Ayşenur Balcı Periscope'ta soyunduğunda alkollüymüş

İşte Benim Stilim All Star'ın birincisi Ayşenur Balcı, Radikal'den Armağan Çağlayan'a konuştu.

Fenomen program 'Bu Tarz Benim'in en akılda kalıcı isimlerindendi. Ardından sosyal medyada verdiği görüntülerle gündemde kalmaya devam etti. Son olarak 'İşte Benim Stilim All Star'ın birincisi olan Ayşenur Balcı ile Armağan Çağlayan buluştu. Ailesiyle ilişkisini, Periscope'taki soyunma görüntülerini, gelecek planlarını, 'Bu Tarz Benim'in hayatını nasıl değiştirdiğini, gündeme bakışını anlattı...

Ayşenur Balcı'dan olay yaratacak itiraflar


Hep geç mi kalırsınız her yere?
Genelde hayatta bazı şeylere geç kalıyorum.

Dün gece seyrettim; siz ilk olarak bir alışveriş merkezinde ‘Bugün Ne Giysem’?’e katılmışsınız…
Evet.

Siz iki kere mi katıldınız aynı yarışmaya?
Ben ailemle yaşıyorken ilk başvuru yaptığım program 'All Star', bu ekibin, Acun Medya'nın beni tanımasının başlangıcı orası. Başvuruya gitmiştim, benimle ilgilenmişlerdi. O zaman çocuktum, acemiydim tabii. İlk ekran tecrübem o zaman olmuştu. Beni yönlendirdiler, "Yaparsın" diye. Güven verdiler. Ama aslında kendime güvenebilecek kadar altyapıya sahip değildim. Ama öyle hissettirdiler. İlk orada katıldım. İkinci ya da üçüncü elemede elendim. Benim için bayâ moral bozukluğu olmuştu çünkü kız arkadaşım da o yarışmada finale kadar çıkmıştı. Ben oturup evde izliyordum ama o finale kadar çıkmıştı. 

Oradaki sizle şimdiki siz arasında dünya kadar fark var.
Çok var.

Kaç estetik geçirdiniz?
İki operasyon geçirdim.

Burun ve göğüs, o kadar mı?
Başka yok.

Burun ne kadar fark ettiriyor?
Çok fark ediyor. Çok kalın ve kemikliydi, çünkü ben Trabzonluyum. Trabzon Sürmene göçmeniyim. Hani oranın genlerinde belki bir şey var.

Ailesi Ayşenur Balcı'yı neden reddetti?

Daha çok estetik var zannettim.
Yok. O kadar korktum, giremedim yani. Düşünmüyorum da. İhtiyacım olan şeyleri ilk önce yaptırdım.

Gözleriniz lens mi?
Lens. Sürekli lens kullanıyorum.

Aileniz nereli?
Trabzonlu.

Orada mı yaşıyorlar?
Yok hayır, burada, Kilyos’ta yaşıyorlar.

Ayşenur Balcı neden yalan söyledi?

Siz ailenizle yaşıyorsunuz?
Yok. Ailemle yaşamıyorum. Üç yıl oldu, yalnız yaşıyorum.

17 yaşından beri…
Sanırım 18’ime girmeme az kalmıştı. Kız arkadaşımla taşınmıştım.

Siz mi istediniz ayrılmayı?
"Ayrılmam gerekiyordu", diyeyim. Benim için doğru olan şey oydu aslında. Ait hissetmiyordum.

Ailenize?
Yani hep diğer kardeşlerime göre bende birazcık daha farklıydı her şey. Ben belki küçükken anlamıyordum ama hani büyüdüğümde bazı şeyleri anlayabilecek yaşa geldiğimi düşünüyorum. Karar verdim ve kararımın da arkasında kaldım.

Ayşenur Balcı neden bilgi yarışmasına katılmadı?

Neye ait hissetmiyordunuz kendinizi?
Onların kuralları, onların yaşam tarzı, benim yaşam tarzım... Benim isteğim hep böyle daha çok ön planda olma yönündeydi. Ve onlar da bu konuda beni yalnız bıraktılar. Ben bu yarışmaya başvurdum, 'Bugün Ne Giysem’e, hiçbir şekilde onaylamadılar. İşte bana "Yapma, rezil olacaksın gitme" dediler. O zaman çok duygusaldım, çok acemiydim. Bir problem yaşıyordum programda ve eve gidip saatlerce ağlayabiliyordum. Bunu gördüklerinde bana "Biz sana yapma dedik" dediler. Sürekli caydırıcı sözler kullandıklarında o zaman dedim ki "Ben eve gelip böyle her ağladığımda, her bir şey yapmaya çalıştığımda onlar beni yalnız bırakacak."

