Beren Saat'in olay yaratan sözleri

Türkiye'de son yıllarda oyunculuğuyla açık ara önde giden isimlerden biri şüphesiz Beren Saat. Katıldığı yetenek yarışmasında zafere ulaşamasa da, Türkiye'deki pek çok yetenek yarışması galibinin hayal bile edemeyeceği bir yere geldiği yadsınamaz. Öğrencilik hayatı sırasında, o zamanlar birlikte...

Pek çok reklam projesinde markaların yüzü olan, sinema filmlerindeki performansıyla hayran bırakan ve dizilerde hayat verdiği karakterlerle özdeşleşen Beren Saat, son yıllarda sanatı dışında konularla da sık sık gündeme geldi. Kenan Doğulu ile ilişkisi magazin medyası tarafından yakın markaja alınan Saat aynı zamanda yaptığı açıklamalarla da pek çok kez gündemin merkezinde yer aldı. Özellikle toplumsal olaylardaki açıklamaları büyük ilgi gören Beren Saat, son dönemlerde bu açıklamalarıyla oyunculuğunun bir adım ötesine geçti. İşte Beren Saat'in oyunculuğunun önüne geçen 9 açıklaması

Muhteşem Yüzyıl'ı Eleştiren Erdoğan hakkında:

Kuvvetler bu kadar mı ayrılmamalı? Bilemedim. Bu ülke, bir gün kanaat hukukuyla yönetilirse mutlu olacak mıyız, göreceğiz. Huzurla işlerimizi yapabiliyor olacak mıyız? Ya da yıllar sonra otosansür tercihlerimize dönüp bakınca kendimizle hala gurur duyuyor olacak mıyız? Düşünmek lazım. Kurmaca bir tv dizisi, bir köşe yazısı ya da bir karikatür neden bu denli önemli olsun ki!"

Meryem Uzerli'nin tükenmişlik sendromu hakkında:

"Ben de çok zorlandım ama kalmayı ve mücadele etmeyi tercih ettim. O evine dönmeyi ve rahatlamayı seçti. Umarım mesleğine küsmez.

Gezi olayları hakkında:

"Halk karar alma sürecine dahil olmak istiyor."

Osmanlıca hakkında:

Instagram hesabından yeğeni Melisa’ya aldığı çocuk kitabı "It's Okay To Be Different"ın içinden bir sayfa paylaştı. Saat, paylaştığı görüntünün altına

"Melina’ya hediye aldığım bir kitabın sayfaları bunlar. Keşke müfredatımıza girse; çocuğa insanlarla ve kendiyle barışık olmayı ve Dünya’nın Dili’ni öğreten, onların algısına göre tasarlanmış kitaplar. “Zorunlu” Osmanlıca Dersi de seçmeli olsa mesela…" şeklinde bir not düştü.

Kenan Doğulu ile tüp bebek sahibi olacağı yöndeki haberler hakkında:

"Dedikoduyu çekiştirerek uzatmak, üstüne mutlaka süslemeler yapmak, adını bomba haberle değiştirip legalize etmek, yakın sayılan insanların bile dürüstçe bana sormak yerine dedikoduları duymayı beklemesi artık kabak tadı verdi.

Çıkan her haberi doğrulama ya da düzeltme kaygısı taşıyan ünlülerden hiç olmadım çünkü çok umrumda olmadı. Ağzımdan ömrümde çıkmamış avamlıkta cümleler, erkeklerle arada cinsellik olmadan ilişki kuramayacağımın zannedilmesi, rakibelerime olan hasetim filan hep bu haberleri yapan beyinlerin ürünleriydi.

