AKP’nin evlilik programları imtihanı; Evlilik programları kaldırılıyor mu?

AKP’nin TBMM Genel Kurulu’nun bu haftaki oturumunda tartışma yaratan izdivaç programlarıyla ilgili araştırma komisyonu kurulması önergesini reddetmesi tepki çekti.

AKP’nin çok sayıda şikâyet başvurusunun yapıldığı Dilekçe Komisyonu’nda bir alt komisyon kurma hazırlığına dikkat çekilirken takvimdeki belirsizlik ortaya çıktı.

AKP İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca, Genel Kurul oturumunda “Yeni bir alt komisyon çalışması öngörülüyor ama şimdi mi? Referandumla ilgili, halk oylamasıyla ilgili bir süreç başladı. Halk oylamasıyla ilgili bu süreçte Meclis'in bir çalışma takvimi var. Dolayısıyla 16 Nisana kadar da yapacağımız bir mevcut öngörülen çalışma takvimimiz var” dedi.

RTÜK'e 2016 yılında 75 bin 190 şikâyet
AKP Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu, Genel Kurul’daki konuşmasında RTÜK’e Ocak-Aralık 2016 dönemine ait olmak üzere evlilik programlarına ilişkin toplam 75.190 şikâyet geldiğini söyledi. Üst kurulun bunun üzerine 4 Ocak 2017’de yaptığı toplantıda izdivaç programlarını yayınlayan medya hizmet sağlayıcılarına 14 milyon 43 bin 393 TL’lik para cezası müeyyidesi uygulandığını belirtti.


26’ncı Dönem Birinci Yasama Yılında kurulan Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar İle Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Meclis Araştırması Komisyonu raporunda çarpıcı tespitler yer aldı.

"Erkekler mal varlıklarıyla, kadınlar ev işleri yetenekleriyle kendini anlatıyor"
TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeyen raporda, 10 yıldır çeşitli adlarla devam edenl programlarla ilgili şu tespitlere yer verildi:

Evlilik programlarında erkekler maddi varlıklarıyla, kadınlarsa ev işleri konusundaki yetenekleriyle kendilerini anlatmaktadır.

"Yaşlı erkekler kadınların ilgisini çekmek için neyi var neyi yok ortaya döküyor"

Evlilik programlarına yöneltilen yoğun bir eleştiri, kendisine eş arayan kadınların bir ailenin kurulması için gerekli şartları maddiyatta görmesidir. Evlenmek için gelen kişiye ilk olarak varlığıyla ilgili “Evin var mı?”, “Araban var mı?”, “Aylık kazancın ne kadar?” gibi sorular sorulmaktadır. Özellikle yaşlı erkekler kendilerine talip olacak kadınların ilgisini çekebilmek amacıyla tüm maddi varlıklarını dile getirebilmektedir. Evlilikte duygusal bağlar bir kenara itilip, maddi varlıkların yarıştırılması halinde evlilik programları, evlilik pazarlıklarının yapıldığı alış veriş mekânına dönüşmektedir. Bu anlamda eş aramak için televizyona çıkan insanların çok azında aşk ekonomik ölçütlerden önce gelmektedir.

"Ev, araba ve yazlık varsa elektrik alınıyor"
Evlilik programlarında görülen durum, aşkın da bir ekonomi politiğinin olduğunun göstergesidir. İnsanlar evlenirken ya da ilişkisini kurarken, toplumsal sistem içindeki hiyerarşik ilişkilerde iyi bir yere ulaşmayı düşünmektedir. Aşk tamamen bu programlardaki söylemlerde araçsallaşmış durumdadır. Sosyal sistemin içinde insanların hâkim olduğu alanlar daraldıkça, aşk da bu yarışmacı toplumsal hayatın içinde bir donanım olarak kullanılmaktadır. Evlilik programlarında aranan eş adayının nitelikleri belirtilirken söylenen kriterler (ev, araba, yazlık…) olmayınca aşkın da oluşması -evlilik programlarında elektrik aldım/alamadım ifadeleriyle belirtilen- mümkün olmamaktadır. Evlilik kurumu, kişinin hedeflerine ulaşmada bir araç olma niteliğini kaybettiğinde, vazgeçilmez bir değer olma özelliğini de yitirmektedir. Programlarda sıklıkla evliliğin duygusal ihtiyaçtan ziyade ekonomik değeri üzerine vurgu yapılmaktadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla yürütülen “Toplumun Kültür Politikaları ve Medyanın Kültürel Süreçlere Etki Algısı Araştırması” başlıklı 2011 yılının Ekim ayında yapılan çalışma, özellikle televizyon yayınlarının kültürel değerlere etkisinin kamuoyu tarafından nasıl algılandığını göstermektedir. Yayın türü ve içeriklerinin Türkiye’nin toplumsal ve kültürel değerlerini yansıtma biçimlerinin de araştırıldığı165 çalışmada evlilik programlarının toplumsal etkileri de araştırılmıştır.

