CHP milletvekili Eren Erdem, FETÖ’nün “özgür basın susmaz” kampanyasına destek veriyor.
İkinci görüntü:
Bir zamanlar Fetullah aleyhinde atıp tutanlar, örgütün darbeci kimliği tescillenir tescillenmez soluğu FETÖ kanallarında ve gazetelerinde alıyor.
Eren Erdem Efendi’yi, tam da böyle bir zamanda, Samanyolu Haber’in “en itibarlı” konuğu olarak ekranlarda izliyoruz: MİT TIR’ları baskınına övgüler yağdırıyor.
İddiası şu: MİT TIR’larını savcı Aziz Takçı durdurmadı...
Kim durdurdu peki?
Sufleyle konuşmaya alışkın Eren Erdem Efendi “hemen” hükmünü yapıştırıyor: “MİT TIR’larını Aziz Takçı değil, MİT personeli durdurmuştur.”
Peki, kimlerdir o MİT personeli?
Hangi birimde görev almaktadırlar?
İsimleri nedir?
Bunun önemi yok. Çünkü Eren Erdem Efendinin iddiasını kanıtlamak gibi bir “yükümlülüğü” yok.
Üçüncü görüntü:
Eren Erdem bir Rus televizyonuna açıklamalar yapıyor. DEAŞ’ı Türkiye’nin özendirdiğini söyledikten sonra “öldürücü” yumruğu indiriyor: “Türkiye DEAŞ’a sarin gazı gönderiyor...”
Eren Efendi, Esed’in muhaliflere yönelik kimyasal saldırısının BM’de soruşturma konusu olduğu bir dönemde söylüyor bu yalanı... Esed’in gazını görmüyor ama Türkiye’nin olmayan gazından “Erdoğan insanlığa karşı suç işlemiştir” sonucunu çıkarmayı biliyor.
Dördüncü görüntü:
Hep sakallı pejmürde görüntüsüyle hatırladığımız Eren Erdem Efendi, sakalsız hali ve “besili” matruş suratıyla özel bir televizyon kanalında Ümit Zileli’nin sorularını cevaplıyor. Diyor ki, “Savunma Bakanı Fikri Işık ve Adil Öksüz 14 Temmuz günü Sakarya Üniversitesi’nde bir araya geldiler.”
Sonra da öfkeli bir ses tonuyla ekliyor: “Ne görüştüler, hepsini biliyoruz! Konuşturmasınlar adamı...”
Biz de diyoruz ki, konuş Efendi! “Konuşturmasınlar adamı” diye içi boş tehditler savuracağına, konuş!
Konuşursan ve iddialarını kanıtlarsan, ülkene hizmet etmiş olursun. Bunu yapmazsan, bir “millî güvenlik sorunu” olarak ortada durursun.
Konuş ve şu sorulara da uygun cevaplar ara zahmet olmazsa:
FETÖ tapelerini yayınlamak üzere “Karşı” isimli çakma bir sol gazete kurdun. Maksat hasıl olunca da çalışanları yüzüstü bırakıp Meclis’e tüydün.
Kuruluş aşamasında, kimi cemaat yetkilileriyle CHP’den kimi isimleri (biri genel başkanınız Kılıçdaroğlu olabilir mi?) bir araya getirip, birlikte “toplantılar” yaptın mı?
Bu toplantılara hangi “yazarlarınız” iştirak etti? Bu yazarlardan bazıları niçin sonradan gazeteyle yollarını ayırdı?
Solculuk iddiasıyla yola çıkan, sol kamuoyundan da destek gören “Karşı” niçin sadece “tape yayıncılığına” yöneldi? Büyük çoğunluğu “suç” ihtiva eden kayıtlar hangi “mutemet el” tarafından gazeteye ulaştırılıyordu?
Daha da önemli soru şu:
Bu gazetenin finansörü sadece Turan Ababey midir?
Turan Ababey’in zikrettiği “başka ortaklar” kimlerdir?
FETÖ’cüler mi?
Bu sorulara cevap vermediğin sürece, “FETÖ işbirlikçisi” muamelesi görmeye devam edeceksin ve belki de kendini aklamak için hakkındaki “fezleke”nin işleme konulmasını isteyeceksin! Böyle bir şeye cesaretin varsa tabii...