Asuman Krause: Sundum gidiyorum, burası bana ters
Big Brother Türkiye'nin sunucusu Asuman Krause, Vatan'dan Barış Acarlı ile buluştu, merak edilenleri cevapladı. İşte Asuman Krause'nin açıklamaları...
Asuman Krause Big Brother Türkiye programıyla kamera karşısına geçti. Deneyimli sunucu, "Kameralı bir evde yaşamak çok zor ama o ev benle daha şahane olur" diyor.
Dünyanın izlediği bir programı sunmak nasıl heyecan?
Yıllardır program sunarım ama gala gecesinde, duyduğum heyecandan bacaklarım titriyordu. Sağ bacağımın titrediğini stüdyodaki izleyiciler gördü. Ne kadar heyecanlı olduğumu söylediğimde bana inanmadılar, dalga geçtiğimi düşündüler. Artık onları inandırmak için "Bacağımı görmediniz mi?" diye sordum. Çünkü bacaklarımı titremesi sekiz yarışmacıyı aldıktan sonra geçti. Eurovision sunuyorum sandım.
Dünya arenasında sizi sunucu olarak görebilir miyiz?
Neden olmasın o da işin ekstrası olur. Hiçbir şey imkansız değil. Bende bu dil olduktan sonra her şey olur. Kulağa havalı gibi gelmesin ama Amerika'da veya Almanya'da yaşasaydım orada da televizyon ve şov dünyasında olurdum ve siz yine benim adımı duyardınız.
Big Brother sizce beklediği ilgiyi gördü mü?
Seyirciler evin içindeki karakterleri tanıdıkça bağımlısı olacaklardır. Şahsen hiçbir konuda beklentiyi yükseltmek istemem. Bir şeyi beğenmek beğenmemek çok göreceli bir şey.
7/24 120 kamerayla izlenen bir evde yaşayabilir miydiniz?
Ben sunucuyum, katılmam işime devam ederim. Çok zor ve sert bir şey izlendiğini bile bile yaşamak. Kendi adıma net bir şey söyleyemiyorum çünkü ben şov insanıyım. Hiç tanımadığım 16 kişiyle, 100 günü kameralarla izlenen bir evde geçirmek çok zordur ama o ev benle daha şahane olur.
Nazara inanır mısınız? Mikrofondaki göz nazar boncuğu mu?
Nazara inanıyorum. İnanmasaydım da son yaşadığım aksiliklerden sonra inanır hale gelirdim. Ama programda mikrofonumdaki göz hem nazar boncuğu hem de Big Brother'ın sembolü.
Programı sunmak dışında kamera arkasıyla da çok ilgilisiniz...
Geldim, sundum, izledim, gidiyorum olayı bana ters. Bu durum kamera arkasında çalışan 300 arkadaşıma haksızlık gibi geliyor. Olabildiğince onlarla vakit geçirmek, yardımcı olmak için elimden geleni yapıyorum. Montaj odasında programı izlerken "Bende not alayım mı?" dediğimi biliyorum. Kamera önünde işi sunmakla işim bitmiyor. Arka tarafta çalışanları motive etmek gibi bir misyon üstlendim. Çünkü çok yoruluyorlar. Ve bir şey olduğunda sanki ben orada bulunursam daha iyi olur, moral veririm diye düşünüyorum.