AKP'de İletişim Depremi: Hedefte Fahrettin Altun Var
Akşam Gazetesi'nden Turgay Güler, AKP'nin iletişim sıkıntısı yaşadığını belirterek Fahrettin Altun'a yüklendi.
Sabah Yazarı Dilek Güngör'ün ardından Akşam Gazetesi'nden Turgay Güler de AKP'nin iletişim konusunda sorun yaşadığını kaydederek İletişim Başkanı Fahrettin Altun'a yüklendi. AKP içinde Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a yakınlığı ile bilinen Güngör ve Güler'in peşi sıra AKP'yi iletişim üzerinden hedef alması dikkat çekti.
"Algıya yenilmek" başlıklı yazısında Turgay Güler "AKP'nin kalesinin boş" olduğunu belirterek "Sorunu net bir şekilde teşhis edip ortaya koymanın vaktidir sanıyorum. Zira Ak Parti artık kafasını kumdan çıkarmalı! Her gün hatta her saat 'algı operasyonuna' maruz kalıyor. Dahasını söyleyeyim; kaleyi boş gördüler 7/24 abanıyorlar. Hem de dalga geçer gibi!" ifadelerini kullandı."
"Böylesi hayati bir karşılaşmada Kaptan Erdoğan'ın kaleye ivedi bir çözüm bulması gerekiyor" ifadelerine yer veren Güler'in yazısı şöyle:
"Operasyonu çekenler müthiş organizeler, bir o kadar da profesyonel. Fonlanan sanatçılar, gazeteciler, akademisyenler pusuda talimat bekliyorlar. Her birinin görevi, işlevi farklı.
Bazen tek tek bazen topluca harekete geçiyorlar. Kim ne zaman ne söyleyecek hepsi belli! Senkronizasyon muhteşem! Mesela siz 30 yıl sonra Karabağ'ı işgalden kurtarıp bağımsızlığına kavuşturuyorsunuz. Yer gök inlemeli değil mi? Ama olmuyor! Çünkü CHP Genel Başkan yardımcısı Ünal Çeviköz'e biri 'hadi sıra sende' diyor.
O da çıkıp 'Erdoğan Karabağ'a cihatçıları gönderdi, maalesef Azerbaycan'a silah yardımında bulunuyoruz' deme cüretinde bulunuyor. Utanmadan, sıkılmadan! Çünkü görevi kirletmek! Siz dünyanın en büyüklerinden, en modernlerinden bir havalimanı inşa ediyorsunuz; lakin bu devasa proje bir geri zekalının 'İstanbul Havalimanı çok rüzgâr alıyor, uçaklar inemiyor, boşuna inşa edildi' şeklindeki saldırısına maruz kalıyor.
Türkiye bu dev projeyle gururlanacağına 'rüzgâr alıyor mu almıyor mu' diye tartışıyor. Çünkü tartıştırılıyor. Sonra bir başka geri zekalı çıkıyor 'Sabiha Gökçen Havaalanı'nda yola tünel yapmışlar' diyor. Öbürü 'Marmaray su alıyor' diyor. Sonra salağın biri 'Şehir hastaneleri çok büyük hastalar hastanede kayboluyor' diyor. Manyağın biri de kendisine uzatılan mikrofona 'Marmaray'ı, Avrasya Tüneli'ni, üçüncü köprüyü yapan İmamoğlu'na teşekkür ediyorum' diyor.
Hangi birini sayayım. Şimdi yeni bir faza geçtiler. Neymiş? Mühendisler Türkiye'de iş bulamadıkları için yurtdışına kaçıyorlarmış. Vah vah! Düşünsenize; Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu, Çanakkale Köprüsü, yerli otomobil, yerli uçak, yerli uydu, Nükleer Enerji Santrali, doğalgaz petrol arama/çıkarma faaliyetleri, metrolar, hızlı trenler, devasa tüneller, İHA/SİHA'lar, silahlar, füzeler üretiyorsunuz.
