Berrak'ı iskeledeki delikanlılar nasıl çıldırttı?
Magazin kulislerinin kulağı kesik yazarı İzzet Çapa, Çağatay Ulusoy'la Çeşme'de yakalanan Berrak Tüzünataç'ın başına neler geldiğini yazdı..
Sıcak öyle bir bastırmış ki, lepiska saçlı başıma yumurta kırsam anında pişecek. Erkenden kalkmışım, İstanbul'un harala gürelesi arasında bir o yana bir bu yana koşuşturuyorum. Biri "canım" dese, canını kafasına geçirivereceğim. İşte telefon böyle bir anda çaldı. Karşı taraftan hışır hışır dalga sesleri geliyor. "Kimsin ulan konuşsana" diye hırladım. Kıs kıs gülüyor hattın öbür ucundaki Gargamel... "Abi dalgaların sesini dinle" diyor."Ayaklarımı denize uzatmışım, buz gibi limonatamı yudumluyorum. Göcek senin Selimiye benim geziyorum, buraları harika valla"
Cinlerim tepeme çıktı o anda "Bunun dönüşü de var" diye bağırmışım... "Dişlerini teker teker çekip, derini yüzdüğüm zaman...." Sustum, tam kapatacaktım ki "Dur dedi... Tatilde bile çalışıyor senin köle... Şimdi kulaklarını aç da dinle"
***
Bozburun Yacht Club diye harika bir yer keşfetmiş Gargamel; "Yacht Club dediğime bakma, burası adeta bir ev" diyor. Karadan yolu yokmuş, tekneyle gidiliyormuş. Otelin sahibi Zeynep ve Ethem Dirvana'ın soyu Osmanlıya kadar dayanıyor. Ethem Bey'in babası Süleyman Bey Türkiye'nin en önemli cerrahlarından biriymiş. Burası da zaten babasının yazlık eviymiş, restore edip otel yapmışlar. (Onun için gittiğinizde bir şeye bozulup "Babanın evi mi" diye sormayın sakın; alacağınız cevap belli) Şimdilerde Zeynep hanım ve Ethem bey otelin başında.
"Abi burası tam sana göre,yemekler süper" diyor Gargamel telefonda. Sabah kahvaltısı muhteşemmiş. Hükümet gibi Zeynep Dirvana masaları tek tek dolaşıp siparişleri alıyormuş. Öğlen fiks menü varmış ama bunun dışında ne isterseniz hazırlıyorlarmış. Yemeklerin hepsini ise Zeynep Hanım pişiriyor...
"Tam kaçamak yapılacak yer abi," dedi. "Oğlum sen kaçsan kaçsan şirinlerden kaçarsın" dedim. Söylediğimi duymamış gibi yaparak "Odaların isimleri de bir acayip" diye devam etti; "Cemile sultan, Zeynep sultan, Barbaros Paşa filan..."
Gargamel 'kaçamak yeri' diyor ama ünlüler çoktan keşfetmiş anlaşılan Yacht Club'ı. Faruk Süren, Berrak Tüzünataç, Kenan İmirzalıoğlu, Kahraman Sadıkoğlu, Ezel dizisinin yönetmeni Uluç Bayraktar o hafta müşteriler arasındaymış.
Cok hoş bir de detay anlattı... Gidenlerin arkasından içinde begonvil yaprakları olan su dökülüyormuş. Bundan sonra yolculuğa çıkarken, annem kovanın içine begonvil koymazsa kesin küserim artık.
O kadar methetti ki oteli Gargamel, 'hanut olmasın bu gezi' diye şüphelendim. Bunorduğumda bir kahkaha attı; "Benim hanuta ihtiyacım mı var. Parası yine senden çıkıyor. Aldığım borçları bir süreliğine unutabilirsin..." diye yüzsüzce cevapladı.
BURALARIN HEM HÜRREM'İ HEM MAHİDEVRAN'IYIM
"Yediğin içtiğin senin olsun,biraz da maceralarından bahset, yok mu bir olay" dedim Gargamel'e..."Berrak Tüzünataç olur da olay olmaz mı abi" dedi... Anlattı da şaştım kaldım. Bu Berrak çok matrak kız yahu...
