Antonis Remos: Atatürk ile aynı köydeniz

Hürriyet'ten Savaş Özbey, Yunanistan'ın dünyaca ünlü sanatçısı Antonis Remos ile Bodrum'da denizin içinde masa kurup röportaj yaptı.. İşte pazar günü keyifle okumanız için o söyleşi...

İŞTE SAVAŞ ÖZBEY'İN O RÖPORTAJI..

Ülkesinin en popüler şarkıcısı. Amerika’dan Avustralya’ya konser vermediği yer yok ama asıl ağırlığı, memleketi Yunanistan’da. Leonardo DiCaprio, Julio Iglesias da gidiyor izlemeye, Ferit-Diana Şahenk, İbrahim-Demet Kutluay gibi Türkiyeliler de müdavimi... Yunanca şarkılarını ezbere söylüyorlar. Ama bu karşılıklı bir aşk. Antonis Remos da bize meftun. Bodrum’da, denizin içine masamızı kurduk; erkeklerden kadınlara, demokrasiden mübadeleye, babalıktan disipline, balıktan çaya Ege’nin iki yakasını bir araya getiren ne varsa, hepsinden dem vurduk.

46 yaşındasınız. Geçmişe gitme şansınız olsa ve 12 yaşında Düsseldorf’tan ailesiyle birlikte Selanik’e dönen genç ve şaşkın Antonios Paçalidis’e (gerçek adı), hayatla ilgili ne söylemek isterdiniz?

- Bir tavsiye mi? Biliyor musun ona söyleyecek çok fazla şeyim olmazdı. Bunu yap, şunu asla yapma gibi şeyler söylemezdim. Yanlışlarımdan asla pişman olmadım. Çünkü benibugün olduğum kişi yapan şey, doğru ve yanlışlarımın bütünü. Buna müdahale etmek istemezdim.

Hayattaki en büyük hatanız neydi peki?

- Futbol. Bir takımın başkanı olabileceğime inandım. Üç yılda bütün paramı, hayatta sahip olduğum her şeyi kaybettim. Ama her şerde bir hayır vardır. Bu benim daha güçlü hissetmeme neden oldu. Bu iyi bir şey. Kaybetmek istemem.

BİZİMKİLER AYVALIK’TAN

Selanik... Atatürk’ün hemşehrisisiniz.

- Sadece hemşerisi değil, köylüsüyüm de. Sizin bildiğiniz,  Atatürk’ün büyüdüğü ev. Bir de doğduğu ev var. Selanik’in dışında Langada bölgesinde. Ailem de oralı. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük liderlerinden birinin hemşerisi olmak insana gurur veriyor. Bu mirasa ve Türkler için bu kadar önemli hatıralara sahip çıkmalıyız Selanikliler olarak. Ama birçoğumuz bunun ne kadar büyük bir şey olduğunun farkında değil.

Ama Belediye Başkanı Butaris bunun önemini kavramış görünüyor.

- Çünkü işadamı kökenli ve ileri görüşlü. Şehrini gerçekten sevdiği için, sadece Türkler açısından değil, bu evin bizim için de ne demek olduğunu biliyor.

Paçalidis soyadı... Türkçe kökten geliyor ya, Anadolu’yla bir alakası var mı?

- Bizimkilerin kökeni Ayvalık’a dayanıyor. Benim damarlarımda bu toprakların kanı dolaşıyor aslında. Benim gibi bakıyorsunuz, benim gibi davranıyorsunuz, benim gibi gülüyorsunuz, benim gibi kızıyorsunuz... Türkiye’ye geldiğimde kendimi evde hissediyorum. İlk kez, 99 depreminden
bir ay sonra Türk sanatçılarla ortak bir moral konseri vermek için Türkiye’ye gelmiştim. Şimdiki Cumhurbaşkanınız o zaman belediye başkanıydı ve izlemeye gelenler arasında o da vardı. Sonra her sene geldim Türkiye’ye.

Türkiye ile Yunanistan arasında nüfus mübadeleleri olmasaydı nasıl olurdu sizce? Yani Yunanistan’da daha fazla Türk, Türkiye’de daha fazla Rum kalsaydı...

- 100 yıl öncesine bakamazsın. Çünkü ona bakarsan 400 yıl öncesine de bakman lazım. Sonda 1000... Bunun sonu yok. Şimdi nasıl olduğumuza odaklanmalıyız. Şu keyif yaptığımız kıyılarda demokrasiyi bulanlar Yunanlar ama bugün demokrasi bir tek Yunanistan’da yok.

Kıyının bu yakası da pek parlak değil. Biz de zor zamanlardan geçiyoruz...

- Siz Türkler tıpkı İstanbul gibisiniz. Bir ayağınız doğuda, biri batıda. Bu tabii, baş etmesi çok zor bir durum. Ama doğru yolda görünüyorsunuz. Ben dışarıdan tanığım: 20 yılda nasıl bir hızla değiştiğinize inanamazsın.

Ne güzel şeyler çıkıyor ağzınızdan.

