Anne ve babasını yılbaşı gecesi trafik kazasında kaybeden ünlü şarkıcı kim?

Takvim için ilginç röportajlara imza atan usta gazeteci Savaş Ay, bu kez milyonların sevgilisi güzel şarkıcının inanılmaz dramını gözler önüne seriyor. İşte o söyleşi.

Çok ünlü bir kadın popçu Savaş Ay'a ağlayarak anlattı:

"Deniz subayı babam, annem ve teyzem yılbaşı gecesi Çamlıca'da  kazada öldü. Olaydan 6 saat sonra morgda annemin kolu kıpırdayınca yaşadığı anlaşıldı."

PEKİ KİM BU ÜNLÜ KADIN ŞARKICI

Onu hep gülerken, coşarken, başarıya koşarken görüyoruz.

Kasetleri, konserleri, ekstraları rekor kırıyor...

Ama duygularının bir "Aşil Topuğu" var ki, o konu açılınca hüngür hüngür ağlıyor

O ünlü kadın şarkıcının babası, annesi, teyzesi yılbaşı gecesi Çamlıca'daki trafik kazasında öldü.

Sonrasında daha da büyük bir acı yaşandı.

İşte o sır, işte içi ağlayıp yüzü gülen sanatçı ve

Bir "Demet" Hüzün

Kurgu icabı değil, başlığı manalandırsın diye söyleşinin tam orta yerinden başlatıyorum yazıyı.

Okuyun ve bir kez daha hatırlayın o lafı, "Hiç kimse dışarıdan görüldüğü gibi değildir" lafını yani.

Ve bakın bakalım; hep gülerken, coşarken, keyifliyken gördüğümüz o kız, o Demet Akalın'ın yaşamında "Bir Demet Hüzün" diyeceğimiz ne yakıcılıklar var.

- Babanı sorunca gözlerinde musluklar açıldı sanki

- (Gözlerini silerek) Can evimin adresini verdin de o sebepten

- Anlatmak ister misin?

- Anlatırsam daha fazla zırlarım şimdi

- Ağlamak güçlü olmaktır, takma kafana evlat

- Babam deniz subayıydı benim. 1974'ün son günü Gölcük'ten İstanbul'a yola çıkıyorlar. Annem var, teyzem ve eniştem var yanında. Yılbaşını İstanbul'da kutlayıp dönecekler güya

- Niye güya, kutlayamamışlar mı?

- (Fısıldar gibi) Kutlamışlar da dönememişler

- !!!!!

FACİAYA BAK

- Çamlıca gişelerinin orada bir yerde eniştem ağaca vuruyor arabayı dönüş yolunda. Babam, annem, teyzem oracıkta ölüyor. Kendisi de ağır yaralanıyor

- Ufff!..

- Dayılarım haberi alınca fırlayıp geliyorlar İstanbul'a. Perişan haldeler, cenazeleri alacaklar. Morga inip kimlik teşhisi yapıyorlar. 3 can parçası orada öyle taşların üzerine yatıyor düşünsene.

- Hazin be!

- Hem de ne hazin. Derken büyük dayım cesetlerin üzerine kapanmış ağlıyor falan. Tam o sırada inanılmaz bir şey oluyor

- !!!!

- Annemin kolu kıpırdıyor

- Neee?

- Meğer ölmemiş annem. Komaya girmiş, öldü sanıp onu da morga atmışlar. Saatlerce buzdolabında kalmış bir de

- Allahım ya rabbim

GÖMLEKLERİ ÜST RAFTA

- Sonrasında tam 6 ay hastanede yatmış annem. Kocan öldü diyememişler uzun süre. " Gömleği üst rafta, kravatları, çorapları şurada şurada" diye babamın giysilerinin yerini söylüyormuş. Yaşıyor sandığı kocasının giyimi kuşamı aksamasın istiyor yaralı yatarken bile.

- Ne bağlılıkmış ama?

- Hem de... Ama sonunda öğrenmiş gerçeği ve dellenmiş o an. Bir daha da aklı tam geri gelmemiş. O yüzden "Deli Şenay" derler bilirsin sen de halini. Gezer tozar diline geleni söyler kimse kızmaz kırılmaz ona bu yüzden.

- Yahu Demetim ben de anneni iyi tanırım, deminden beri soracağım soramıyorum bir pot kırarım diye korkudan

- İşte böyle abicim. Ben 2 yaşındayım daha ve babamı kaybediyorum düşünsene.

- Kurban olurum senin o göz yaşlarına.

- Off abi offf!..

PSİKOLOG LAZIM BANA

-  Bir de kardeşin var galiba?

