Assassin's Creed oyununa ilham veren 'Suikastçılar Tarikatı' Haşhaşiler nasıl ortaya çıktı?
Haşhaşi isminin Batı dillerine yerleşen hali olan Assasin kelimesi zaman içinde romancılara, yönetmenlere ve son olarak da video oyun yaratıcılarına ilham verdi.
"Yaşlı Adam, bölgenin güçlü beyini öldürmeye karar verdiğinde, genç erkekler arasından en cesurlarını seçerdi ve eğer ölürlerse cennetin onları beklediğini söylerdi.”
Venedikli kaşif Marco Polo (1254-1324), kaleme aldığı Harikalar Kitabı'nda, Hristiyanlar ve bölgelerindeki Müslümanlar arasında da terör estiren Haşhaşileri anlatıyordu.
Haşhaşilerin öldürme konusundaki ünleri ortadan kaldırılmalarından yüzyıllar sonra da devam etti ve Batı dillerine assassin (suikastçı) kelimesini yerleştirdi.
Haşhaşilerin tarihe bıraktığı büyük izlerden biri, Nisan 1192'de Tire şehrinde (bugünkü Lübnan) yaşandı.
O gün, Üçüncü Haçlı Seferi'nin (1189-1192) önderlerinden biri olan Montferratlı Conrad (veya Kudüslü Conrad), Kudüs kralı seçilişini kutlamaya hazırlanıyordu.
Ancak bu kutlama gerçekleşemedi.
Dönemin kayıtlarına göre iki suikastçı, postacı kılığında yanına yaklaşmayı başarmış ve mektubu okurken kralı hançerlemişti.
Suikastçıları kimin gönderdiği hiçbir zaman açıklığa kavuşturulamasa da, bu olayın arkasında Haşhaşiler olduğu kanısına varıldı.
Haşhaşi isminin Batı dillerine yerleşen hali olan Assassin kelimesi ise zaman içinde romancılara, yönetmenlere ve son olarak da video oyun yaratıcılarına ilham verdi.
Haşhaşilerin kökenleri 632 yılında Muhammed Peygamber'in ölümünden sonra İslam’ın mezheplere ayrılmasına kadar uzanıyor.
İspanya'da Madrid Üniversitesi’nde Arap ve İslam Araştırmaları bölümünde Profesör olan Ignacio Gutiérrez de Terán, “O dönemde halifenin kim olacağına yönelik farklılıklar Şiilik ve Sünnilik bölünmesine yol açtı” diyor.
9. yüzyıla gelindiğinde Şiilik yayılmıştı ve bu kez de Şii imamlar arasında anlaşmazlık çıktı.
Altıncı imam Cafer es-Sâdık’ın oğlu İsmail’in adını taşıyan bir grup, İsmaililer olarak bölündü. Bu grup da kendi içinde yaşadıkları anlaşmazlıklar nedeniyle iki farklı lider etrafında toplandı. Bu liderlerden Nizar, bugünkü Mısır topraklarında iktidar olduktan kısa süre sonra öldürüldü.
Getty Images
Alamut Kalesi'nin günümüzdeki kalıntıları
Ancak Nizar’ın taraftarları farklı bir düzeni kabul etmek yerine doğuya İran’a doğru göç ettiler ve burada ne Sünniler ne de Şiiler tarafından hoş karşılanan bir inanç ekseninde yaşamaya başladılar.
Nizariler, Yunan felsefesi ve ezoterizm unsurlarını da kendi İslam yorumlarına kattı. Yargılanmaktan kurtulmak için de gizli bir misyonerler ağı üzerinden inanışlarını yaymaya çalıştılar.
Bu gizli misyonerlerden birinin anlattıkları, genç bir İranlı olan Hasan Sabbah’ın ilgisini çekti. Nizarilere katılan Sabbah, tarihe Haşhaşiler olarak geçen grubu kuracaktı.
İspanya'da Sevilla Üniversitesi İslam Araştırmaları Bölümü'nden Profesör Emilio Gonzalez Ferrin, Nizarilerin Arapların sömürgeciliğine tepki olarak doğduğunu söylüyor:
“Diğer Arap akımları ile karşılaştığında Nizariler, Farsların kendi iç evrimleşmesiyle ortaya çıktı.
Haşhaşiler ise Nizarilerin radikalleşmesinin sonucudur. Ortadan kaldırılana kadar bir terörist grup olarak hareket ettiler.”
Köktencilik
Nizariler kendi devletlerini kurmaya çalıştılar ama başaramadılar.
Bu dönemde Hasan Sabbah, İran’ın dağlarına çekilmeyi seçti ve Tahran’ın yüz kilometre kadar kuzeyindeki Alamut Kalesi’ni ele geçirdi.
Alamut Kalesi, Nizarilere ait olan ve günümüz Lübnan ve Suriye’sine kadar uzanan bir kaleler ağının merkezi konumundaydı.
Profesör Gutierrez de Teran, bu mezhebin kurucusu olan Hasan Sabbah’ın, İslam devletlerindeki siyaset üzerinde etki sahibi olmayı amaçlandığını söylüyor.
Bu amaç için Sabbah, üst düzey eğitim almış bir milis grubu oluşturdu ve onları Müslüman devletlere ve Haçlı hakimiyetindeki bölgelerdeki hedef isimlere karşı saldırı düzenlemek için kullandı.
Profesör González Ferrín de bu görüşü destekliyor:
“Bölgedeki devletleri yenecek güçleri olmadığı için amaçladıkları siyasi gücü hassas operasyonlarla elde etmeye çalıştılar. Kaçma imkanı olup olmadığına bakmadan gidip hedeflerini öldürdüler”
Tarihçiler, grubun lideri Sabbah’ın “çok zeki olduğu” ve inanç üzerinden köktenci bir hareket yaratmayı başardığı düşüncesi üzerinde birleşiyor.
Bu milis grubu ile ilgili tarihi gerçeklerin yanı sıra efsaneler de anlatılıyor.
Müslüman kaynaklar, kendilerini Fedailer olarak anan bu grubu aşağılayıcı bir şekilde Haşhaşiler olarak adlandırdı. Bu isim de esrar tüketen kişileri tanımlamak için kullanılan Arapça "haşhiş" kelimesinden türetildi.