Ankara'da anne, dede, teyze dahil 8 kişiye çocuk istismarı davası

Ankara’da 6 ve 3 yaşındaki çocuklarının, anneleri, dede, teyze, dayı ve annenin ilişkiye girdiği kişiler tarafından istismar edildiğini öne süren babanın suç duyurusu üzerine 8 kişi hakkında dava açıldı.

O dönem 6 yaşında olan kız çocuğuyla konuşan pedagog tarafından bu bilgilerin kendisine verildiğini öne süren babanın başvurusu önce takipsizlikle sonuçlandı. Karara yapılan itiraz üzerine iddianame hazırlandı. Defalarca uzman gözetiminde ifade veren çocukların istismara uğradığı iddiasıyla açılan davanın ilk duruşmaları da yapıldı.

Suçlamaların odağındaki, hakkında çocuklarla ilişki kurmaması için önleyici tedbir kararı verilen anne F.A. ise boşandığı eşinin geri dönmesini istediğini, bu teklifi reddettiği için intikam amacıyla çocukları yönlendirdiğini öne sürdü, iftiraya uğradığını belirtti.

Ankara’da yaşayan baba Y.Ç., eşi F.A. ile iki yıl önce boşanma kararı aldıktan sonra süreci daha sağlıklı atlatmaları için o dönem 6 ve 3 yaşındaki çocuklarını psikiyatri merkezine götürdü. Aradan belli bir süreç geçtikten sonra, psikolog, çocukların cinsel istismara maruz kalmış olabileceğini bildirdi. Kurumdan alınan “Durum Bildirir Raporu”nda babanın 6 yaşındaki D.’nin annesi tarafından cinsel içeriklere maruz kalmış olabileceğini söylediği, çocuğun travma sonrası stres belirtileriyle uyumlu davranışlar içerisinde olduğu, ayrıca çocuğa bakım veren kişiler tarafından bu belirtilerin normal hayatında da gözlendiği belgesi yer aldı.

Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliği’nde ifadesi alınan psikolog, 6 yaşındaki D.’de tetikte olma hali, ev içerisinde belirli ortamlarda korkma, uykuya dalmada güçlük, yalnız kalmaktan korkmak, tek başına uyuyamamak ve aşırı irkilme gözlemlendiğini ancak çocuğun cinsel istismara uğrayıp uğramadığı konusunda net bir bilgi bulunmadığını, çocuğun böyle bir beyanı bulunmadığını söyledi.

Uzmanlar eşliğinde beyanı alınan 6 yaşındaki D., annesi tarafından dövüldüğünü, odaya kitlendiğini, boğulduğunu ve annesinin kardeşiyle kendisinin özel bölgelerine dokunduğunu söyledi.

Bunların üzerine, baba Y.Ç., eski eşi F.A.’nın de aralarında olduğu birçok kişiden şikayetçi oldu. Y.Ç., verdiği ifadesinde, eşinde disosyatif kişilik bozukluğu olduğunu, bununla ilgili daha önce hastanede tedavi gördüğünü söyledi.

Baba Y.Ç., ifadesinde, eski eşini aile dostlarıyla ilişkiye girmek, buluşmalarına çocukları da götürmek suçlamalarını yöneltti. Eski eşinin müdürüyle de ilişki yaşadığını, müdürün kızına hakaret ettiğini savunan baba, eski eşini market kasiyeriyle çocuğun önünde ilişkiye girmekle de suçladı.

“Kimse dokunmadı”

Daha sonrasında yeniden beyanı alınan 6 yaşındaki D., annesiyle sinemaya gittiklerini, kendilerini bir adamın aldığını ve şahısın kendisine kötü sözler söylediğini aktarırken, şimdiye kadar kimsenin kendisinin özel bölgelerine dokunmadığını söyledi.

İfadesi alınan babaanne F.K. ise çocuğun aksine, torununun istismara uğradığını “kendi diliyle” anlattığını, torununun annesinin ve annesinin yakınlarının istismar eyleminde bulunduğunu aktardığını öne sürdü.

Önleyici tedbir

İfadelerin ardından anne F.A. hakkında önleyici tedbir kararı alındı. İlerleyen süreçte, psikolog olayla ilgili yeni bir ifade de bulundu. Psikolog, 6 yaşındaki D.’nin oyun terapisi içerisindeyken, annesi, dedesi, dayısı, teyzesi ve annesinin arkadaşları tarafından kafede ve bir mağazanın deposunda istismara uğradığını anlattığını söyledi.

