Bu otel başka otel! Çıplaklar otelinde bir gün nasıl geçiyor?

New York'taki bu otelde bir odadan çıplak bir çift çıkabilir, ortalık yerde sevişenler olabilir...

Yere kadar inen camları olan bu modern binanın karşısındaki yürüyüş yolunu kullananlar, seks yapan çiftleri, duştan yeni çıkan müşteriyi, kısacası aklınıza ne gelirse onu görüyormuş.

"Sakın çocuğunuz başını kaldırmasın!" The New York Post gazetesinin attığı başlık bu. Neden mi? Çünkü Meatpacking District'teki viyadüğün yanında yükselen The Standard Oteli'nin tüm odaları ve duşları transparan!

New York'un hip bölgesi Meat- packing  District'te geçen yıl açılan otelin adı, The Standard. Ancak bu otelin standart olan hiçbir şeyle alakası yok! Otelciliğin dahi çocuğu olarak tanınan Andre Balasz'ın eserinin mimarisi ise Tod Schliemann'a ait.
Akşamüstü saat 6'da üç kadın buluşup, 20 katlı otelin en tepesindeki barı 'The Boom Boom Room'a çıkıyoruz. Güzel Türkçemize 'Bum bum odası' olarak çevrilebilecek bar, geçen eylül ayında açılmış. Açılış partinin davetlilerini sayarsam Boom Room hakkında daha net bir fikir edineceksiniz: Madonna, Jude Law, Donna Karan, Courtney Love ve Jon Bon Jovi.
Kapıda bizi karşılayan hostes ve bar görevlisi kızlarla kıyaslandığında, bizim kılığımız evsiz kadınlardan farksız. Okulda çalışan ve dersten çıkıp bizimle buluşan Sarah'nın ayağındaki çizgi roman desenli plastik yağmur çizmeleri yeter! Bu yüzden bizi içeri almalarına ve Hudson manzarasını ayaklar altına alan oturma bölümüne kurulmamıza ses çıkarmamalarına şaşırıyorum.

Garsonlar hediye fiyongu gibi

The Boom'da servis yapan kızlar fazlasıyla seksi.

Türkiye'de olsa değil bara çıkmayı, kapıdan içeri girmeyi bile başaramayacağımız kesin! En azından "rezervasyonunuz var mıydı" sözlerine eşlik eden aşağılayıcı bakışlara maruz kalırsınız. Buradaysa rezervasyonsuz geldiğimiz için misafirler gelirse bara alınacağımız söyleniyor, o kadar.
The Boom'da servis yapan kızlar, birer hediye fiyongu şeklinde: Krem rengi Rubin Chapelle elbiseler ve yüksek topuklu dans ayakkabılarıyla fazlasıyla seksiler. Sarah, 'Bang Bang' adındaki martini kokteylini yuvarlarken, 'Çalışan kadınlar için bu kadar seksapeli gereksiz buluyorum' diyor. Aslı ise otelin böyle bir şöhreti olduğunu anlatmaya başlıyor:
Efendim, yere kadar inen camları olan bu modern binanın içinde olup biteni sokaktan görmek mümkünmüş. Hele Hudson'ın kıyısına inşa edilen 'high line' adındaki yürüyüş yolunu kullananlar, seks yapan çiftleri, duştan yeni çıkan müşteriyi, kısacası aklınıza ne gelirse onu görüyormuş.

Şehir manzaralı tuvalet
İçimden "o kadar da değildir" diye düşünsem de tuvalete gittiğimde ne demek istediğini gayet iyi anlıyorum: Duvarından lavabosuna kadar simsiyah olan tuvalet şehir manzaralı! İsteyen, camın yanındaki küçük perdeyi çekebiliyor. Bir yandan da Empire State binasına bakarak ihtiyacını giderebiliyor.
New York'ta bizdeki gibi 'çatı katından deniz manzaralı mekan' nosyonu pek olmadığından, Standard Hotel'in üstündeki The Boom Room olağanüstü ilgi görüyor. Müşteri kitlesi, hayli varlıklı ve şık. Fiyatlar da standardın üzerinde, ancak İstanbul'la kıyaslandığında herhangi bir bardakinden fazlasını vermiyorsunuz. (Martiniler 22-27 dolar arasında.)

Dur diyen yok mu?
The Standard'ı merak edip internetten araştırdığımda, karşıma ilk çıkan haber, 'Kamuya açık alanda cinsellik ve The Standard' yazısı oluyor. Bir zamanların batık bölgesi Meatpacking District'te 'bedava porno şov'lara denk geldiğini anlatan görgü tanıkları da var.
Belediye sözcüsü, bu gösteriye bir son vermek için harekete geçtiklerini söylese de şimdiye kadar otelin bu konuda sıkıştırıldığını duyan yok. Zaten New Yorklular da zamanla bu teşhirci otele alışacak gibi.

İÇİNİZDEKİ TEŞHİRCİ

- The Standard, 2009'un en iyi yeni binası seçilmiş. 337 odasının camları yansıma yapmıyor.
- New York sakinleri High Line'da yürürken, odasında çıplak dolaşan müşterileri görebiliyor. Hatta bu görüntülerin bazıları internette.
- Otel manzaralı esnaf, her türlü cinselliğe şahit olduklarını iddia ediyor: "Işıkları özellikle açık tutuyorlar ki görebilelim."
- Standard'ın lounge bölümündeki jakuzi de devasa camların yanı başında.
- Bölgede yaşayanlar özellikle cumartesi geceleri 'şov'dan geçilmediğini söylüyor.
- Otelin Facebook sayfasında 'İçinizdeki teşhirciyi çıkarmanızı tavsiye ediyoruz' sloganı göze çarpıyor.
- High Line denen viyadük, New York Standard'ın yükseldiği sütunların arasından geçiyor. Burası yeşil alan, yürüyüş yolu ve park olarak kullanılmak üzere yeniden dizayn edilen eski bir yol.
- Le Corbusier stili cam bina, uzaktan bakınca ortasından açılmış bir kitaba benziyor.

GAZETECİLİKTEN OTELCİLİĞE
- 2000'lerde patlama yapan butik otelciliğin bir numaralı ismi Andre Balasz, Manhattan'da Mercer, Los Angeles'ta Marmont ve Miami'de Raleigh otellerinin sahibi.
- Gazetecilik ve işletme masterlı Balasz, babasıyla bir bio teknoloji şirketi kurdu. 1990'da Chateau Marmont'u aldıktan sonra otelciliğe başladı.
-  The Standard New York'tan önce Standard otellerinin ikisi Los Angeles, biri de Miami'de açıldı.
-  ABD'de toplam sekiz otelin sahibi Balasz, Ford mankenlik ajansının sahibinin kızıyla evliydi. Boşandıktan sonra Uma Thurman'la ilişkisiyle yine gündemde oldu.
- Nylon dergisinin kurucuları Danimarkalı manken Helena Christensen ve girişimci Michael Neumann, Hollywood'daki ilk Standard Oteli'nde ilk ofislerini açtı

Mehveş Evin - Milliyet