- Annem çok sonra çocukluk aşkıyla evlendi. Ben kızdım 2 sene konuşmadım

-Deli Şenay'a kızılmazdı hani

- Bu başka bir şey yani. Babama çekmişim derler, kıskançmış Ben de öyleyim. O beraberlikten de kardeşim Çağ'ı doğurdu, sonra da boşandı ama olsun.17 yaşında aslan gibi delikanlı kardeşim var

- Çok seviyorsun ki gözlerin parladı

- Çoook. O benim her şeyim. Bütün yatırımları ona yapıyorum ki yaşlanınca bana o baksın.

- Çocuk yapsana a kızım

- Yoook. Yapamam ben çocuk filan

-İyi tamam çıldırma hemen

- Abi bu konuda doktorluk durumum var benim. Psikolog filan lazım bana ki anlatsın doğurmanın felaket olmadığını

"AL DEFOL" OLAYI

- Ömür kızsın valla. Haa dur Ömür deyince Ömür Varol geldi aklıma. Bizden Kaçmaz programında fena dokundurdular sana

- O da Ömür'ün ömürlüğü oldu

- Sıkı detay yakalamışlar ama. Ben de duyunca kızdım sana. Gece kulübü kapısında mendilci çocuğa uzatıp al defol diyorsun, yakışmadı.

- Abi gırgırına söyleşenmiş bir söz o. Bazen de "param bitti yeteeer" diye bağırıyorum. O çocuklarla biz yıllardır abla kardeş gibiyiz. Daha geçen gün Bebek'te cam silen çocukları alıp gezdirdim. Beni tanımıyorlardı bile. "Abla bütün arabalardan kadın erkek sana bakıyor" diyorlardı. Sonra 50 dolar verdim, gidin bozdurun bir şeyler alın dedim. Hepsini seviyorum onların.

KOCA LAFINI DA SEVMEM ÇOCUK YAPMAYI DA

- Ne güzel yanmışsın böyle solaryum güzeli

- Yok abi ne solaryumu, Oğuz'la Miami'deydik 15 gündür

- Vaaay!

- Aman abi hava atmak için söylemedim, zaten Miami de aynen Bodrum olmuş

- Nasıl yani?

- Kafanı nereye çevirsen Türk. Sadece gelenler değil iş yeri sahiplerinden de çok Türk var. Ritz Otel'de kaldık, oranın bile genel müdürü bizden biri.

- Oğuz'la gittik diyorsun da bu Oğuz kardeşimizin statüsü biraz karıştı. Eş, eski eş, yeni sevgili filan

- Öyle koca lafını sevmiyorum ben. Evliyken de sevmedim. En iyisi erkek arkadaş demek.

KIZ KIZA DEDİKODU

- Boşansanız da iyi anlaşıyorsunuz gibi

- Çok iyiyiz. Artık alıştı durumlara

- Hangi durumlara?

- Eskiden yadırgıyordu. Mesela durağa telefon açıyor "taksi yok" diyorlar bir de ben arayım deyip arıyorum var abla diyor gönderiyorlar sinirleniyordu. Bir yere gitsek etraf bana selam veriyor, konuşuyor bu içerliyordu. Şimdi çok rahat.

PIRLANTADAN İYİ ANLAR

- O da işinde iyiymiş diye duydum.

- Evet Choclat'ın işletmecilerinden. Ama esas işi elmas pırlanta eksperliği. Lup kullanmadan bakar kaç kırat olduğunu anlar taşın. Git Kapalıçarşı'da sor, bu işin en iyi 3 eksperinden biri olduğunu söylerler.

- O belli zaten kaptı en büyük pırlantayı

- Kız kıza dedikodu yaparmış gibi rahat konuşuyoruz onunla artık.

- Senden yaşça küçük değil mi?

- Ben 35'im o 31. Ama Miami'de bana "18'den ufaksın " diyerek içki vermedi barmenler.

- !!!!!!!

DEMET AKALIN DİYOR Kİ:

Ben;

* Küçükken çok içime kapanıktım. Bir dükkân önünden geçsem 3 saat bir daha geçmezdim, "geziyor bu" demesinler diye

* İnek bir öğrenciydim. Ezberci. En çok tarih dersini severdim çünkü hocama âşıktım. Atatürk'e benzerdi Eniz Bey. Sarışın mavi gözlüydü.

*  Gazeteci olmayı çok istedim. 2 aşamalı üniversite sınavının ilkini kazanıp 2.'sinde çaktım, giremedim üniversiteye. Foto muhabiri olmayı düşlerdim oysa.

* Tırnak kontrollerinde hep yakalanırdım. Barbaros Hayrettin Paşa Lisesi'nde uzun tırnak yüzünden bedenci Tekin hocamızdan cetvelle dayak yerdim.

İLK AŞKIM SUBAYDI

* İlk kez lisede deniz subayı bir gence âşık oldum. Gezip tozduk ama Gölcük ufak yer. Tek yaptığımız sinemaya gitmek, arada bir konuşmak, yürümek. Benim ardımdan İstanbul'a geldi. SAT komandosu oldu. Geçenlerde evlendiğini duydum.

