Ayşe Böhürler'e 'sürtük' denince çok incinmiş! Gülben Ergen nasıl incinmişti Ayşe Abla?

Dinciler "Sürtük" deyince çok incinen Yeni Şafak Yazarı Ayşe Böhürler'e, Tunç Erden Yakar geçen yıl yaşanan Gülben Ergen olayını nasıl hatırlatıyor???

AYŞE BÖHÜRLER'E "SÜRTÜK" DEMİŞLER!!!

Sevgili Ayşe Böhürler'e dinciler "Sürtük" demişler. Ayşe Abla öyle bir köşe yazısı döşedi ki hiç sormayın! Ayşe Ablanın mağduriyetini internetten tutun da, yazılı, görsel, işitsel tüm medya manşetlere çekti.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; Ayşe Abla adına, o lafı söyleyenlere, ben o lafı aynen iade ediyorum. Tüm basının gösterdiği tepkiyi sonuna kadar destekliyorum. Fakat bu Ayşe ablanın yazısını analiz etmeyeceğim anlamına gelmiyor.

Gelelim Ayşe Ablanın yazısına…

Ayşe abla yazısında;

"İncinmek ve incitilmek ince bir ayardır aslında. Genelde nedense de çok çabuk incinen insanlar çok da kolay incitirler hem de hiç bunun farkına varmadan." Diyor.

Evet! Kesinlikle haklı olduğuna inanıyorum.

Fakat bir sorum var.

Ayşe ablacığım; Sen, ben, Nazlı Ilıcak ve Gülben Ergen, Kanal 7 stüdyolarının kamera arkasında, sen Gülben Ergen'e "Sen Türk Kadını'nın rol modeli olamazsın" diye saldırırken Gülben incinmedi mi sanıyorsun? Sen (sizin mahalledekiler yüzünden) çok incindiğin için mi o gün Gülben'i incitmeye çalıştın???

Sana göre Gülben Ergen, Türk kadının rol modeli olamaz ya!, sen bunu o gün çok incitici bir şekilde dile getirdin, ama bak sen de dindarların Türk Kadın rol modeli olamıyorsun. Senin anlattıklarından bu çıkıyor.

Hatta senin anlattıklarına göre "sen çok incindiğin için incitiyorsun!!!"

O gün belki Gülben Ergen kırılmadı sana, ama ben cidden çok kırıldım. Çünkü o gün sadece karşında bir popüler kültür ürününü bulup parçalamaya kalktığın için kırıldım.

Belki de Ayşe Böhürler'e yakıştıramadığım için kırıldım.

(Bu arada olaydan bir gün sonra manşetlere taşınan Gülben Ergen – Ayşe Böhürler tartışmasının da benden dolayı medyaya yansıdığı bu gün ortaya çıkmış bulunuyor)

Tek sesli bir koroya dahil olmak istemezseniz de tepkilere hazır olmalısınız. Öncelikle kendi mahallenizden gelir suçlamalar. "Niye bizim gibi düşünmüyorsun" soruları, sürüye boyun eğmek zorundasın yaklaşımı imani bir sorgulamaya bile dönüşebilir çoğu zaman. "Yoksa sen de mi onlar gibi oldun, davayı satıyorsun?" diyor Ayşe Abla…

Şimdi düşünüyorum da sana benzemeyen kadınlar da tek sesli bir koroya dahil olmayan kadınlarmış gibi davranıyordun o gün. Peki, sen kendi mahallenden diğer mahalleye (öteki mahalle saydığın yere) saldırırken, öteki mahalledeki kadının incinebileceğini hiç düşünmüş müydün?

Şimdi senin kendi mahallendekiler sana senin bir başka mahalledeki kadına gösterdiğin tavrı gösterince neden yaygara koparıyorsun? Neden inciniyorsun?

Aslında senin mahallenden sandığın insanlar senin mahallene sızmış (bizim mahalleye sızmış) ikiyüzlü politik çıkarcı dönekler olabilir mi?

