Ahmet Şık: İmamoğlu'na Siyaset Yasağı Gelecek, Kaftancıoğlu Tutuklanacak
Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Artı Gerçek’ten İrfan Aktan’ın gündeme dair sorularını yanıtladı. Şık'ın İmamoğlu ve Kaftancıoğlu açıklaması dikkat çekti.
Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, iktidarın İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak getireceğini, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu da tutuklayacağını söyledi. Şık, HDP’nin de kapatılacağını söyledi.
Ahmet Şık, Artı Gerçek’ten İrfan Aktan’ın gündeme dair sorularına yanıt verdi. Söyleşinin ilgili kısmı şöyle:
Sizce Gezi Davası’nda verilen karar, Gezi protestolarını sanıklar şahsında cezalandırmak mı, yoksa yeni siyasi hamlelerin bir parçası olarak mı kurgulandı?
İkincisi. Komplo teorisine kaçabilir ama anket şirketleri Erdoğan’ın en ciddi rakiplerinden birinin Ekrem İmamoğlu olduğunu gösteriyor. Şimdi “Kandil’in dağ kadrolarını işe aldı” diyerek İmamoğlu’nu suçluyorlar. Oysa ismi geçen kişinin daha önce AKP’li belediyelerle iş yaptığını, sabıka kaydının olmadığını, pekâlâ başka bir yerde gözaltına alınabilecekken belediyeye girmesi beklenerek bu işlemin yapıldığını görüyoruz. Keza YSK üyelerine karşı söylediği sözler üzerinden İmamoğlu’na dava açılıyor.
Bir komplo teorisi olarak söylüyorum ama bu işin varacağı yer açık; İmamoğlu’na siyaset yasağı getirip en büyük rakiplerden birini ekarte edecekler. İmamoğlu’nun İBB Başkanı seçilmesinde en çok emeği olan Canan Kaftancıoğlu’nu tutuklayacaklar. Gezi davasında mahkûmiyet verilen karar ile haklarında yine Gülen Cemaati kadrolarınca hazırlanmış ve elde tutulan dosyaların şüphelileri sanık haline getirilip tutuklanacak. Toplumsal muhalefeti hedef alan başka torba davalar gelecek. Bu komplo teorileri gerçek olursa kim şaşırır?
Bunu nasıl bu kadar net söylüyorsunuz?
Selahattin Demirtaş’ı beş yıldır içeride tutmuyorlar mı? HDP’li belediye başkanlarını rehin almadılar mı? Yahu her şeyi geçtim, bana bile FETÖ’cü olma iddiasıyla 7,5 yıl ceza verdi, dahası mı var! Sistem böyle işliyor. Türkiye artık hukuk devletini bırak, kanun devleti bile değil. İktidarın işine ne geliyorsa, kanun odur. Mahkemede kararlar buna göre veriliyor. Siyasi rakiplerini hukuksuzlukla ekarte ederken, medya gücünü de kullanıp rızayı üretiyorlar. Erdoğan geçen gün Gezi isyanı sürecine, Dolmabahçe Camii’nden kanallar kurulduğuna dair akıl almaz şeyler söyledi. Çünkü bunların alıcısı varken İmamoğlu’na siyasi yasak getirmenin, Kaftancıoğlu’nu tutuklamanın, yeni siyasi rehineler elde etmenin kendileri açısından yıkıcı sonuçlar çıkarmayacağını düşünüyorlar.
"HDP kapatılacak, bundan kimsenin kuşkusu yok"
Geçtiğimiz hafta PKK’ye karşı başlatılan Pençe-Kilit harekâtını da iç siyasete yönelik bir hamle olarak mı görüyorsunuz?
Evet, tamamen iç siyaseti konsolide etmek üzerine yapılmış bir harekât. “İyi de seçime daha çok var” diyebilirsiniz ama bu harekattan sonra Kürt hareketine karşı yeni planların devreye sokulacağını düşünüyorum. Az önce İmamoğlu’na siyaset yasağı gelecek, Kaftancıoğlu tutuklanacak dedik ama HDP de kapatılacak. Bundan yana kimsenin kuşkusu yok.
O dava üzerinden pek çok insana siyaset yasağı getirilmesi talep ediliyor. Bunların hepsini yapacaklar. Rawest Araştırma’nın “Kürtlerde Değerler ve Tutumlar Algısı” araştırmasında “partim kapatılırsa oy vermem” diyen yurttaş sayısının yüksekliği çarpıcı. Erdoğan’ın da HDP’yi kapatarak yapmaya çalıştığı şey bu. Elbette ki HDP’nin halen “biz girmiyorsak şu seçmene oy verin” ya da “biz şu partiyle giriyoruz” dediğinde orayı konsolide edebilecek bir gücü var ama Kürt yurttaşta yaratacağı kırılmaya oynuyor Erdoğan. Eğer o araştırma doğru söylüyorsa binlerce insanın sandığa gitmemesi üzerine kurgulanmış bir plan var orada.
Ama Kürt hareketinin bu konuda çizeceği rotanın seçmen açısından belirleyici olacağı söyleniyor…
Elbette ama bu, iktidarın buna oynamayacağı anlamına gelmiyor. Kimse saray iktidarını küçümsemesin. Kimse TV programlarına çıkan iktidar komiserlerinin zavallı haline gülüp “bunlar bu işi sürdüremezler” rehavetine kapılmasın. Onlar tam da bu rehavet oluşsun diye o insanları ekranlara çıkarıyor. Tüm bunların planlandığı başka bir akıl, başka bir merkez var. AKP’nin seçmen nezdinde eriyişi olabilir ama kurumsal gücü yerinde duruyor. Bunları hafife alıyoruz. O kurumsal güç siyasi muarızlarını haysiyet suikastine uğratmak, yargı yoluyla hapse göndermek dâhil güçlü silahlara sahip. Şu anda en gerçek bilgi iktidarın elinde ve bu bilgiler üzerinden hareket ediyorlar. Dolayısıyla muhalefetin seçime, seçim sonrasına, seçime gidilen süreçte ne olacağına dair pek çok plan yapması gerekiyor. Maalesef biz bir şey olduktan sonra hamle edecek pozisyonlar alıyoruz. Muhalefetin en büyük hatalarından biri de bu."