Psikoloğun bildiriminin ardından 6 yaşındaki D.’nin uzmanlar eşliğinde yeniden ifadesi alındı. D., verdiği ifadesinde, annesinin kendisini dövdüğünü, dayısının ve dedesinin de kendilerine istismarda bulunduğunu kendi ifadeleriyle anlattı. D., ayrıca annesinin ilişki yaşadığı bir adamın da istismar eylemleri olduğunu uzmanlara anlattı. D., annesinin bunları anlatmaması için kendisini “kemiklerini kırarım” diyerek tehdit ettiğini de söyledi.

Bu süreçte baba Y.Ç. ile anne F.A. boşandı. Çocukların velayeti babaya verildi.

Ankara Çocuk İzlem Merkezi Adli Görüşme ve Değerlendirme Raporu’nda da, “D.’nin kelime bilgisi ve görünümünün yaşı ve verdiği sosyo-demografik bilgileri ile uyumlu olduğu düşünülmüştür. D.’nin gelişim dönemi açısından okul öncesi dönemde olduğu görülmüş, bu dönemdeki çocukların soyut kavramları (zaman, sayı gibi) algılamakta güçlük çektikleri bilinmektedir. D.’nin, olay zaman ve sıklığıyla ilgili net bilgi verememiş bunun yaşının küçük ve kaygılı olmasından kaynaklandığı düşünülmüştür” denildi.

Başlatılan soruşturma kapsamında şüphelilerin ifadesi alındı. Şüpheli anne F.A., verdiği ifadesinde, Dışişleri Bakanlığı’nda çalışırken eşinin tehditleri nedeniyle istifa ettiğini, eski eşinin kendisinin Y.Ş. ile arasında ilişki olduğunu düşünerek boşanma sonrasında ısrarlarına rağmen kendisine geri dönmediği için iftira ettiğini anlattı. F.A, eski eşinin, ona geri dönmediği için hayatını mahvedeceğini, kurumlarda çalışamayacağını, hayatını yakacağını kendisine muhtaç olacağını söyleyerek kendisini tehdit ettiğini, çocuğunun daha sonraki ifadelerinin de gösterdiği gibi çocuğuna cinsel kavramlar aşılandığını, kendisine karşı doldurulduğunu ifade etti. F.A, çocuklarıyla asılsız iddialarda bulunulması nedeniyle  görüştürülmediğini, eski eşine velayeti kötüye kullanmaktan kaynaklı dava açacağını söylediğinde tehditlerinin arttığını ve çocuğunun ifadesinin daha çok değiştirilmeye başlandığını, iddiaları genişletip ailesine ve kendisine daha çok zarar verdiğini iddia etti.

Şüpheli anne F.A.,  pedagog ifadesinde belirttiği gibi cinsel istismar bulgusunun çocukta değil eşinin ifadesinde olduğunun görüldüğünü, raporda da eski eşin çocuğu pedagoga götürüp çocuk istismara uğramış olabilir demesi üzerine tedavi başladığını öne sürdü. Eski eşinin pedagog tarafından kendisine ‘çocuğunuz cinsel istismara uğramış elimizde kesin bulgu var’ dediğini öne sürdüğünü anlatan F.A., eşi ve pedagogun ifadesinin çeliştiğini, olayın kurgu olduğunu, çocuğun oyun terapisi sırasında pedagoga bu neticede anlattığı hiç bir şey bulunmadığını, çocuğun ilk ifadesi ve sonraki ifadelerinin birbirleri ile çeliştiğini, 6 yaşında bir çocuğun bu kadar net ve ayrıntılı ifade vermesinin, geçmişte verdiği ifadelerden bambaşka beyanlarda bulunmasının olağan olmadığını ifade etti. F.A, etkiye açık ve ifadede kullandığı kavramların dahi anlamını bilmeyen çocuğun bir kurgu ile eski eşinin hırslarına alet edildiğini, çocuğun 3 ifadesi arasında yönlendirmenin olduğunun açık olduğunu, eski eşi, eski kayınvalidesi ve pedagogun eşinin fikirleri neticesinde verdiği ifadeler dışında somut delil bulunmadığını ileri sürdü.