Bizimki iskelede gençlerin bulunduğu bir grubun yanına uzanmış göz banyosu yapıyormuş. Bu arada Berrak balık gibi yüzerek geliyor ve iskeleye çıkıyor. Tabii dalyan gibi kız; hemen gençlerin ilgi odağı oluyor. Çocuklardan biri "Bir şey içer misiniz" diye sormuş kibarca. "I-ıh..." demiş Berrak başını iki yana sallayarak. Bir diğeri dikkatle bakmış yüzüne "Aaaa ben sizi bir yerden tanıyorum" demiş...Demez olaymış; Berrak birden diklenmiş; "Ben günde 70-80 kişiyle tanışıyorum" diye. Gençlerden biri arı kovanına çomak sokmaya devam etmiş nedense "Biz Cemile Sultan'dayız siz hangi odadasınız?" diye sorunca Berrak hışımla ayağa kalkarak, "Odayı modayı bilmem, ben buranın hem Hürrem'i hem Mahidevran'ıyım" diye bağırarak, suya atlamış, geldiği gibi gözden kaybolmuş.
Berrak Tüzünataç ve Çağatay Ulusoy Çeşme'de fena yakalandı!..
Berrak tatiline böyle devam etti!.. FOTO GALERİ
ENGİN ALTAN DÜZYATAN VE BERRAK TÜZÜNATAÇ SEVİŞME SAHNESİ! FOTO GALERİ
Berrak Tüzünataç bikinili!.. FOTO GALERİ
Berrak Tüzünataç'tan seksi pozlar!.. FOTO GALERİ
Gençler şaşırmışlar..."Ne yaptık bunu bu kadar kızdıracak" filan diye kendi aralarında konuşurlarken arkalarından bir ses duyup dönmüşler. Berrak bu sefer çalıların arkasından ormanlar kraliçesi Prenses Zeyna gibi fırlayıvermiş. Bir kılıcı eksik elinde... "Benim hakkımda konuşuyorsunuz. Kimse arkamdan konuşamaz" diye bağırmaz mı... Ödleri kopmuş çocukların...
"Ben bile sus pus oldum korkudan abi" dedi Gargamel... "Sana müstahaktır, elalemi böyle ispiyonlamaya devam edersen başına daha neler gelecek" dedim. "Haklısın" dedi "Ama dayanamıyorum. Son bir şey daha anlatayım..."
ALİ BAŞKAN BENİ UZAYA GÖTÜR
Gargamel ikinci hikayesini anlatmaya başlayınca şaştım kaldım. "Uçmuyorsun değil mi oğlum" diye sordum. "Ben uçmuyorum anlamıyor musun, uçan Ercan Saatçi..."
"Uzaya mı uçacakmış..."
"Evet, hem de Ali Şen ile birlikte... İkisi de uzaya gidiyor, sen hala Bodrum-İstanbul arasında pinekle"
Ali Şen'in 95 bin doları bastırıp SCX Lynx Uzay Roketinde yer ayırtan ikinci Türk olduğunu biliyordum. Ilki de Les Ottomans otelinin sahibi Ahu Aysal'dı. 'Bizimkiler' 2014'te gerçekleşecek yolculuk için otobüs bileti alır gibi yerlerini ayırtmışlar. Yolculuk yaklaşık bir saat sürüyormuş (sanırsın Ankara'ya gidiyorlar) taa ki dünya bir tenis topu gibi görünene kadar. Hatta Ali bey yanına Fenerbahçe bayrağı ile diğer kulüplerin armalarını alacağını söyleyip "Türk sporu uzayda" demişti.
Ve Gargamel olaya son noktayı koydu; Ali Şen bir diğer Fenerbahçe tutkunu Ercan Saatçi'yi de 'başını göğe erdirmeye' ikna etmiş. Başkan'ın "Köpekbalıklarıyla kafessiz yüzmekten daha çok adrenalin salgılarsın" sözlerini duyunca ben kaçacak yer arayacak olsam da, Ercan 3. "Türk astronotu" olmayı kabul etmiş. Acaba roketin içinde müzik yayını var mıdır? Yurtdışını geçtik, bu 'dünyadışı' yolculuğu yaparken sayın Başkan ve Saatçi Sezen'den "Yol Arkadaşım"ı dinleyerek gitseler fena olmaz hani. Hoş seferler tek kişilikmiş ama gönüller bir olsun değil mi?
