Ali Babacan: Acı reçete sözünü Erdoğan bir daha kullanmaz
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Sözcü'den Deniz Zeyrek'e gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu
Hafta sonu Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi'nin Elazığ, Bingöl ve Van kongrelerine katılan Genel Başkan Ali Babacan, gündemle ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
Ali Babacan partisinin durumuna ilişkin “Çok şükür iyi gidiyor. Çarşı, sokak, pazara yansıması çok iyi. Teşkilat çok motive. Kısmet olursa aralık ayının 10'u gibi 41 ilde kongrelerimizi tamamlayıp büyük kongre için gün isteyeceğiz” dedi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın “Hadi gelin parlamenter sistemi konuşalım” diyeceğine dair bir ihtimali gördüğünü söyleyen Babacan, “Halkın daha büyük yüzdesi artık parlamenter sistemi tercih ediyor. Bunlara bakıp ‘hadi gelin çalışalım' der. Bir şey çıkmaz, memleketi de bir yıl oyalar. Şu andaki hükümet işin başında olduğu, yönlendirdiği sürece onların başlattığı bir parlamenter sisteme geçiş çalışmasından sonuç çıkmaz. Çünkü onlarda güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü gibi zihniyet yok” yorumunu yaptı.
Erdoğan'ın demokratikleşme seferberliğiyle ilgili açıklamalarını değerlendiren Babacan şunları söyledi: “Sadece lafta kalmasın, çok kolay yapabilecekleri işler var. Oralardan başlayın. Mesela düşünce suçu nedeniyle hapiste bulunan kim var kim yok hemen serbest bırakılır. Meclis'teki ilk yasanın içine bir madde konulur ve hemen yapılabilir. Bir açıklama yapabilir. Kendisi ‘Ben artık karışmıyorum' diyebilir. TRT hemen muhalefet partilerinin haberlerini yapabilir.
Osman Kavala, Ahmet Altan dosyalarını arkadaşlarımız inceledi. Bir şey yok. Hemen bırakmaları gerek. Burada bir samimiyet testi gerekiyor.” Aynı samimiyet testinin ekonomi için de geçerli olduğunu söyleyen Babacan, “Şu andaki açıklamalar, uzaktan izleyenler için bir miktar olumlu bir beklenti oluşturabilir ama samimiyet testinden geçmesi gerek. Uzun yıllar işin içinde olan kişiler olarak ümitli olamıyoruz. Daha önce de çok gördük” dedi.
Berat Albayrak'ın bakanlığı döneminde sadece Hazine'nin borcunun iki katına çıktığını, Merkez Bankası'nın içinin boşaldığını, sadece yedek akçenin değil döviz rezervinin de tüketildiğini anlatan Babacan, “Dolayısıyla hasar çok büyük! Bütün millet bunun bedelini ödedi ve ödeyecektir. İkiye katlanan bir borcu tekrar normal seviyeye indirmek üç beş ayda mümkün değil. Bu borcu ödeye ödeye azaltacak bu millet. Herkes bedel ödeyecek” dedi.
Babacan, “gerçek veriler Cumhurbaşkanı'ndan saklanabilir mi” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Bilemiyorum doğrusu. İki ay önce ‘her şey gayet güzel, ekonomi pik yapıyor' diyor. Sonra tam tersini söylüyor. Ya gerçekten farkında değil ya da durumu biliyor ama samimi konuşmuyor.”
Erdoğan'ın, Berat Albayrak'ı çok desteklediğine dikkat çeken Babacan, şöyle konuştu: “Muhtemelen kendisinden sonrası için de bir hazırlık içindeydi. Kendisinden sonrasıyla ilgili partide falan olabilir mi test etti. Biliyorsunuz en mahrem görüşmelere girdi, Türkiye'yi il il dolaştı Berat Albayrak. Dolayısıyla Erdoğan sonuna kadar destekledi diye düşünüyorum.
Ama artık işler öyle bir noktaya geldi ki, memleket dibe doğru batmaya, Tayyip Bey'i de dibine doğru çekmeye başladı. Memleket batsın ben yukarıda durayım öyle bir şey yok. O kadar her şeyi sahiplenecek, tek karar verici olacak, memlekette her şey kötüye gidecek, o da hiçbir şey yokmuş gibi mesafeli duracak. Onu gördü herhalde. Hâlâ bir miktar siyasi refleksi var
Erdoğan'ın “acı reçete” ifadesini kullanmasını da yorumlayan Babacan, “O hazırlanmış bir konuşma metni. Bir ekip oturmuş ve rasyonel bir politikaya nasıl dönülür, piyasaların hoşuna ne gider, yapılan eleştiriler nasıl göğüslenir üzerine bir metin kaleme almışlar ve rasyonaliteye dönüşün senaryosunu yazmışlar ama o içselleştirilmiş bir metin değildi. Öyle acı reçete falan onun terminolojisi değil. Vatandaşa acı reçete gerekirse milletimiz buna hazır falan. Tanıdığımız, bildiğimiz Tayyip Erdoğan öyle olamaz yani. Bir daha o ifadeyi kullanacağını da hiç tahmin etmiyorum” dedi.