Ayşenur Balcı Periscope'ta coştu!

Ama bu yarışmadan önce ayrıldınız değil mi?
Evet bayâ önce ayrıldım. Ama sonra ailemle tekrar görüşüyordum. Sonra farklı bir olay oldu. 'Bu Tarz Benim' programında ailemle ilgili bir şey açıklamıştım. Ve o zamanlar tecrübem olmadığı için, hani buradan gidecek, işte o oraya yayılmayacak, oranın arası bozulacak, böyle olacak, telefon gelecek diye inanın hiç düşünmedim. Ama babamın bana söylediği tek şey "Bizim kızımız öldü"ydü. Orada söylediğim şeyin çok büyük bir şey olabileceğini ben düşünmedim. Kötü oldu benim için.

Şimdi hiç görüşmüyor musunuz?
Hayır, hiç. Birinciliğimi kutlamak için aramadılar.

Ama canım zaten bir yıldır görüşmüyormuşsunuz.,
Yani toplasak bir yıldır falan görüşmüyoruz. Görmedim.

AİLEMİN EKSİKLİĞİNİ HİSSETMİYORUM AMA...
Özlemiyor musun?
Sürekli geliyor aklıma. Özellikle böyle kız arkadaşlarımın, arkadaşlarımın ortamda annesi babası aradığında eksikliğini o zaman hissediyorum. Hani normalde yokken kendimi avutabiliyorum. Bir erkek arkadaşım var, ihtiyaç duymuyorum. Çünkü o bana hem annelik, hem babalık yaptı. Ne bileyim ihtiyacım olan her şeyi konuşuyoruz, bazen kankamla konuşuyoruz. Ama hiç eksikliğini hissetmiyorum. Ama bir ortama giriyoruz, biri diyor ki işte "Annem arıyor", biri diyor "Babam arıyor". Konuşuyorlar ve otomatikman karşımdaki insan bana bir şey hatırlatıyorsa ben onun ailesiyle ilişkisini merak ettiğim için sürekli kulağım orada kalıyor.

Evden ayrılırken anneniz babanız itiraz etmedi mi?
Babam "Bu evden çıkarsan bir daha bu eve geri gelme" demişti. Ben de dinlememiştim.

Peki ne için? Şöhret için mi?
Değil. Ben çalışmak istiyorum. Onlar beni evden çıkarmak istemiyorlardı yani. Karadenizliyiz ve Kilyos gibi bir yerde yaşıyoruz. Annem ve kızkardeşimi de dışarı pek çıkarmıyorduk. Okula gidip geliyordu. Eve geliyordu, tekrar dışarı çıkmak, gezmek bu tarz şeylere çok çok izin veren bir aile yapısına sahip değildim.

Tutucu bir aile.
Aynen. Küçüklüğüm hep orada geçtiği için bizi biliyorlardı, tanıyorlardı. Giyim tarzım yanlış geliyordu ama ben öyle giyinmek istiyordum.

Sonra Periscope’ta göğüslerinizi açtınız? O zaman babanız olsam, ben sizi arardım mesela.
Yok aramadı. Herkesin yaptığı hatalar vardır, bu da benim en büyük hatam. Dışarıya çizdiğim profili anlayamamamdan, kendi kimliğimi bulamamamdan kaynaklıydı aslında.

İnsan nasıl karar veriyor? Nasıl bir anda Periscope’ta onu yapıyorsunuz?
En başta kimsesiz ve özgürsünüz. Yol çizeniniz, kısıtlayanınız yok. Ve kısa bir dönem de olsa size verilen bir popülerlik var. Bundan yola çıkarak özgür hissediyorsun kendini. Bir taraftan da bir şeyleri bastırıyorsun ya, o bastırdığında "Ben özgürüm, ben yaparım" diye bir his geliyor sana. Bir özgüven geliyor. Saçma sapan şeyler yapıyorsun ama yaptığın şeylerin sana dönebileceğinin farkında olmuyorsun. Ben onu açarken, işte bilmem ne yaparken hiçbir şekilde düşünmedim ki bu bana geri gelecek. Ben bu kadar çok kendimi önemli görmüyordum. Geçer gider, biri izler, kapanır gibi görüyordum. Ama bu öyle bir şey değilmiş. Ben bu programda dışarıdan beni insanların nasıl gördüğünün öneminin ne olduğunu çok iyi gördüm.      

