AKP ve Cemaat çatışması büyük tasfiyeyle bitecek!

Vatan yazarı Reha Muhtar çok konuşulacak bir analiz yaptı. Şikede, Ergenekon'da ortaya çıkan ayrılıklar bakın neyin habercisi?

Akp ile Fethullah Gülen Cemaati’nin arasındaki uzlaşmazlık...

“Fethullah Gülen cemaati AKP’ye desteğini sorguluyor” diye yazdığımda...

Sonra zaten varolan ayrılıklar su yüzüne çıkmaya başladı...

“Futbolda şike yasası” bu ayrılıkların zirve yaptığı yerdir...

Gülen cemaati, futbolda şike yasasının değiştirilmesini, cezaların indirilmesini “sulandırma” olarak görüyor...

Tayyip Erdoğan ise öyle değil...

Yasanın değiştirilip, yumuşatılmasından yana...

Çünkü o politikacılığının yanısıra futbolun içinden geliyor...

Futbol oynamış...

İyi bir Fenerbahçeli...

Taraftarlığı ve takım aidiyetini iyi biliyor...

Futbol sözkonusu oldu mu insanların ne kadar duygusal olduklarının farkında...

Şikeyi engelleyip ceza da verdikten sonra, bir camianın cezalandırılması anlamına gelecek tehlikeli davranışlardan özenle kaçınıyor...


***


Cemaat ise, bir kere “bu olayları bir futbol olayı olarak görmüyor...”

Şikeyi Ergenekon’a kadar uzanan, “büyük para trafiğinin denetlenemediği, yeraltı dünyasının işin içinde olduğu sisteme dinamit koyan bir düzenek” olduğunu düşünüyor... Açık konuşalım...

Buralarda tedavülde olan milyarlarca doların, futbol dışı alanlarda da kullanılacağını düşünüyor...

Futbol dünyasındaki aktörlerin, futbol dünyasıyla sınırlı olmadığı görüşünde...

Cezaların iyice düşmesi, şike olayının sadece bir futbol maçını kazanma ve şampiyon olma olarak görülmesine bütün güçleriyle karşı çıkıyorlar...


***


Şunu söylemiyorum...

“AKP içinde şike yasasında Abdullah Gül’den yana davrananlar, Fethullah Gülen cemaatine yakın, karşı olanlar Tayyip Erdoğan’a yakındır...”

Hayır tam olarak böyle söylemiyorum...

Daha temel ve ilkesel bir ayrımdan söz ediyorum...

Cemaat meseleyi salt bir Fenerbahçe veya şampiyonluk meselesi olarak görmüyor...

Tayyip Erdoğan da öyle görmüyor...

Fakat camiaların bunu böyle algılayabileceğini biliyor ve ona göre politika çiziyor...

Erdoğan’a göre, Fenerbahçe Başkanı ve yönetiminden bazı kişiler şikeye karışmışlarsa, bir daha futbol kulübü yöneticisi olamazlar, cezalarını çekerler ve bu iş biter...

Şikeye karışanların bir daha yönetici olmaması kafi...

Erdoğan’a göre, onların yıllarca hapislerde kalmalarının futbola bir yararı yok, zararı var...

Gerginlik artacak, yaralar kapanmayacak, Fenerbahçe ve belki başka camialar gereksiz düşmanlıklarla tetiklenecek...


***


Cemaat bu konuda kendisini Abdullah Gül’e daha yakın hissediyor...

Daha doğrusu Abdullah Gül, bu konuda o hissiyatı daha fazla kaale alıyor...

Tayyip Erdoğan şike yasa tasarısında kendisine müttefik olarak Meclis’te muhalif olmasına karşın, diğer siyasi partileri yanına alıyor...

Cemaatin karşısında olduğunu bildiği halde...

Şike yasa tasarısında AKP, CHP ve MHP’yle ittifak yapıyor...

Cemaat Abdullah Gül’e etki ediyor...

İlginç bir şema çıkıyor ortaya...

Bu şemanın altı da dolu...

Alttaki yazıda bir miktar söz edeceğim, bu ilginç şemanın “derin gerçeklerinden...”


*****


AKP İLE GÜLEN CEMAATİNİN AYRILIK NOKTALARI...

Aslında şike yasa tasarısı AKP ile Gülen cemaati arasında “savunanlar ve karşı çıkanlar” diye iki kesimi kesin bir çizgiyle ayırmıyor...

Bülent Arınç şike konusunda Gül ve Cemaat gibi düşünüyor...

Fakat Ergenekon tutukluları meselesinde Cemaat’le en fazla görüş ayrılığına düşen kişi yine Bülent Arınç...


***


Son zamanlarda iyice belirginleşen AKP liderliği ile Cemaat arasındaki görüş farklılıkları şöyle:

1) Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat ve şike davalarına bakış farklılığı:

AKP siyasi bir parti...

