Soylu'dan sert çıkış: Çukur diye lanet bir dizi var
İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu, "Lanet bir dizi var 'Çukur' diye. Beni bağışlasınlar, bir de 'Adana 01' diye dizi var. İkisinin etki alanı kadar etki alanı oluşturamıyorsak yandık. Çocuklarımızı zehirliyor, bu iki dizi" dedi.
İl Afet ve Acil Durum Müdürleri Türkiye Afet Müdahale Planı Değerlendirme Toplantısı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun katılımıyla Antalya'da Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Tesisleri'nde yapıldı.
Geçen yıl dünyada meydana gelen 315 doğal afet olayından 68 milyon kişinin etkilendiğini belirten Soylu, bu afetlerin yüzde 45'inin, ölümlerin yüzde 80'inin, afetten etkilenen kişilerin yüzde 76'sının Asya kıtasında olduğunu açıkladı. Etkilediği kişi sayısı bakımından sellerin birinci, fırtınaların ikinci sırada olduğunu kaydeden Soylu, "Ama öldürücülükte depremler birinci, sel afeti ikinci sırada. Tüm dünyada 2018 yılı içinde afetlerin neden olduğu ekonomik kayıp 131,7 milyar dolar civarında" diye konuştu.
Ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle afetlerden etkilenme oranının ters çalıştığına dikkat çeken Bakan Soylu, "Mesela Asya'daki ölümlerin yarısı, Endonezya'da gerçekleşmiş. 1989-2003'te 4 bin 129 doğal afet olmuş, 3 milyar 363 milyon kişi etkilenmiş. Oysa 2004-2018'de 5 bin 227 afet olmuş ama 2 milyar 488 milyon kişi etkilenmiş. Yani afet sayısı yüzde 26,5 artmış ama etkilenen insan sayısı yüzde 26 azalmış. Buradan kendimiz için sonuçlar çıkarmak durumundayız. Çıkarmamız gereken birinci sonuç, doğal afet dediğimiz olgu, giderek sayıca artıyor yani tehlike büyüyor" dedi.
Türkiye'de 1999 depreminden çok önemli dersler çıkarıldığını ve önemli adımlar atıldığını belirten Bakan Soylu, AFAD Başkanlığı'nın bu adımlardan biri olduğunu söyledi. Afet konusunun çabuk unutulduğuna, sadece bir afete odaklanıldığına işaret eden Soylu, 1 ay önce tek gündemin deprem olduğunu hatırlatarak, "Aynen popüler kültür gibi pop siyasetçiler de var. En temel meselelerden bir tanesi 'Acaba ben bu işten kendime nasıl bir gelir, rant elde edebilirim?' diye düşünüyorlar" diye konuştu.
İstanbul Silivri merkezli 5.8'lik depremden sonraki günlerde deprem uzmanlarının ekranlara çıktığını ve haberlerin tamamen bu konuyla ilgili olduğunu belirten Bakan Soylu, "Siyasetin gündemi bile bu konuya odaklanmıştı hatta buradan bile siyasi pozisyon devşirmeye çalışanlar vardı. Sadece 10 gün sürdü. Şu anda herkes unuttu. Sanki bir daha deprem olmayacak gibi. Oysa deprem kendini tehir etmiş falan değil. Bize bir doktor gibi randevu vermiş de değil. Gününü ve saatini bekliyor sadece ve biz bilmiyoruz. Bu kadar net" dedi.
Afet olarak sadece depreme odaklanmanın da problem olduğunu, başka tehditler bulunduğunu vurgulayan Soylu, "2019 yılının ilk 6 ayında yurt içinde meydana gelen 1494 afet ve acil duruma 1807 araç ve 6 bin 638 personelle müdahale edilmiş, 2 bin 597 kişi kurtarılmıştır. Bütün bu olaylar, depremden sel felaketine, mahsur kalma olayından iş kazasına kadar 16 ayrı başlıkta cereyan etmiştir. Dolayısıyla afet kavramına bakışımızı, afet bilincimizi, haliyle de tedbirlerimizi geniş tutmak durumundayız" diye konuştu.
AFAD müdürlerini deprem, sel felaketi ve diğer afet risklerini unutmamak, topluma unutturmamak ve gündemden düşürmemek konularında uyaran Bakan Soylu, "AFAD'ın sorumluğu daha fazla. 1 dakika boş durmamanız lazım. Bugün 27 Ekim. Önümüzdeki 27 Ekim'e kadar AFAD'ın bütün il müdürlerine ve çalışanlarına kırmızı alarm veriyoruz. Hiç durmak yok. Aynen yola devam. Hiç durmamamız lazım. Bence şu psikolojiye girin; 27 Ekim'de deprem var. Büyük bir afet var. 'Ne kurtarabilsek kardır. Ne kadar can, mal ve ülkemizin bir varlığını kurtarabilirsek kardır' psikolojisine girmeniz lazım. Aksi takdirde 'Benden sonra gelen yapar' anlayışı ile karşı karşıya kalırsanız hepimiz yanarız" dedi.
