Birinci Dünya Savaşı hakkında az bilinen 10 gerçek
Bir çok insan Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasının nedeninin 1914 öncesinde Avrupa'daki büyük güçler arasında oluşan ittifak sistemi olduğunu varsayıyor. Her ne kadar bu ittifak sistemi savaş öncesinde tansiyonun artmasına neden olmuşsa da savaş ilanlarının hiçbiri bu ittifaklar...
1-İttifak sistemi savaşa neden olmadı
1914 yılı Temmuz ayında Almanya, Avusturya Macaristan İmparatorluğu'na herhangi bir ittifak anlaşmasının çok ötesinde yükümlülük taşıyan bir "beyaz çek" verdi. Fransasavaşa Alman saldırısı nedeniyle katıldı. Britanya İmparatorluğu'nun savaş ilan etmesinin nedeni Belçika'nın işgal edilmiş olmasıydı. İtalya ise önce savaşın dışında kaldı sonra kendi müttefiklerine karşı savaş ilan etti. Osmanlı İmparatorluğu savaşa, bir savaş ilanında bulunmaksızın Rus sahillerini bombaladığı için girdi. Yani savaş bütünüyle ittifak sisteminden bağımsız başladı.
2. Kısa boylu askerler için özel taburlar vardı
İngiliz ordusu 1.60 boyundan kısa olanları askere kabul etmiyordu. Ancak bu kural kısa boylu İngilizlerin askere gitmesini engelleyemedi. İngiliz Savunma Bakanlığı başvuruları değerlendirmek için "Cüce Taburları" kurdu. Bu taburlar, normal taburların yanında yardımcı birlik olarak savaşa katılıyor ve genellikle madencilik, yol yapma gibi işlerde çalışıyordu. Üstelik kısa boylu bu taburlar siperler arasında tünel kazmak yoluyla büyük yararlar da ortaya koydular. Fakat 1916 yılına gelindiğinde savaşta, gerçekten savaşak insanlara daha fazla ihtiyaç vardı. 1,60 boyundan uzun daha fazla insan savaşa katılmak için asker altına alınıyor, bunlar da "Cüce Taburları"na alınıyordu. Bir yerden sonra "Cüce Taburları" tamamen normal boyda insanlardan oluşunca, İngiliz Savunma Bakanlığı bu taburları kaldırarak, 1,60'dan kısa boylu olanların askere alınmasını durdurdu.
3. Futbolu kadınlar devam ettirdi
1914 - 1915 yılında İngiliz Birinci Ligi resmi olarak donduruldu. Erkeklerin bir çoğu askerde olduğu için amatör turnuvalar da yapılamıyordu. Boşluğu savaş araç gereçleri üretiminde çalışan kadınlar doldurdu. Rakip fabrikalar tarafından oluşturulan futbol takımlarında oynayan kadınlar, profesyonel kulüplerin sahalarında yaptıkları maçlarda futbol ateşini canlı tuttular. Savaş bittikten bir süre sonra da kadınların yeşil sahalarda sürdürdüğü heyecan devam etti. Ancak 1921 yılında alınan bir kararla, bu büyük harekete son verildi ve kadınların futbol oynaması yasaklandı.
4. Portekizliler de cephede yerini aldı
Birinci Dünya Savaşı'nda bütün dünyanın savaştığını duyarız da, Portekizlilerin fadolarından, leziz Porto savaşlarından ve harika yemeklerinden kafayı kaldırıp da savaşa katıldığını bilmeyiz. Gerçekte bu da oldu. Normalde tarafsız bir ulus olmasına rağmen, Almanların U-Boatlarıyla yaptıkları saldırılardan bunalan Portekizliler de savaşa dahil oldu. 1916 yılı Mart ayında Almanya Portekiz'e savaş ilan etti. Portekizliler de batı cephesine asker gönderdiler. Portekiz askerleri adeta sangria gibi savaşıyor, fado söyler gibi cephede rahat ediyordu. 1918 yılında Portekiz askerleri uzun yıllardır savaşan İtilaf Kuvvetleri'nin saygısını kazanacak, Almanlar da inatçı ve becerikli bir düşman kazandıklarını anlayacaklardı.
5. Siper savaşı sorununu ilk çözen Ruslar oldu
Alexei Brusilov'un parlak bir fikri vardı. Siper savaşlarındaki en büyük sorunu çözecekti. Sorun basitçe şuydu, siperler ağır tahkimat altındaydı. Hendekler, dikenli teller derken, ateşe altında sipere kadar gitmek bir meseleydi, üstelik bu tahkimatı aşsanız bile hemen o bölgeye yardımcı kuvvetler geliyor, yorgun askerlerinizin üstüne saldırıyordu. Dolayısıyla savaş ilerlemiyordu. 1916 yılında Brusilov cevabı buldu. Gücü tek bir noktaya yoğunlaştırmayacak, çok geniş bir hatta aynı anda saldırıda bulunacak, bu arada tahkimatın yarılacağı noktaları da gizlemiş olacaktı. Plan işledi. Ancak ortaya bu sefer başka bir plan çıktı. Kimsenin Ruslar kadar nüfusu yoktu. Asker sayısı herkesin kısıtlıydı. Bu kadar geniş bir araziye saldırı yapmak çok maliyetliydi. Üstelik bu kadar insanı besleyecek gıda ve cephane sistemi de yoktu. Brusilov'un çözümü Rusya'ya da fazla yardımcı olmadı. 1 yıl sonra Çarlık Rejimi yıkılacak, Rusya savaştan çekilecekti.