* Araştırmada görüşülen kişilerin yüzde 79,1’i televizyonlardaki evlilik programlarının, Türk aile yapısı ve evlilik ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini düşündüğünü belirtirken, yüzde 14,5’i bu gibi programların olumsuz etkisi olacağını düşünmediğini söylemiştir.

* Kadınların yüzde 76,7’si ve erkeklerin yüzde 81,5’i televizyonlardaki evlilik programlarının, Türk aile yapısı ve evlilik ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini düşündüğünü belirtmiştir.167

* Erkek ve kadın katılımcılar yüksek oranda, televizyonlardaki evlilik programlarının, Türk aile yapısı ve evlilik ilişkilerini olumsuz etkilediğini düşünmektedir.

* 15-24 yaş grubunun yüzde 67,2’si, 25-34 yaş grubunun yüzde 84,8’i, 35-44 yaş grubunun yüzde 85,5’i, 45-54 yaş grubunun yüzde 81,1’i ve 55 ve üstü yaş grubun yüzde 80,2’si televizyonlardaki evlilik programlarının, Türk aile yapısı ve evlilik ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini düşündükleri fikrini beyan etmişlerdir.

* Bütün yaş grupları evlilik programlarının olumsuz etkileri üzerinde görüş birliğine varmış durumdadır. Ancak 15-24 yaş grubu (yüzde 67,2) diğerlerine nispetle bu görüşe daha az katılmaktadır. Yine bu soruya ilişkin fikri olmadığını ifade edenler arasında (yüzde 10,5) en yüksek oranı bu yaş grubu teşkil etmektedir.

Araştırmadan elde edilen bulgular ışığında toplumun genelinde evlilik programlarına karşı bir hassasiyet oluştuğu, bu hassasiyetin ise bu program türünün Türk aile yapısı ve evlilik ilişkilerini olumsuz yönde etkileyeceği düşüncesi üzerinde yoğunlaştığı ifade edilebilir.

Psikolojik Danışman Serhat Yabancı’nın 2010 yılının Ekim ayında evlilik programlarına ilişkin yaptığı ankete katılanların % 70’nin evlilik programları aracılığıyla yapılan evlilikleri güvenilir bulmadığı, programın içeriğinin konuya uygun bulanların oranının % 15 olduğu, katılımcıların % 100’ünün evlilik programlarına çıkmayı düşünmediği, programda yer alan öğelerin toplumsal değerlerle uyumlu olduğunu düşünenlerin sayısının sadece %15 olduğu ortaya çıkmıştır. Bu programla evlenenlerin uzun süreli bir mutluluk yakalayabileceklerini düşünenlerin oranının sadece % 5 olduğu belirtilmiştir. Bu programların izlenme nedeni ise % 45 merak, % 35 mahremiyetin deşifresi, % 20’si ise eğitimsizlik, boşluk ve ilginç olması olduğunu aktarmıştır. Evlilik programlarının topluma olumlu etkisi olduğunu düşünenlerin (% 20) gerekçeleri ise bu programlar aracılığıyla evlenmek isteyen adayların buluşturulduğu, evlendirildiği ve izleyicileri eğlendirdiği sıralanmıştır. Bu programların olumsuz etkisi olduğu düşünenler ise % 55 oranında yer almaktadır. Bu olumsuz etkiler arasında topluma yanlış örnek olması, şov amaçlı olması, reyting uğruna mahremiyetin gözler önüne serilmesi ve adaylara ilişki ve eş seçimi gibi konularda eğitim verilememesi sıralanmıştır.