Tüm bu üretimlerde yüzlerce, binlerce mühendis istihdam ediyorsunuz. Bu projelerin alayına karşı çıkanlar şimdi utanmadan sıkılmadan diyorlar ki 'mühendisler yurtdışına kaçıyor'. Ve siz bu kepaze algı operasyonuna yenik düşüyorsunuz. Yazık! Yahu onlara kalsa bu projelerin hiçbiri hayata geçirilmeyecekti. Bu uğurda 'Gezi'yi tertiplediler. 17/25 darbesine kalkıştılar. 15 Temmuz'da ülkeyi işgal etmeyi denediler. Hadi geçtim bunları.
'Mühendislerimiz Türkiye'de iş bulamadıkları için yurtdışına kaçıyor' diyen Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olduğunda herkesi muhtarlıklara özel kalem müdürü olarak atayacağını söylüyor. Şaka gibi! Dahasını da söylüyor. 'Boş verin işi gücü ben size en iyisinden cep telefonu, bol internet, oyun konsolu vereceğim, oturun oyun oynayın' diyor. Hal böyle iken Ak Parti algılara yenik düşüyor. İnanılır gibi değil. Dedim ya 'kale boş' diye.
Böylesi hayati bir karşılaşmada Kaptan Erdoğan'ın kaleye ivedi bir çözüm bulması gerekiyor.
Kale boş!"
SABAH YAZARI DA HEDEF ALDI
Sabah Gazetesi Yazarı Dilek Güngör de 1 Ekim'deki yazısında AKP'nin söylem üstünlüğü kuramadığını öne sürdü. Güngör'ün "Köprüyü bırak ibriğe bak!" başlıklı yazısında AKP'nin yaptıklarını tam olarak kitlelere anlatamadığını vurgulayarak şunları kaleme aldı:
Nasıl oluyor? Karayollarında, 30 bin kilometreye yakın bölünmüş yol, 4 bin kilometreye yakın otoyol yapıyorsun.
Köprü ve viyadük uzunluğunu 701 kilometreye çıkarıyorsun. Osman Gazi'den Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne, Avrasya Tüneli'nden Marmaray'a kadar birçok yerde milyarlık projelere imza atıyorsun. 1.213 kilometre hızlı tren ağı inşa ediyorsun.
TOKİ 1 milyon adet konut üretiyor. Orman varlığını 23 milyon hektara çıkarıyorsun. 600 baraj yapıyorsun. Yüzlerce içme suyu ve sulama tesisi… İhracatı 36 milyar dolardan alıp 200 milyar doların üzerine çıkarıyorsun. 34 tane stadyum inşa ediyorsun. Ülkedeki hastane yatak sayısı 253 bini geçiyor. Toplam 43 bin 158 yatak kapasiteli 32 şehir hastanesini ülkeye kazandırıyorsun. Milyarca lira sosyal yardım yapıyorsun. Cumhuriyet tarihinde yapılanın dört misli yurdu 20 yılda tamamlıyorsun. Milli Uzay Programı'nı başlatıyorsun, yapay zekayı kullanıyorsun. Nükleer Santral inşa ediyorsun, Karadeniz'de gaz buluyorsun. Mezarlıktaki ibrik kadar ya da vapurdaki karton bardak kadar gündem olmuyor.
Çok tuhaf değil mi? Hükümet mi yaptıklarını anlatamıyor, muhalifler mi algı oluşturmayı daha iyi beceriyor bilemedim.
Ancak şu bir gerçek ki… İletişimde algı ve aktarma modelinde sıkıntı var. İletişim, algıyı yönetmek, davranış biçimleri oluşturmak ve hedefe ulaşmak için bir araç değil mi? O halde, kitlenin zihninde yer edecek, onların algısını etkileyecek faaliyetlerde bulunmak gerekmez mi? Ya da muhalefetin oluşturduğu algı insanlar tarafından gerçek olarak kabul edilmeden müdahale etmek?
Maalesef, iktidar, bu kadar hizmete ve devasa projeye rağmen kendi tabanında dahi motivasyonu sağlayamıyor. Söylem üstünlüğü kuramıyor. Yaptıklarını tam olarak kitlelere anlatamıyor.