6. İngiltere tarihinin en büyük demiryolu faciası savaş yüzünden yaşandı
22 Mayıs 1915 tarihinde Leith Bölge Taburu ile Royal Scots Guard'ı taşıyan bir tren, Çanakkale'ye gönderilecek askerleri taşıyan bir trenle çarpıştı. 226 kişi öldü, 246 kişi ağır şekilde yaralandı. İki sinyal görevlisinin dikkatsizliği İngiltere tarihinin en büyük demiryolu faciasına neden olmuştu. Bakın çok ilginç, olay 1915'te oluyor. Yani böyle şeyler fıtratta var. İngiltere bile yaşamış.
7. Japonlar Akdeniz'de savaştı
Japonya'ya hepimiz gizli gizli bir hayranlık ve saygı duyarız. Uzakdoğu'nun en uzağındaki bu görkemli ülke, çalışkan, disiplinli insanları, robotlara verdikleri kıymet ve arabaları ile hepimizin gönlünü çalmıştır. Boşa değil Başbakan Yardımcımız Tokyo'ya gittiğinde Japonların müslüman olmaması nedeniyle yaşadığı hicranı ifade edip, kendilerini de İslam'a davet etmişti.
Ancak Japonya'nın bu büyülü özellikleri dışında farklı bir yönü daha var. Birinci Dünya Savaşı'nda, Japonlar İngillizlerin isteği üzerine Akdeniz'de savaştılar. Bu bölgeye bir donanma yollayan Japonya, güzelim Malta'yı kendine üs belleyip, İngiliz gemilerine eskort hizmeti sundu, konvoylara eşlik etti, İngilizlerin savaş yükünü hafifletti. Bunun karşılığında "büyük güç" olarak tanınan Japonya, biz bilmesek de Birinci Dünya Savaşı'nda bize karşı savaşmıştı.
8. Çinliler Batı Cephesi'nde
İtilaf Kuvvetleri'nin kum torbalarını kim doldurdu? Cephaneyi, silahları, gıda ve sağlık malzemelerini trenlere kim yükledi? Bir karargah bombalandığında veya bir tren raydan çıktığında ortalığı kim temizledi?
Vallahi güleceksiniz ama Çinliler.
İmalat sektörüne, üretime bu kadar inanmış bir millet olamaz. Birinci Dünya Savaşı'nda Çinlilerden oluşan taburlar batı cephesine gönderilerek emek yoğun işlerde çalıştılar. Hepsi gönüllüydü. Son derece hayati bir görevi yerine getiriyorlardı ve savaşta ne kadar önemli oldukları üstünde "lojistik" yazan herhangi bir kitabın içinde sayfalar dolusu anlatılıyor. Genellikle cephe gerisinde ordu donatım hizmeti verdikleri için büyük bir kayıp vermediler ancak 1918 yılında İspanyol gribi ne yazık ki yüzlercesini öldürdü.
Evet, Birinci Dünya Savaşı'nda Çinliler de bize karşı savaştı.
9. Savaş bilinenden 2 hafta daha fazla sürdü
Gazetenin manşeti ne güzel değil mi? Dünya Savaşı bitti! Tarih? 11 Kasım 1918. Herkes böyle biliyor. Halbuki savaş 2 hafta daha sürdü. Doğu Afrika'daki Alman Komutanı Paul Von Lettow Vorbeck, gerilla taktikleri ile İngilizlerle savaşmaya devam etti. Savaşın bittiğini haber almıştı ancak bu duruma aldırmaz gözüküyordu. Vorbeck'e göre kendi askerleri henüz hiç yenilmemişti, dolayısıyla barış zamanını kendisinin seçmesi uygun olurdu. İngilizler savaşın bittiğini kendisine bildirmeye çalışsalar da bir cevap alamadılar. Adam laf dinlemiyordu. En sonunda kendisinin istediği zaman barış yapabileceği bildirilince, Vorbeck bütün Prusya gururuyla 25 Kasım'da İngilizlerin barış şartlarını dinlemeye hazır olduğunu bildirerek savaşa son verdi. Adam inadından savaşı 2 hafta uzatmıştı.
10. Kipling'in trajedisi
Mezar taşının üstünde şu sözler yazıyor "Büyük savaşta savaşan, yalnız Tanrı tarafından adı bilinen bir asker."
Birinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce insan isimleri tespit dahi edilemeden gömüldü. Bu isimsiz kahramanlar savaşta çocuklarını kaybeden her milletin yüreğinde derin yaralar bıraktı. Her millet kendine göre bu isimsiz kahramanları anacak bir yol buldu.
İngilizler, bütün mezarların üstüne şu yukarıdaki yazıyı yazma kararı aldılar. Sözler ünlü şair ve yazar Rudyard Kipling'e aitti. Bu sözleri kaleme alırken, çok büyük bir acıyı yaşıyordu. Kendi oğlu da savaşta ölmüştü. Mezarı belli değildi ve mezar taşında işte bu sözler yazacaktı.