Neyse efendim yakında 'En büyük Fener, başka büyük yok' sesleri uzayda yankılanırsa buna en çok şaşıran ET ve arkadaşları olacak herhalde... Bir de diğer takımların fanatikleri bu yolculuğa katılırlarsa 'uzaylıların dünyayı istila edeceği' fobisinden kurtuluruz gibi geliyor bana... Adamlar başka gezegen aramaya başlarlar çünkü.
ESKİ ÇOCUK YILDIZ DEYİP GEÇMEYİN
Roket hızıyla yerli magazinden yabancıya yatay geçiş yapıyorum sevgili okurlar. Geçtiğimiz günlerde gazetelerde ve internette Fransa eski cumhurbaşkanı Sarkozy'nin üvey kardeşi Olivier'nin sevgilisi Mary Kate Olsen'la "Bodrum çıkartması" yaptığını okuduk. Nedense herkes Sarkozy'nin üzerinde durmuş, Mary Kate'cikten sadece 'eski çocuk yıldız' diye bahsetmişti. Gerdanlığın bir de öbür yüzü var. Mary Kate ve ikiz kardeşi Ashley çocukluklarında elde ettikleri şöhreti en iyi şekilde paraya çevirebilen minik yıldızlardan ikisi. Anne ve babalarıyla kurdukları moda ve gençlere yönelik kozmetik şirketleriyle iki 'yumurcak' çok küçük yaşlardan beri milyar dolarlık firmaları o minik avuçlarının içinde tuttular. Servetlerini gitgide büyüttükten sonra da bugünlerde The Row ve Elizabeth and James adlı moda dünyasında saygın yer edinen iki markayı kurup başına geçtiler. Anlayacağınız 'eski çocuk yıldız' olmaktan fazlası var Sarkozy'nin 'üvey' görümcesinde.
Bir de duyduğuma göre Olivier cephesinde aşk bacayı öyle sarmış ki, Fransız çapkın New York'un doğu yakasındaki 8,5 milyon dolarlık evini satıp Mary Kate'e daha yakın olmak için TriBeca bölgesine yerleşmiş. Eminim birkaç blok yaklaşmak aşklarını da pekiştirir, ne de olsa uzun mesafeli ilişkiler pek başarılı olamıyor.
ROBERT DOWNEY JR. 'U UNUTUN DEMET AKBAĞ'IN ENİŞTESİ İRONMAN'MİŞ
Gargamel'in dediğine göre Korkut Omur İronman'miş... Bunu duyunca aklıma ilk Superman ve Batman filan geldi, "Oğlum Robert Downey Jr. değil miydi İronman?" diye sordum. Gargamel ukala ukala yüzüme baktı ve "Abi bunu her yerde söyleyip güldürme kendini elaleme" diye haddini aşan bir cümle kurdu. Neyse efendim İronman bir spor dalının adıymış, Ama öyle raket sallamakla, kaleye hot-trick yapmakla filan bitmiyor iş. Önce 42 kilometrelik maratonu koşuyorsun, hemen ardından 180 kilometrelik inişli çıkışlı parkurda bisikletini sürüyorsun, o da yetmezmiş gibi 4 kilometre de yüzüyorsun. İşte bütün bunları becerebilirsen Ironman oluyorsun ki dünyada bu sporu yapan atlet sayısı 2500'ü geçmiyormuş.
Demet Akbağ'ın eniştesi Korkut Omur da bu sporculardan biriymiş. Demet'in yaşam gurusu hamarat kardeşi Sedef İybar'ın hayat arkadaşı olan Korkut bey geçen hafta ABD- Lake Placid'de düzenlenen yarışmada iyi bir derece yapıp, Hawaii Kona adasında Ekim 2012'de düzenlenecek dünya finalinde Türkiye'yi temsil etmeye hak kazanmış. Hiç durmadan 226 kilometre koşup, yüzmek bisiklete binmek için nasıl bir hazırlık, nasıl bir antreman yapılır benim aklım basmıyor doğal olarak... Ama Korkut Omur'a şimdiden iyi şanslar diliyorum. Sedef ve Demet'in de bu 'süper kahramanı' izlerken fazla yorulmamalarını ümit ediyorum.
İzzet Çapa / Habertürk