Bakan Soylu, konuşmasında bazı dizilerle ilgili tepkisini de dile getirdi. Soylu, "Lanet bir dizi var 'Çukur' diye. Onun kadar olamıyorsak yazıklar olsun bize. Hakikaten lanet. Beni bağışlasınlar, bir de 'Adana 01' diye dizi var. İkisinin etki alanı kadar etki alanı oluşturamıyorsak yandık. Çocuklarımızı zehirliyor, bu iki dizi. İnsanımızı kendi kültüründen uzaklaştırıyor. Ben de hayretle bakıyorum, 'Bu üniversite hocaları ne işe yarıyor?' diye, 'Bu işle ilgili kültür adamları ne yapıyorlar?' diye, 'Özellikle bu dizilerle alakalı ne ortaya koyuyorlar?' diye. Bizim çocuklara öğretmemiz gereken, bambaşka bir şeyken, çocuklarımızı birileri zehirliyor ve buna maalesef bakıyoruz" diye konuştu.
Kurumlar arası entegrasyonun önemine de değinen Bakan Soylu, "Bir okulda afet anında çocuklara nasıl davranılması gerektiğini, onları nasıl yönlendirebileceğimizi, afet bölgesinden panik yapmadan nasıl uzaklaştırabileceğimizi en iyi onlar bilir. Okul binalarının sağlam olup olmadığını, depreme daha uygun hale getirilmeyi onlar gerçekleştirebilir. Tüm kurumlar, bu işte elini taşın altına koymak durumundadır" dedi.
Büyüklerin 'Eyvah, para etmez' diye bir lafı olduğunu dile getiren Bakan Soylu, şöyle konuştu:
"Gerçekten de para etmiyor. 99 Gölcük ve Düzce depremlerinde gördük, 'eyvah' hiç para etmedi. Van depreminde para etmedi. Geçtiğimiz haziran ayındaki sel felaketinde para etmedi. Hemen derenin ırmağın kenarına yapılan evler hiç para etmedi. Onun için ne yapacaksak şimdi yapmak durumundayız. Bildiğiniz gibi bu yıl afetlere hazırlık noktasında bir kampanya başlattık. Ben başarılı gittiğini düşünüyorum. 6 stratejik adım belirledik.
Birinci adımımız afetlere hazırlık yılı ilan etmekti ve temmuz ayında start vermiştik sonrasında AFAD gönüllülük sistemini kurmak var ve 46 bin gönüllü oldu. Üçüncü adımımız AFAD akreditasyon sisteminin kurulması. Dördüncü adım, tatbikatlarımızı artırmak ve bunu alışkanlık haline getirmek. Beşinci adımımız, Türkiye afet risklerinin azaltılması platformunu oluşturmak ve burada paydaşların ortak aklını harekete geçirmek ve son olarak da kısa adı ARAS olan afet risklerini azaltma sistemini hayata geçirmek."
Deprem veya başka afette can veya mal kayıplarının tek hatadan kaynaklanmadığını kaydeden Bakan Soylu, "Bu kayıplar hataların toplamından oluşan kayıplardır. Sığınak, eğitim yapı stokunun kalitesi meselesini ihmal ve idare edersek tatbikat işini ihmal edersek kentsel dönüşüm işini ihmal edersek 'Eyvah, para etmez'. Bunlar karşımıza çıkan faturayı yükselten meselelerdir. Bizler bakanlık olarak gereken tedbirleri alıyoruz, almaya devam ediyoruz. 27 Ekim'den 27 Ekim'e kadar bir süre verdik. Arkadaşlar çok çalışmalıyız. Bunu bir nevi askerlik olarak görün sonra yine normale dönün. 12 ay bunu askerlik olarak görün. 12 ayda kazandıralım, ondan sonra bunu bir seviyede muhafaza etmeye, gün geldiğince de dönüştürmeye çalışalım. Afet hasarlarını önleme topyekun geliştirebilecek bir başarıdır" dedi.
Gelinen noktada bir kişinin, Türkiye'yi 2002 yılının başından itibaren bir noktaya taşıdığını da dile getiren Bakan Soylu, şöyle devam etti:
"Dünyanın iki büyük devi, soğuk savaş döneminin iki büyük kutbunun başı Amerika ve Rusya'yı hemen sınırlarımızın ötesindeki ve bizi de tehdit eden bir olayda hemen masaya oturttu ve terörizme karşı sanal duruş sergileyenlere, terörizme karşı esas duruşun nasıl olacağını çok net bir şekilde ortaya koydu. Bize bir şey söyledi. Bu başarı Sayın Cumhurbaşkanı'mızın dilinden söylüyorum; ne kendi başarısıdır ne ülkenin başarısı ne Türkiye'nin başarısıdır. Bu başarı insanlığın başarısı ve terörizme karşı yaşanan bir başarıdır. Bu bizatihi Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ilk saatlerdeki tanımlamasıdır. Bu kadar basit ve net, terörizme karşı başarıdır. Bunu aynı ölçüde devam ettirmek gereklidir. Onun için sorumluluklarımız artmaktadır. Bu kadar yüksek kabiliyetleri elde eden, bu kadar zor bir coğrafyada hem ayakta durabilmeyi hem de aynı zamanda coğrafyanın risklerini azaltmayı başarabilen bir anlayışla çok daha güçlü adımlar beklenmektedir. Eğer bunu hep beraber bir bütüne döndüremezsek aksak taraflarımız kalır. Irak'ta, Lübnan'da, Libya'da, Şili'de olaylar var. Dünyanın birçok yerinden bu konuda bizden destek istenmektedir. Yarın bu olaylar bittiğinde, mesele esenliğe kavuştuğunda bizden isteyecekleri destek gelişmeleri, kalkınmaları ve huzurlarının devamı içindir; çünkü biz çok büyük bir tecrübeye sahibiz."
dha