Sevgililiğimizin ilk aylarından beri çıkan kim bilir kaçıncı hamilelik haberi; yine de hiç bir şeyi düzeltme ihtiyacı duymuyorum. Sadece atmaca gibi saldırmayı biraz durdursanız; bu haberi yapmanın Reklam meraklısı bir hastanenin, hasta haklarını hiçe sayarak bilgi sızdırma suçu işliyor olabilme ihtimaline iştirak etmek olduğunu anlasanız; böyle haberlerin önce çekirdek aile içinde kutlanma ve sonra yakınlarına kendileri tarafından haber verebilme hakkını çiğnemek olduğunu idrak edip saygı gösterseniz; hem suç ortaklığı etmemiş hem de daha insani davranmış olursunuz.

Bu haberler de diğer haberler gibi yine umrumda değil. Ama mesleki refleksim gereği empati kurmadan geçemiyorum; başka bir kadın olsam bu süreçte çok incinebilirdim. Belki bu not başka kadınlara verebileceğiniz psikolojik zararı azaltır. Psikolojik şiddet de bir şiddet türüdür! Hamilelik benimki gibi zayıf bir vücutta zaten uzun süre saklanabilecek bir haber değil, olunca nasılsa öğrenirsiniz... Sevgiler..."

Özgecan'ın kurban gittiği cinayet hakkında:

"Uyku tutmaz bu gece, gözler dolar taşar boşalır… Yine yürüsek Taksim’e ne değişecek??... Kadın her geçen yıl daha değersiz bu ülkede… Biliyorum daha da sertleşecek her şey… Yine hafifletme, yine kadında suç arama, yine bulunur bir bahane… Yine aşağılanma… Yine mide bulantısı…

Kadın olmak zor, güzel bir kız olmak çok zordur ülkemde… Bugün o güzel yüze baktıkça neler geçiyor aklımdan: İlkokulda etek açmayı oyun yapan sınıf arkadaşlarımın hedefi olmak, okul eteğiyle eve yürürken yediğim onca laf, dersane dönüşü karanlıkta hızlanan adımlarım, göğsüme bastırdığım kitaplarım, taksilerin arkayı izlemek için ayarlanan aynaları, çıkma teklifini kabul etmediğim için canımı acıtan okul arkadaşlarım, ev telefonundan yapılan sapık konuşmalar, peşimden apartmana girip 15 yaşındaki bana ereksiyon halindeki cinsel organının gösteren o çocuğun yüzü, ellerim titreyerek eve kaçışım ve bunu kimseye anlatmayışım, kıçımı hem de bir kanal gecesinde elleyen sarhoş bir kanal yöneticisiyle tartışmam, sevgilisi olmamayı gururuna yediremeyen partnerler, arkadaşımın evinde tuvalete zorla dalıp dudaklarıma yapışan bir oyuncuyu itişim, mesleğim yüzünden yaftalanışım, aylarca peşimden koşan birini sanki ben sevgilisinden ayırmışım gibi tam sayfa haber yapışları, gizlice çakallıkla servis edilen göğüslerimin silüeti davası mavası, bilir kişi raporu lehime çıkınca geri çekilen davaya kocasaı araya girdi haberi, daha bugün fermuarım açık kalmış haberleri, aman ne önemli!!! Kadına, bedenine, seçimlerine, haklarına saygı göstermeyen kafalar! Rağmen çok sanslıymışım diyorum artık, hep teğet geçmişim. Tecavüz, bıçaklanma, kesilip bavula tıkıştırılma, otobüs durağına komada bırakılma, yakılma yaşamadım. İnsanlık suçlarına göz yummak suçtur!!! Bir gün hesap sorulur!!! Cinsiyet ayırmaksınız her vatandaşın canını haklarını korumak görevinizdir!!! Dilerim son gününü hiç hatırlama Özgecan hayallerinle huzur içinde uyu."

Taraftar grubu Çarşı hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası kararı hakkında:

"Ağırlaştırılmış müebbet?? Bir taraftar grubu hükümet düşürebilir mi? Nedendir bu orantısız korku??”

Fotoğraflarının üstüne "Edeb Ya hu!" yazılması hakkında:

"Ne kadar özledim çocukluğumdaki ülkemi!! Aydın pazarlar olsun."

(radikal)