“İntikam alıyor”

Dede G.A, büyükanne A.A., teyze M.A., dayı O.A. da iddialarını reddederek, baba Y.Ç.’nin kendilerine tehditte bulunduğunu, boşanmanın intikamını almak için iftira attığını iddia etti.

Anne F.A.’nın işyerinden müdürü olan şüpheli Y.Ş. ifadesinde suçlamaları kabul etmedi. F.A. ile ilişki yaşadığı öne sürülen ve hakkında dava açılan Z.D. de eşinin F.A. ile ilişkisini öğrendiğini, olayların ortaya çıkmasıyla baba Y.Ç.’nin intikam almak için çocuklarını yönlendirdiğini iddia etti. Z.D.’nin eşi M.D. de babanın iftira attığını ileri sürdü.

“Çocuklarıyla görüşmeli”

Şüpheli F.A.’nın avukatı da yazılı savunmasında, F.A.’nın evliliğinde psikolojik, cinsel, ekonomik, fiziksel şiddet gördüğünü, Hacettepe Üniversitesi Psikiyatri Anabilimdalı Adli Sağlık Kurulunun değerlendirilmesi sonucunda hazırlanan Adli Sağlık Kurulu Raporunda geçmişte bipolar afektif bozukluk ve dissosiyatif bozukluk tanılarının bulunduğunu, hali hazırda psikiyatrik bir bulgusunun saptanmadığını, mevcut haliyle müşterek çocukları ile kişisel ilişki kurmasına yönelik hali hazırda psikiyatrik engelin olmadığının belirtildiğini, mağdur çocuğun eski eşi tarafından birden çok kere ifade vermeye zorlandığını, ifadeler arasında da büyük çelişkiler olduğunu söyledi.

İtiraz üzerine dava açıldı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Aile İçi Şiddet Suçları Soruşturma Bürosu, 14 Nisan 2023 tarihinde dosya ile ilgili kovuşturmaya yer yok kararı verdi. Başsavcılık kararında, Hacettepe Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Anabilimdalı Başkanlığı’nın raporunda çocuğun ifadesinde neden-sonuç İlişkisi kuramadığını, ayrıntıları aktaramadığını, anlatımlarda kavramsal çatı olmadığını, ifadeler arasında tutarsızlık olduğunu, baba Y.Ç. hakkında tehdit suçundan dava açıldığını ve tüm dosya incelendiğinde şüphelilerin üzerlerine atılı suçları işlediklerine dair kamu davasını açmayı gerektirecek delil bulunamadığını söyledi.

Y.Ç.’nin avukatları kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etti. Y.Ç.’nin avukatları itiraz dilekçesinde, psikolog tarafından suç ihbarı yapıldığını, bununla beraber soruşturma sürecinde başka uzmanların ifadelerinin alınmadığını belirtti. Ayrıca, çocukların anlattığı olay örgüsünün kuvvetli suç şüphesine işaret ettiğini, dosyada tüm delillerin toplanması gerektiğini ve şüphelerin ortadan kaldırılması için dava açılması gerektiğini vurguladı.  Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği itirazı kabul etti. Kararın gerekçesinde, iddianame düzenlenmesi için yeterli delil bulunduğu ve delillerin değerlendirilmesi yetkisinin mahkemede olduğu ifade edildi.

8 şüpheli hakkında dava

İtirazın kabulünün ardından söz konusu 8 şüpheli hakkında ‘’çocuğun cinsel istismarı’’ suçuyla 6 Mayıs’ta iddianame hazırlandı. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin iddianameyi kabul etmesiyle dava açıldı.

Davanın son duruşması 11 Ekim’de görüldü. Duruşmada çocukların psikoloğu verdiği ifadesini tekrarladı.  Savunmaları alınan sanıklar, daha önce verdikleri ifadeleri tekrarlayarak suçlamaları reddetti.

Mağdur çocukların avukatları, açık beyan ve eylemleri olduğunu belirterek, duruşmanın görüntülü ve sesli şekilde SEGBİS kaydına alınması, HTS kayıtlarının ve Whatsapp mesajlarının istenmesi, dava hakkında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bildirilmesi ve sanıkların tutuklu yargılanması talebinde bulundu.

Mahkeme, tüm talepleri reddederek, esas hakkında mütalaa hazırlanması için duruşmayı 20 Kasım’a erteledi.