Sarhoş musunuz orada?
Evet, alkol kullanmıştım. Alkole hiç dayanıklı değilimdir.

Bir de orada başka bir el var sanki.
Evet. Bir fotoğraf çekiminde. Bir model arkadaşımla, fotoğrafçı vardı.

Çünkü siz kapatıyorsunuz, bir el var açmaya çalıyor.
Herkesin kafası güzeldi. Öyle bir şey ki bu, Periscope’u ilk kullanmaya başladım ve onun kayıt olup YouTube’da yayınlanacağını falan bilemem. İnsanlar orada gördüğü zaman şey düşünüyorlar; ne olduğunu bilmiyorlar, haklılar aslında böyle düşünmekte. Nasıl bir ortam, niye orada olduğumu bilmedikleri için, izlediğin kadarını bilirsin.

GÖĞSÜMÜ AÇTIĞIMDA OLAYIN BU KADAR BÜYÜYECEĞİNİ TAHMİN ETMEMİŞTİM
Ben ev zannettim orayı.
Stüdyoydu. Fotoğraf çekimlerimin yapıldığı. Ben modellik yapıyorum çünkü. Ve o gün de ne bileyim, erkek arkadaşım yoktu hayatımda. Bunu toparlamamda benim en büyük öncüm oydu. O yardım etti. "Sen böyle bir insan değilsin" diye... Çünkü gerçekten çok büyük kavga ettik biz. Hani millet onları izliyorken, kötü şeyler yaşadık biz. Uyandığımda gelen telefonlar falan, ben bu kadar büyüyeceğini, dallanıp budaklanacağını tahmin edemedim.

Gene de o bir cesaret.
Gereksiz bir cesaret aslında. Gereksiz bir özgürlük. Olmaması gereken bir şey.

Ne mezunusunuz siz?
Lise 2 terk. Bitirmeden bıraktım.

Niye?
Liseye başladığımda her yıl okul değiştirmek zorunda kaldım. Babamın işinden dolayı. Babamın işleri kötü gidiyordu İstanbul’da ve biz Samsun’a taşınmaya karar verdik. Samsun’da bir Ticaret Meslek Lisesi'ne başladım. Ve ortaokulumu bırakıp bir anda lise gibi bir döneme girdim. Lise 1’i bilmediğim bir şehirde, bilmediğim bir evde, bilmediğin bir ortamda geçiriyorsun. Bunu başaramayanlardanım. Çünkü çok içine kapanık bir öğrenciydim. Aileme karşı da öyleydim. Konuşamazdım. İçine kapanıktım, hiçbir şey söyleyemezdim. Sürekli bunalımlarda gibi görünüyordum. Kendi dünyamdaydım aslında.

Sen onlardan farklı olduğun için mi ailenin dışına itildin?
Onların yaşamamı istedikleri hayatı yaşamadığım için... Onlara göre şu an yaptığım her şey yanlış. Ben yanlış şeyler yapıyorum, ben hiçbir şey başaramayacağım, kendimi rezil edeceğim. Ayıplanacak... Bana böyle söylediler. Programda ufak bir şey söylüyorum, telefon açıyorlar, beni rahatsız ediyorlar. Ama söylediğim şeyin yanlış bir şey olduğunu düşünmüyorum. Geniş değiller, tutucular. Sonra bunun farkına vardılar mı bilmiyorum. Bir şey kanıtlayabildim mi, bilmiyorum.

GİYİMİMLE DALGA GEÇEN İNSANLARDAN İNTİKAM ALDIM
Sevgilin olana kadar nasıl geçindin?
Modellik yapıyordum, fuarlarda çalışıyordum. Açılışlara gidiyordum. Sürekli fuar alanlarına gidiyordum.

