Bir gençlik ikonu olarak Serenay Sarıkaya
Henüz 23 yaşında ama Türkiye’nin en beğenilen kadın oyuncusu seçildi. Aralarında ‘Yılın kadını’, ‘Yılın en iyi oyuncusu’, ‘En sevilen yıldız’ın da bulunduğu 12 ödül kazandı. Peki nasıl başardı? İşte uzmanların ve en yakınlarının ağzından Serenay Sarıkaya’nın...
Oyunculuğu: Küçüklüğünde yaşadıklarından besleniyor
Ali Bilgin, Medcezir, yönetmen:
Haftada 4 gün, kimi zaman beş gün setteyiz. Günlük 10-12 saati beraber geçiriyoruz. Her hafta 120 sayfalık bir senaryo okuyup çalışıyor. Bir oyuncu koçuyla çalışmıyor. Ama gördüğü herkesten, her şeyden etkilenen bir kız o. Sanırım küçüklüğünde ve gençliğinde yaşadıklarından da iyi beslenmiş. Mira rolünün içine girerken tecrübelerinden çok fazla yararlanıyor ve bu sayede role inanarak zor sahnelerin kolaylıkla üstesinden gelebiliyor.
Beden dili: Enternasyonal bir yüzü var
Emre Doğru, Fotoğrafçı:
Onu diğer ‘celebrity’lerden farklı kılan şey, mütevazı ve arkadaş canlısı olması. Kapak çekimleri genelde gergin geçer ama Serenay’la bir günde rahat çalışıyoruz. Farklı bir ışığı, enternasyonal bir yüzü var. Jean de couture de çekebiliyorsunuz. Oyuncu olmasa da model olarak iş yapar ve çoğu ismi geride bırakır. Onunla birçok çekim yaptık ama favorim Grazia dergisinin ilk sayısı. L’Officiel’in de ilk çekimini onunla yapmıştık ve çok başarılı oldu.
Enerjisi: Haftada 5 gün beraber olduğum can dostum
Hazar Ergüçlü, Oyuncu:
Serenay’la iki sene önce dizi sayesinde tanıştık. Haftada beş gün birlikteyiz, set dışında da tüm zamanlarımızı beraber geçirmeye çalışıyor, gece gezeceksek de birlikte çıkıyoruz. O benim en yakın arkadaşım, sırdaşım. Serenay benim için iyilik dolu, pırıl pırıl bir kalbe sahip, çok kıymetli bir dost. Beni en çok etkileyen şey saflığı, kötü hiçbir düşünce, art niyet barınmaz Serenay’da...
Tarzı: Olayı, bacak dekoltesi
Özgür Masur, Tasarımcı:
Fiziği modelliğe çok elverişli, boyu 1.75 kilosu 55. Koleksiyon çekimlerim için modellik yaptı, fotoğraf makinesinin karşısına geçtiği zaman vücuduyla bu kadar eğlenen bir modele rastlamadım. Kameranın karşısında olmaktan büyük haz alıyor. Tarzı, feminen. Dar kesimleri seviyor. Farklı tarzları da karıştırmaktan çekinmiyor. Göğüs ve sırt dekoltesinde takıntısı yok. Bacakları uzun ve güzel, o da bunun farkında. Onun için bacak dekoltesi favorisi.
Saçları: O, Türkiye’nin Blake Lively’si
İbrahim Zengin, Kuaför:
Onunla yaklaşık dört senedir çalışıyoruz. Saçlarında tıpkı Blake Lively’nin saçlarında olan, güneşten açılmış gibi doğal ışıltılar var. Dalgası da doğal olduğu için, sadece basit işlemlerle onu plajdan çıkmış gibi gösterebiliyoruz. Yüzü Avrupai, saçının da doğal görünümlü olması, onu ‘arabesk’ bir imajdan uzak tutuyor.
Makyajı: Biri ona bordo rujun yakışmadığını söylemeli
Mert Aslan, Stil danışmanı:
Onun en güçlü silahı ‘taze’ görüntüsü. Ama özellikle kırmızı halıda bu imajını sabote edecek seçimler yapıyor. Öncelikle o kırmızı-bordo arası rujun kendisine hiç yakışmadığını biri ona söylemeli. Onu sürüp üstüne bir de topuz yaptı mı, 20’li yaşlarında bir kız değil, 30’un sonlarında bir kadın gibi duruyor. Kırmızıyı kendine yakıştırıyor, iyi hoş ama kırmızı giydiğinde daha doğal tonlar seçmeli. Günlük hayattaki tarzını beğeniyorum, en azından memleketimizden birilerini taklit etmiyor.
İmajı: Türk genci, kendi gibi olanı seviyor
Sibel Arna, Gazeteci, İmaj danışmanı:
Bugün Serenay bir stil ikonuysa bu kesinlikle Medcezir dizisinden sonra oturdu. Dizideki karakteri Mira ile birlikte yoğruldu, belirginleşti. Mira’nın imajının günlük hayattaki Serenay’dan çok farklı olduğunu düşünmüyorum. ‘Mira mı Serenay’ı besledi Seranay mı Mira’yı’ sorusu ‘yumurta tavuk paradoksuna takılı’ kalacaktır. Bu oturmuşlukta dizinin stil danışmanları Deniz Marşan ve Başak Dizer’in emeği büyük. Karakterin stil kodlarını Serenay paralelinde oluşturdular. En şık kıyafetle bile rahat, en spor kıyafetle bile feminen. Hem spor hem genç hem seksi bir tarzı var Mira’nın. Günlük hayattaki Serenay da aynısı. Bence stili karakteriyle birebir örtüşüyor. Bu yüzden üzerindeki hiçbir şey emanet gibi durmuyor. İlk bölümlere oranla Mira’nın kıyafetleri ve hatta saçından makyajına her şeyi daha doğallaştı. Bu doğallaşma sayesinde de gençlere yakınlaştı. Türk gençliği en kendi gibi olanı seviyor ve takip ediyor. Onun gibi görünemeyeceği birine boşu boşuna hayran olmuyor. Aslı BARIŞ/Hürriyet