Batı, Gözünü 2023 Türkiye Seçimlerine Dikti
The Washington Post’ta yer alan analiz, Türkiye’de bu yıl gerçekleşecek seçimlerin 2023’ün en önemli seçimleri olacağını vurguladı.
Seçim sonucunun Washington, Moskova, Avrupa, Orta Doğu ve Asya’da jeopolitik ve ekonomik hesapları şekillendireceği belirtildi.
The Washington Post’ta yer alan Bobby Gosh imzalı analiz, “2023’te dünyanın en önemli seçimi Türkiye’de olacak” başlığıyla yayımlandı.
Türkiye’de gerçekleşen seçimin dünyanın dört bir yanında jeopolitik ve ekonomik hesapları şekillendireceği belirtilen analiz için görüşlerini paylaşan İngiliz savunma ve güvenlik kuruluşu Royal United Services Institute’tan Ziya Meral, “Türkiye’de olan yalnızca Türkiye’de kalmıyor. Türkiye bir ara güç olabilir ancak büyük güçlerin bu seçimde bir çıkarı var” dedi.
Analiz, şu ifadelerle devam etti: “Ankara'nın dünya meselelerindeki etkisi, Erdoğan'ın uzun süre iktidarda kaldığı süre boyunca elde ettiği başarıları kanıtlıyor. Buna rağmen, yurtiçinde ve yurtdışında, seçim beklentileri karışık duygular uyandırıyor. Ve 19 Haziran'da (Analizde beklenen seçim tarihi 18 Haziran) gitmesini dileyenler, bundan sonra kimin veya neyin geleceği konusunda iyimser olamazlar.”
Avrupa Birliği ve ABD’nin Türkiye ilişkilerinde son dönemlerde S-400, mülteciler, İsveç ve Finlandiya’nın NATO başvurusu gibi gündemlerde yaşanan gerilimlerin hatırlatıldığı yazıda “Batı liderleri Erdoğan’ın gidişini görmekten memnun olur” denildi.
Bobby Gosh’un analizi şöyle devam etti:
“ABD ve Avrupa, özellikle de Vladimir Putin ile karşı karşıya gelmeleri yoğunlaşırken, Erdoğan'ın dünya meselelerindeki yıkıcı etkisi olmadan daha iyi durumda olacaktır. Muhatap olarak faydası sınırlı: Geçen yaz Ukrayna'dan tahıl ve bitkisel yağ akışının devam etmesini sağlayacak bir anlaşmaya arabuluculuk yapmasına yardım etmesine rağmen, Erdoğan “sevgili dostu” Vladimir üzerinde herhangi bir kısıtlayıcı etkiye sahip olmadı.”
Analiz için değerlendirmede bulunan EDAM Direktörü Sinan Ülgen, Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi durumunda yerine gelecek kişinin Türkiye’yi daha farklı bir dış politika aktörü haline getireceğini söyledi.
"Kimse 180 derecelik dönüş beklememeli"
Gosh’un yazısı şöyle devam etti: “Eğer bu yaşansa bile, kimse 180 derecelik bir dönüş beklememeli. Erdoğan, radikal dünya görüşünü 20 yıldır Türkiye’nin kurumlarına ekti. Eğer 19 Haziran’da yeni bir cumhurbaşkanı olacaksa, Erdoğan’ın inşa ettiği yapıyı yıkmaları gerekecek. Görev daha da zor olacak çünkü partisi AKP, değişime şiddetle direnecek bir parti olarak parlamentoda önemli bir mevcudiyetini sürdürecek.”
Seçim öncesi Erdoğan’a desteğin düştüğünü gösteren anket sonuçlarına değinilen yazıda “Bu karmaşa çoğunlukla kendi yaptığı bir şey: Erdoğan'ın faiz oranları hakkındaki büyülü düşüncesi, şaşırtıcı enflasyona, zayıflamış bir liraya ve cansız yatırıma güçlü bir şekilde katkıda bulundu.” denildi.
Erdoğan’a karşı Altılı Masa’ya dikkat çekilen analizde, henüz cumhurbaşkanı adayının belirlenmediği ancak önce çıkan iki ismin CHP’den olduğu belirtildi: İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu. Analizde, Altılı Masa’nın Türkiye ekonomisini düzeltmek için açık bir strateji sunmakta yavaş davrandığı belirtildi.
"Analistler İmamoğlu'nun daha güçlü bir rakip olacağını söylüyor"
Erdoğan karşısındaki adaylara ilişkin analiz şöyle devam etti:
“Erdoğan'ın tercih ettiği rakip, CHP'yi 12 yıldır yöneten biraz renksiz bir isim olan Kılıçdaroğlu olacaktır. Birçok Türk siyasi analist, daha genç ve daha karizmatik İmamoğlu'nun daha güçlü bir rakip olacağını söylüyor. 2019'da İstanbul belediye başkanlığını, Erdoğan'ın ilk oylamanın sonuçlarını kabul etmeyi reddetmesinin ardından bile kapsayıcı, iyimser bir kampanya yürüterek kazandı.”
Erdoğan’ın düşüş eğilimine rağmen güçlü olan anket sonuçlarının her aday karşısında kazanabileceğini de gösterdiği belirtilirken özellikle bahar aylarında ekonomide iyileşme sinyallerinin bunda etkili olabileceği belirtildi. Erdoğan’ın bu süreçte Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’dan yatırımlara ve Rusya lideri Putin’in Türkiye’de doğal gaz merkezi inşa etme sözlerine güvendiği belirtildi.
Analiz şöyle sona erdi: “Türkler oylarını kullanana kadar Batılı liderler gergin durumda kalacak.”