Zor bir hayat...
Çok zor bir hayattı benim için ve hiçbir destek almadım. Aile desteği... Destek çoktan uçtu gitti. Destekleri yoktu. Başarmak zorunda olduğunu düşünüyorsun ve hayallerin var. O önüne koyulmuyor ama yani... Ben biraz da sabırsızımdır, her şeyim hemen olsun isterim. Ama o zaman öyle bir güç geldi ki bana; "Ben yaparım ben başarırım" diye... Yavaş yavaş, programdan sonra zaten birçok kapı açıldı. DJ’lik yaptım. Çünkü görsellik içeren şeyleri yapmaya çalıştım. Röportajlara, açılışlara gittim, Instagram reklamı yaptım. Programa geldiğimde zaten ne istediğimi biliyordum. "Ben giyinmeyi seviyorum" dedim. Giyim tarzım aileme ve insanlara hep yanlış gelirdi. Böyle giyinilmez, baksana insanlar nasıl giyiniyor. Kötü bir giyim tarzım olmadığını göstermeyi, bu programda öğrendim. Sokağa çıktığımda, eve geldiğimde "Böyle böyle giyiniyor" denildiğinde, kötü bir şey yapıyormuşum gibi gelirdi ama ben bunun iyi bir şey olduğunu düşünürdüm. Kendimi insanlara doğru bir şekilde bu programda gösterdim. İnsanlar dış görünüşüne göre yargılanmamalı. O insan öyle giyiniyor ama belki içi başka bir şey. Sen onu kötü görmek istiyorsun ama o insanın tarzı öyle. Tarzın ne demek olduğunu, giyim tarzıyla insanların yargılanmaması gerektiğinin anlanması gerekiyor. İşte bir şekilde intikam alıyorum bana kötü şeyler söyleyen insanlardan. Giyimimle dalga geçen insanlardan intikam aldım. Çok dalga geçtiler benimle. Bir ortama gidiyorum, yeni yeni birileriyle tanışmışım, giyimimle dalga geçiyorlar. Bende hata var sanıyordum ama bende olmadığını görmüş oldular.

"Kitap okurken çok canım sıkılıyor" demişsin, dikkatimi çekti.
Evet.

Hiç okumaz mısın?
Okurdum. Çok okurdum aslında. Çok kitap okumayı severdim aslında. Ama okuduğum kitap türleri hep aynı. Harry Potter’lar, vampirli şeyler. Çocuk kitapları... Bir şeyi, "Oku" denildiğinde okumuyordum. Başlıyordum ve sürüklemiyordu. Ben, bana bir şeyler anlatılmasını daha çok seviyorum. Bir konu açıldığında uzun uzun anlatılıyordu ve bu daha çok hoşuma gidiyordu, kitap okumak yerine. Sevmiyorum kitap okumayı, hâlâ sevemiyorum. Film izlemeyi seviyorum, kitap okumayı sevmiyorum. Sıkılıyorum.

Bugün olsa yine gider misin ‘İşte Benim Stilim’e?
Giderdim. Evet. Ben kimliğimi orada buldum. Ne yapmak istediğimi orada buldum. İzlediğimde pişman olmayacağım şeyleri söylemeyi orada öğrendim. Önceden hiç umursamazdım.

Bu Periscope meselesi bütün hayatını başka bir yöne döndürdü mü sence?
Döndürdü. Oranın pişmanlığı olmasaydı ben burada yine aynı Ayşenur olarak giderdim. Yaşamasaydım yine aynı olurdu.

MAĞAZA AÇACAĞIM, OYUNCULUK EĞİTİMİ ALACAĞIM, SINGLE YAPACAĞIM
Göğüslerini açtın, hayatın değişti.
Bu öyle de değil aslında, yaptığın şeyin yanlışlığını da farkında değilsin ki... Sana yol gösteren biri yok. Artık sorumluluklarım var ve neyi yapmak zorunda olduğumu biliyorum. En başında yaptığım şey, insanların beni gördüğünde akıllarına onun gelmemesi. "Bu kız bunu başarmış" demelerini istiyorum yani. Bir iş kadını olarak anılmak istiyorum. Çok kıskandığım insanlar var. Önümde şu an yapmak istediğim birçok şey var. Bir yolu denemeliyim ama ben birçok yolu deneyeceğim. Moda ile ilerlemek istiyorum, bir mağaza açmak istiyorum. Ufak, sürprizli şeyler. Oyunculuk eğitimi de alacağım. Dursun bir yerde. Belki ömrümün sonuna kadar yapmayacağım ama ben ona da varım demek istiyorum. Artık "Bir şeyim yok" demek istemiyorum. Dil eğitimi alacağım mesela. "Hangi dili biliyorsun?" dediklerinde mesela, "Sadece Türkçe" demek istemiyorum. O da dursun, belki hiç lazım olmayacak. Şimdi bir single işine başlıyorum, Erol Köse ile. Belki yanlış bir yol, belki o yoldan gitmemem gerekiyor ama o da moda içeriyor, o da bir görsel.