* Şarkı sözü yazamıyorum, beste yapamıyorum. Gülşen gibi, Şebnem Ferah gibi olmayı çok isterdim

*  Kötü bir okuyucu, kötü bir vatandaşım. Hiç kitap okumam, hiç oy vermem.

* Bir tavlaya bir de İngilizceye beter yeteneksizim.

* Beşiktaşlıyım güya ama son durumunu bilemiyorum. Zaten eşimin ortağı Süleyman'dan dolayı Sivasspor şampiyon olsun istiyorum. Şimdi diyecekler ki; "Çarşı Demet'e de karşı"

* Televizyon şovlarında başarılı olamıyorum. Alişan'la yaptım ama para içindi o. Artık yapmam

* Karda ve suda iyi kayak yaparım. Fitnes yaparım.

SEZEN HANIM ŞARKISI

* Bazen çok haddini bilmezim. Sezen Hanım yaptığı bir şarkıyı verdi, "daha hareketli bir şey yok mu?" dedim. "Onlar hemen çıkmaz beklersin" dedi.

* Hayatın pahalandığını Gölcük'e gidince anlıyorum. Herkes "şuna buna zam geldi" diye konuşuyor. Çalışan sanatçılar bilemiyor hayatın pahalılığını.

* Durumumu sağlama aldım şükür. Ulus'ta oturduğum ev, Çeşme'de yazlığım bir de İstinye'de kiraya verdiğim dairem var. Bankadaki paramın miktarını söylemem

KLAVYECİM VE UÄžURUM

* En çok Cem Yılmaz'a gülerim. Adamı yolda görsem yine gülme tutuyor beni. Çok sempatik.

* En çok eski albümlere, resimlere bakmayı severim. Düğün fotoğrafları filan. Bayılıyorum.

* En az 20 üniversitede konsere hazırlanıyorum. Gnçler karakaşımı gözümü değil şarkılarımı çok seviyorlar

* Besteci olarak em çok klavyecim Ersay Üner'i seviyorum. "Affedersin,  Mucize ve Helal Olsun" şarkılarını yaptı, uğur getirdi bana.

EKONOMİ POLİTİKA VE DEMET

- Kaç bavulla döndün Miami'den?

- 8 bavul vardı valla

- Allah gözünü doyursun

- Ben günahsızım. Sadece aksesuar, küpe, şal, eşarp filan aldım.

- Bavullarda ne vardı ki?

Oğuz'a ve kardeşim Çağ'a alınan şeyler.

- Çağ'a bak amma şanslı

- Adını ben Çağ koydum onun. Araba da aldımdı ona. Baktım ki gizli gizli sigara içiyor, çektim aldım altından arabayı

- Annene yardım yok mu?

- Var tabii ki. Ona da Gölcük'te ev aldım. Bahçeli filan, harika. Deremde evimiz hasar görmüştü çünkü.

SİBEL CAN DEDİ Kİ

- Miamai'ye kadar gitmişken bir ev de orada alaydın. Herkes alıyor

-Aman abi kim uğraşacak onunla? Sibel Can kaç defa söyledi. "Londra'da ev al" dedi. Ona da aynısını söyledim.

- Ekonomiden çok da anlamıyorsun galiba. Mesela memleketin durumu nasıl iktisaden?

- Burayı çok bilmem ama ABD bile bozukmuş, Çin'den borç almış diyorlar.

- !!!!!!!

- Çünkü Çin'de yeni gelen hükümetler hep eskilerin devamı olurmuş. Yap-boz yapmazlarmış. O yüzden iyi Öin'in durumu.

- Siyasetle aran?

- Onu da anlamam ama mesela geçen gün Güneri Civaoğlu'nun programında Başaran Ulusoy'u tanıyıp takdir ettim

- ????????

DAN DAN VURURLAR

- Adam ne anlatacaksa 2 fıkra, 3 hikaye öyle anlatıyor. Sıkmıyor. "Girsenize siyasete. Ne güzel dan dan konuşuyosunuz" dedim

- O ne dedi?

- "Siyasette dan dan konuşanı dan dan vururlar" dedi.

- Bu parti kapatmalar, laiklik, Ergenekon olayları umurunda mı?

- Herkes kendi inandığını yaşasın derim. Bak benim bir kaç amcam İsviçre'de yaşıyor. Ailece çok modernler. Bazı amcamlar da köyde kasabada. Kadınların hepsi kapalı. Erkekler de el sıkmaz mesela.

- Parmağında Oğuz yazan döğme var. Geçici mi o?

- Kalıcı valla. Alyans yerine bunu yaptık. Oğuzun yüzük parmağında da Demet yazıyor.

SAVAŞ AY-TAKVİM