- Bak, sıcakkanlı olmanın iyi ve kötü yanları var. Evet, gürültücüsündür, kolay dalaşırsın ama bir araya da kolay gelirsin. İç sorunlarınız olabilir ama ‘Biz aileyiz’ mantığı sizde çok kuvvetli. Biz maalesef bu mantığımızı kaybettik. Dışarıdan tek bir bütün, birlik olarak görünüyorsunuz. Demokrasi, elde edeceğin haklardan önce, toplum için ne verebileceğindir. İnsanların sokağa çıkıp çıplak elleriyle tanklara karşı durmalarıdır. 15 Temmuz gecesi televizyonda gördüklerime inanamadım.

SEZENLERİN, HARİSLERİN, LİVANELİLERİN, THEODORAKİSLERİN DÖNEMİ DAHA ROMANTİKTİ

Sezen Aksu-Haris Aleksiyu, Livaneli-Theodorakis gibi bir araya gelip işbirliği yapan Türk ve Yunan sanatçılar olurdu eskiden. Dünya küçüldükçe artacağına, bunlar neden azaldı yıllar içinde?

- Bu saydığın insanların zamanı, yani 20 sene öncesi, daha romantik zamanlardı. İnternet yoktu, sosyal medya yoktu. Şimdi her şeyimiz var ama bu kez de o romantizmi kaybettik. Bak bir masada dört kişi oturuyoruz, dördümüz de birbirimizle iletişim kurmadan telefonlarımızı kurcalıyoruz. Yine de  müzisyen çok Türk arkadaşımız var. Sık sık bir araya da geliyoruz. Ziynet Sali, Nev gibi isimlerle... Adım adım bir şeyler olacağına inanıyorum.

MİNİ GEYİK 1

Ege’nin en güzel kadını kim?

- Tam da karımın yanında sorulacak soru buldun... Bilmem ki... Hiç o gözle bakmamışım. (Gülüyor) Sence?

Anna Vissi. O kadın için savaş da yapılır, barış da. Yakın arkadaşsınız, o niye Türkiye’ye hiç gelmiyor?

- Kıbrıslı olduğu için çok tedirgin oluyor. “Devamlı Türkiye’ye gitmeye korkmuyor musun?” diye soruyor bana.

Lütfen ona de ki “Kıbrıs Savaşı sırasında doğduğu için, adı ‘Savaş’, göbekadı ‘Ecevit’ olan birini tanıyorum Türkiye’de. O bile senin yolunu gözlüyor...”
- Tamam sana söz, Anna’yı Türkiye’ye getireceğim.

‘Mikonos sanatçısı’ olarak tanınıyorum ama Yunan adaları arasında bir favorim yok. Yeter ki sevdiğim insanlar ve ailem yanımda olsun. O zaman benim için Simi de cennet, Leros da Patmos da...

MİNİ GEYİK 2

Peki Türk ve Yunan erkeklerinin en berbat ortak özelliği...

- Durduk yere, olmadık bir şeyden dünyanın en büyük tantanasını çıkarabilmemiz. Bu konuda iki tarafın erkekleri tamamen aynı.

Türk ve Yunan kadınların ortak özellikleri ne?

- Sıcak değil kaynar kanlı olmaları. Yunanistan’ın da Türkiye’nin de kadınları yanardağlara benziyor bence.

MİNİ GEYİK 3

(Bu sefer o soruyor) Sence Türkler senede kaç milyon ton çay içiyordur?

- Bilmem. Epey çok herhalde.

Hepsi aynı tür mü?

- Evet, Rize çayı deriz biz. Ama farklı farklı markalar var tabii.

Ne para kırıyorlardır kim bilir... En büyük üretici kim? Yani işin balını kaymağını yiyen işadamı...

- Devlet.

BİR ERKEK ANCAK ÇOCUĞU OLUNCA ADAM OLUYOR

Bir yaşında bir kızınız var. Erkeklikten babalığa geçerken ne değişiyor insanda?

- Biz erkekler bir gün baba olacağız diye hiç düşünmüyoruz. Yaşımız kaç olursa olsun asla hazır değiliz. Günün birinde başına geliyor ve kabul ediyorsun. Bir erkek, baba olana kadar hep çocuk kalıyor. Ancak baba olunca, kanında o gerçek hayat sorumluluğu dolaşmaya başlayınca adam oluyor.

DİSİPLİN, KIYILARIMIZA UĞRAMIYOR

Iraklis takımının başkanlığı falan, futbolla yakından ilgilisiniz. N’olcak bu Türk ve Yunan milli takımlarının hali?

- Al birini, vur öbürüne! 2004’te biz Avrupa kupasını aldık. Kendimizi futbolun zirvesinde sandık. Ama değildik. Bir kere başarınca her zaman yapabiliriz sandık. Ama İngiltere, İtalya, Almanya gibi altyapımız, sistemimiz yok. Çok çalışmamız lazım. Aynı şey Türkiye’de de var. Şans ve istek bazen işe yarar ama yetmez. Disiplin lazım, o da bu kıyılara uğramıyor.