"Müslümanların başa geçmesini istemiyor musun", "Bizi içimizden mi vuruyorsun", "Başörtüsünü çıkarın, niçin kullanıyorsun" ve en acımasızı da "Sen Gül'ün niye cumhurbaşkanı olmasını istemiyorsun sürtük" diyen dinciler..." Demişler Ayşe Ablaya…

Canım Ayşe Abla'm kim sana bunu söyleyen haysiyetsizler, şerefsizler… Kim???

Türkiye Cumhuriyeti'nde hep Müslümanlar baştaydı. Taaa Osmanlı'dan bu yana ve Türkiye Cumhuriyet tarihi boyunca… Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca bir tek Müslüman olmayan yoktur ne ÇANKAYA'DA, ne tam karşısındaki Başbakanlık konutunda, ne de hükümette…

Ayşe Abla, ne cahillermiş senin dinci sandığın insanlar. Bunlar benim yobaz dediğim insanlar olmasın sakın? Sen yanlışlıkla bunları dindar sanıyor olma!

"Tüm bunlar koroya dahil olmadım ve cumhurbaşkanlığı tartışmalarını gerilim konusu yapmadan çözme alternatifleri bulunabilir mi dediğim için." diyor Ayşe Abla…

Bu konuda sonuna kadar yanındayım. Tüm yazıların uzlaşmadan yanaydı. Hani bir ara CHP'nin başına geçse ülkede sorun kalmayacak demiştim içimden senin için…

"Son hafta benzer durumu meslektaşım Nihal B. Karaca da yaşadı. Tesettürlü bir kadının deniz güncesini, birçok başörtülü kadının tatil serüvenini son derece ironik ve eğlenceli bir üslupla içerden anlatan bir yazı yazdı." diyor Ayşe Abla…

Ayşe Abla, Bu Nihal Kadın ne derse desin takma. Bu da dindar görünenlerden, aslında Müslümanlığı bilmez, bir kalem almış eline yazar durur. Müslümanlığın temel kurallarındandır "Ölenin arkasından konuşulmaz" bu Nihal Kadın, Duygu Asena öldüğünde ilk saldıran kadındır.

Onun elinde tuttuğu kalemi önemseme. O, ölenin arkasından konuşandır. O korkaktır. O bir insan yaşarken eleştiri yapamayıp, arkasından konuşandır… En azından senin gibi düşüncelerini yüzüne söyleyip çatır çatır tartışma cesareti yoktur Nihal Kadın'ın… (Oysa o elinde tuttuğu kalemi, bir kadın olarak bugün bu kadar rahat kullanmasının yolunu açan yapı taşlarındandır Duygu Asena)

"Yoksa modern dünyada makam-mevkii, para, hırs derken erkeklerin dünyasında kendine yer bulamayan yiğitlik vasıfları kadınlarda mı tecelli ediyor?" diyor Ayşe Abla…

Canım Ayşe Abla, o dediğin yiğitliğin erkeklerden kadınlara geçtiği gün bırak sizin mahalleyi, bizim mahalleyi, bırak ülkeyi dünyada bile her kalpte çiçekler açar. Sorun kalmaz. Sizin mahalle, bizim mahalle, aşağı ki mahalle, yukarı ki mahalle kalmaz.

Türbanın beynini değil başını örttüğüne inandığım insanlardansın bazen sana kırılsam da…

Bazı yazılarına gülümserim, bazılarına homurdana homurdana söylenirim…

Ama sana, ya da senin gibi Türkiye'nin yetiştirdiği ender kadınlara laf edeni fena halde haysiyetsiz, fena halde şerefsiz sayarım…

Sana "Sürtük" demişler. Dilerim dilleri "sürçmüş"tür.

Yok eğer dilleri sürçmemişse, DİNLERİ SÜRÇMÜŞTÜR!!!

Tunç Erden Yakar

www.turuncutime.com