Akit yöneticisinden AKP'li vekile yalancı tepkisi

Ali Karahasanoğlu, gazetelerine gelen bir ihbarı teyit etmek için aradıkları AKP milletvekili Hakkı Köylü'nün danışmanına "Annesi yoğun bakımda, telefonları cevaplayamıyor" diye yalan söylediğini, olayı araştıran muhabirlerinin darp edildiğini ve telefonlarına el konulduğunu yazdı.

Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, gazetelerine gelen bir ihbarı teyit etmek için aradıkları AKP milletvekili Hakkı Köylü'nün danışmanına "Annesi yoğun bakımda, telefonları cevaplayamıyor" diye yalan söylediğini, olayı araştıran muhabirlerinin darp edildiğini ve telefonlarına el konulduğunu yazdı.

Karahasanoğlu, İçişleri Bakanı, Millî Eğitim Bakanı ve Adalet Bakanı'na "Canlı yayın yasak' diyerek, savunamayacakları fotoğrafın çekilmesini engellemek için gazeteci dövenleri korumayın" sözleriyle çağrıda bulundu.

Karahasanoğlu yazısında, AKP milletvekili Köylü'nün Kastamonu'da bir öğretmenevinde kendisine özel bir oda tahsis edildiğini dile getirdi. Gazeteye gelen ihbarda bu odada kumar oynandığı iddiasının olduğunu belirten Karahasanoğlu, "Danışmanınıza, 'Annesi yoğun bakımda' dedirtmişsiniz. Muhabirler, iddianın doğruluğunu araştırmak için gelmişler. Kapıyı tıklayıp, içeri girmişler.  Anında pata küte girişmişsiniz" ifadesini kullandı.

Karahasanoğlu "Canlı yayın yasak!" başlıklı yazısında şunları kaydetti:

Ama Hakkı bey, sanki muhabirlere nazikçe “Yanlış iş yapıyorsunuz” demişler de, muhabirler kendisini dinlememişler gibi algı oluşturuyor.

Halbuki, muhabirler, milletvekilini dinlemeseler ne yapacaklar?

Odada, oyun masası yok ise, sorunlu bir durum yok ise.. Sokaktan oyun masası getirip, “Oturun şu oyun masasına, fotoğrafınızı çekeceğiz, kıpırdamak yok” diye tehdit edip, görüntü mü alacaklar?

Bunu mu demek istiyor, Hakkı bey?

Odada izah edilemeyecek bir şey yok idiyse..

Her şey, kanunlara, yönetmeliklere, siyasi teamüllere uygun idiyse..

İki genç muhabir gelmiş, “Hoşgeldiniz” dersiniz. “Buyur, burası bir öğretmenevi. Kamuya ait bir mekan.. Ne çekmek istiyorsan, çek” dersiniz...

Olur biter..

Ama ne oluyor?

Polisin el koyması öncesinde canlı yayınlanan görüntülerde, muhabirler daha odaya girer girmez, kameranın yönü değişiyor, muhabir görüntüden çıkıyor. “Lütfen” seslerine, “canlı yayındayız” seslerine, şöyle cevap veriliyor:

“Canlı yayin yasak!”

Kamuya ait bir mekanda, normal bir toplantı var ise..

“Canlı yayın, niye yasak?”

İki muhabirimiz darp ediliyor..

Sonrası da bir garip..

Muhabirimizin cep telefonu polis tarafından alınıyor.

Kameraya el konuluyor..

Niye?

“Hakkı bey özel odama girdiler, özel hayata müdahale ettiler” demiş de, onun için.

Böyle bir iddiada usul nedir?

Gerçekten özel hayata müdahale var ise..

Cep telefonunun kayıtlarını kopyalar, makineyi sahibine iade edersiniz. Kameranın görüntü kaydını alır, kendisini iade edersiniz.

Polis ne yapıyor?

Görüntü konusunda küçücük bir ihtimali dahi kaçırmamak için..

Hukuksuz şekilde cep telefonu ve kameraya el koyuyor..

Muhabirlerimiz de şikayetçi olduğuna göre.

Polisimiz tarafsız bir işlem yapmak iddiasında ise.

Hakkı beyin “Özel Oda” dediği mekanın kapısının önündeki. Ayrıca öğretmenevinin girişindeki ve üst kata çıkış noktasındaki kameraların da kayıtlarını hemen almış olması gerekir.

Almış mıdır?

Hiç sanmam..

İki gün sonra şöyle bir açıklama ile geçiştireceklerdir:

“O kameralar çalışmıyormuş!”

Nerde derin işler çevriliyorsa, orada kameraların çalışmamasında olduğu gibi..

Burdan, Milli Eğitim Bakanı’na..

İçişleri Bakanı’na..

Ve Adalet Bakanı’na çağrımızı yapalım..

Lütfen..

Zekamızla alay edenlere, fırsat vermeyin..

"Canlı yayın yasak' diyerek, savunamayacakları fotoğrafın çekilmesini engellemek için gazeteci dövenleri korumayın