Çok büyük gösteriyorsun ekranda.
Makyaj.

PROGRAMDAKİ KIZLARIN HEPSİNİN AİLESİ VARDI, BENİM YOKTU
Oradaki bütün kızlardan nefret mi ediyorsun?
Etmiyorum aslında. Oradaki bütün kızlardan küçük olduğumu biliyordum, hepsinin ailesi, oraya sürekli gelen birileri vardı. Her gün çıkışta birileri alıyordu onları. Ben hep eve gidiyordum tek başıma. Sürekli yanında biri giriyordu onlarla, biri arıyordu. Onlar benim gard almamı sağladı. Hepsinin ailesi var, benim yok gibi bir şey de diyebilirim. Hepsi burada kalabalık içinde ama ben yalnızım. Benim o programa katılma sebebim Nur Yerlitaş.

Nur Yerlitaş mı? Niye?
Tanıyordum, biliyordum; böyle çok anaç geldi bana. Çok güzel konuşuyordu. Biz evde oturup izlerdik, çok iyi bir kadın. Şuradan geldi, şuradan geldi, şöyle oldu, böyle oldu. Çok merhametli bir kadın. Çektiği şeyleri biliyordum, yaşadığı şeyleri. Programa geldiğimde hiç yabancılık çekmedim. Kemal Bey ve Ivana Hanım ilk geldiğinde çok korktum. Bilmiyorsun, tanımıyorsun, hayatlarını çok bilmiyorsun ama Nur Yerlitaş’a hiç korkarak yaklaşmadım.

Şimdi "Hayatım düzene girdi" diyebilir misin?
Hâlâ diyemem, benim hayatımın düzene girmesi bir şeyleri öğrenmemle alakalı.

Ama dışarıdan hiç öyle algılamıyoruz.
Biliyorum. Hâlâ öyle görünüyor. Çünkü bunu ne gösteriyor, ben de bilmiyorum. Konuştuğum şeyler duygularıma göre hareket ettiğim için farklılaşabilir. İnsanlar dağınık bir hayat yaşadığımı düşünüyor. Ama (İşte Benim Stilim) All Star sezonu boyunca, oradaki insanlar benim ne kadar düzgün bir hayat yaşadığımı biliyor. Başkaları bilemiyor. Ben oradan çıktığımda terzime, evime gidebiliyordum. Ama oradaki birçok kızın nasıl kulübe gittiğine şaşırıyordum, nasıl yetiştiriyorlardı?

EVLİ BİR KADIN GİBİ YAŞIYORDUM
Ben senin için öyle derdim mesela; her cumartesi Beyoğlu’nda kulüplerde eğlenir.
Hangi kulüp açılmış, haberim yok şu an. All Star başladığından beri hangi kulüp açılmış, kim nereye gidiyor, bilmiyorum. Kızlar sürekli "Şuraya gel, buraya gel, sen hiç gelmiyorsun" diyordu. İlk sezonda çok giderdim. İlk sezonda çıkardım, eğlenmeye giderdim, arkadaşlarımla eğlenirdim, gelirdim, uyumadan çekime giderdim. Şimdi benim bu yaptığımı onlar yapıyorlardı. Bu sezon hiçbir şey yapmadım. İnanamıyorlar bana. "Nasıl yapabiliyorsun?" diyorlardı. Artık bir evli kadın gibi yaşıyordum, evli gibi görüyordum kendimi. Karı-koca gibiyiz ve işime gidiyorum, evime geliyorum. Terziye gidiyoruz, bilmem nereye gidiyoruz ama hep beraberiz. O da bana inanamıyor, "Sen inanılmaz bir şekilde yol kat ettin" diyordu.

Ne iş yapıyor sevgilin?
Araç kiralama, alım satım. İnternet sitesi üzerinden satış yapıyor. Ben de öyle. Yeni başladım. Ben de bu düzenime inanamıyorum. Hâlâ eğlenmeye vakit ayıramadım, henüz gidemedim. Yılbaşında bir yere gidemedim, evdeydim. Toplandık evde oturduk. Program izledik.