İktidarda ve her seçimde iktidar olmaya oynuyor...

İktidarda olabilmek için seçim kazanması gerektiğini biliyor...

Seçimlerde ne kadar ezici bir üstünlük sağlarsa o kadar ağırlığını hissettireceğini görüyor...

Politikaları daha pragmatik...

Uzun tutuklulukların sona ermesi, davaların bir şekilde çözülmesi, ileriye dönük daha yumuşak geçişlerden yana...

2) Cemaat ise, “bu davalarda kesin çözümler bulunmazsa, yarın yeni ‘oluşumların’ oluşacağından şüphe ediyor...”

Yeni hareketlenmeler demek, eski olayların geri gelmesi demek cemaate göre...


***


3)Balyoz, Ergenekon, İnternet Andıcı, şike süreci gibi cezai süreçlerin, kesintiye uğramadan, sistem değişene ve sorumlular süpürülene kadar devam etmesinden yanalar...

Sulandırma işinin, sürecin tamamlanmasını engelleyeceğini ve geri dönüşe yol açacağından ürküyorlar...

AKP’nin lider kadrosunun, arada bir “mevcut eski güçlerle taktiksel ittifaklara girdiğini” düşünüyorlar...

4) AKP lider yönetimi içinde, “bu ittifakların içinde olduklarını düşündükleri” ve karşı oldukları kişiler var...

Tayyip Erdoğan’ı ise olayın dışında tutuyorlar...

Onunla açık bir çatışmaya girmekten kaçınıyorlar...

Fakat bu kaçınma, fikirlerinde geri adım atma anlamına gelmiyor...

Pozisyonlarında tek bir santim gerileme yok...

5)Tayyip Erdoğan, cemaati iktidarı esnasında güçlü bir müttefik olarak görüyor...

Ancak inisiyatifi tamamen kendi elinde tutmaya kararlı gözüküyor...

Tayyip Erdoğan’ın kişiliği, hiç ‘dayatmalara’ müsait bir kişilik değil...

Kimden gelirse gelsin, birilerinin bir şey dayattığını hissederse, tepki gösteriyor ve uzlaşma zeminini tamamen ortadan kaldırıyor...

Tayyip Erdoğan’la uzlaşabilmek için, inisiyatifin Tayyip Erdoğan’da olduğunu kendisine hissettirmek gerek...

Bu olayda Tayyip Erdoğan, inisiyatifin her zaman kendisinde kalamayabileceğini hissediyor ve ona göre davranıyor...


*****


BUNDAN SONRA NE OLUR?..

Görüş ayrılıkları vardı, ancak bu denli ortaya çıkmasını kimse beklemiyordu...

Abdullah Gül’ün vetosu olayların ayıracında tetikleyici bir rol oynadı...

Tayyip Erdoğan’ı yakından tanıyanlar, “bu olaydaki tavırlarında bazı kişileri hiç affetmeyeceğini” söylüyorlar...

Büyük senaryo habercisi siyasi yazarlar esas bir şeyin hiç farkında değiller...

Unuttukları çok önemli bir haberi vereyim onlara...

Tayyip Erdoğan’ın “AKP’de arka arkaya en fazla üç dönem milletvekili seçilinir” düşüncesi, esasen sadece kendisine yönelik bir düşünce değil...

Bütün AKP grubu için geçerli...

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’na geçerek 3 dönem milletvekilliğinden sonra, 4. kez milletvekili olmayarak sözünü tuttuğunu gösterecek...

Peki AKP’de 3 dönemdir milletvekili olanlar ne olacak?..

Onlar dördüncü dönem milletvekili olabilecekler mi?..

Elbette “hayır...”

O zaman ne olacak?..

Tabii ki tasfiye başlayacak...

Ne zaman?..

Normal olarak 2015’te...

2014 de olabilir...

Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı’na giderken, ya bir sene çok güvendiği bir ismi partinin başına koyacak...

Ya da tasfiyeyi kendi yaparak partisini seçimlere sokacak...

Birinci ihtimal daha akla yakın...

Her halükarda AKP içinde geniş bir siyasi kadro tasfiye olacak...

Tasfiye zamanının geldiğini unutanlar bugünkü gelişmeleri anlayamıyorlar...

Tayyip Erdoğan kendi cenahı içinde “büyük bir mücadeleye” hazırlanıyor...

“AKP ve Gülen Cemaati’ni yekpare bir irticai çevre” olarak görenler bu gerçekleri anlamıyorlar...

Oysa hayat ne kadar da dinamik...

Politika her zaman kendi değişmez gerçeklerini içinde barındırıyor...

Çok ilginç bir döneme giriyoruz

REHA MUHTAR/ VATAN