Türkiye’de ne olup bittiğiyle de ilgileniyor musun? Türkiye nereye gidiyor, siyaset falan ilgileniyor musun?
Siyasetle, futbolla falan hiç ilgilenmiyorum. Ben televizyon izlemiyorum. Mesela izlediğim şeyler olarak; müzik dinliyorum, TV programları izliyorum, işte Talk Show. Gece açıp izleyebileceğim bazı programlar olduğunda uyumuyorum mesela. Bizim yeni program başladı, onu izliyorum. Farklı bir jüri... İzlediğimde zevk alıyorum.

Beğendin mi yeni jüriyi?
Beğenmedim. Aslında şu an onlar için böyle daha mı zor... Aslında daha zor da değil, bunlar sonuçta bir şeyleri yaşayıp gelmişler, tecrübeliler. Yine de Neslihan Yargıcı’yı seviyorum, Hakan Akkaya’yı seviyorum, Kemal Doğulu’yu daha çok severdim. Ama bir şeyler eksik, bir şeylerin tadı tuzu yok gibi. Belki de yeni oldukları için. Yarışmacılar çok hırslı.

Türkiye’de ne olup bittiğiyle ilgilenmiyor musun yani? Ne oluyor? Şu anda başbakan kim? Onları biliyorsun değil mi?
Erkek arkadaşımın zoruyla biliyorum artık, çünkü ben sıkılıyorum. İzlemek istemiyorum. Moralini çabuk bozanlardanım. "A bugün kar yağdı, dışarı çıkmayayım" modundayım. Çünkü biliyorum, izledim ya, ama bilmesem çıkıyorum. Bugün şu olmuş, dışarı çıkmayayım. Evde oturma taraftarıyım.

Siyaset izleyip dinleyince moralin mi bozuluyor?
Anlamıyorum, kavgalar oluyor falan. Drama filmi, bir kötü film izlediğimde bile oturup ağlayabilen insanım. Orada bir ortam yok ya, kendimi koruma kalkanı içine almayacağım, evde çok doğalım. Birinin bir şeyi oluyor finalde, biri ölüyor, ben ağlıyorum yani... Saçma bir şey. Bir cinayet görüyorum haberlerde, kötü etkileniyorum. Kapatıyorum, düşünmemem gerekiyor. Program boyunca haber izlemedim. Benim düşünmem gereken şey burası şu anda. Çok kötü etkileniyorum. Bir anne çocuğunu kaybetmiş, ben ağlıyorum. "Niye ağlıyorsun?" diyor, anlatamıyorum. Anlaması lazım çünkü ben etkileniyorum, evet bir kalkan yaratmıyorum ama dışarı çıktığımda kendimi böyle çok güçlü gösteriyorum.

O zaman Türkiye’deki siyaset sert geliyor sana.
Sert geliyor. Kavgalar, olaylar, silahlar. Korktuğum şeyler. Haberlerde izlediğim şeyler... Mesela ben haberlerde güzel şeyler de görüyorum ama benim takıldığım noktalar var.

BAKKALA GİDİYORUM DEYİP OY KULLANDIM
Oy kullandın mı?
Kullanamadım. Çekime geldim.

Ama oy kullansan vereceğin bir parti vardı?
Vardı. Ailemin oy verdiği partiye oy vermediğim için beni dışarı çıkarmadılar. "Oy vermeyeceğim" diye dışarı çıkarmadılar. Ben o partiye oy vermek istiyordum. Parti ile ilgili bir şey bilmiyorum, onlar oraya vermek istiyorlar ama "Oraya oy vermeyeceksen dışarı çıkma" dediler. Çıktım ben de "Bakkala gidiyorum" dedim oy verdim geldim okulda. Hatırlıyorum, eve geldim kızdılar bana. "Neden oy verdin?" dediler. Vermek istedim çünkü onlar orayı istiyor. Ama onların sebepleri farklı, benimkiler farklı belki. Evde çok konuşulduğu için biliyordum, o yüzden siyaset sıktı beni belki.

Ailen siyasete düşkün?
AKP’ye çok düşkünler. Ben de CHP’ye vermiştim. Onlara o kötü geliyordu.

Hırsından... Şimdi sana "Gel bir derginin kapağına soyun" deseler, soyunur musun?
Hayır. Soyunmadan da istediğim yere başka yollardan da gidebilirim. Bir şeyin eğitimini alarak gidebilirsin. Bir şeyler için çok çalışarak, emek vererek de gidebilirsin.