Bylockçu yaftası vurulup işten atılan Habertürk spikeri adalet istiyor

Medyafaresi.com özel haberi- Habertürk TV'de spor haberleri sunarken bir gün "Bylock listesinde adınız varmış" gerekçesiyle işten atıldı. Fatma Karaağaç o günden beri hukuk mücadelesi veriyor. Üstelik bylock listesinde adı olmadığı da ortaya çıktı.

Ekranların en güzel spor spikerlerinden Fatma Karaağaç'ın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Fatma Karaağaç, Habertürk TV'deki işinden atıldıktan sonra kendi ayağıyla savcılığa gitti, iddia edildiği gibi "bylock kullanıp kullanmadığının" mahkeme tarafından araştırılmasını istedi.

Geçen zaman içinde hiçbir bylock listesinde adı geçmediği ortaya çıktı. Ardından hakkını aramak için kamu davası açılmasını istedi. OHAL şartlarında bunu da başaramadı. Genç spikerin son umudu ise OHAL komisyonu. Fatma Karaağaç 17 Temmuz'da OHAL komisyonuna başvurup mağduriyetine çözüm aramaya devam edecek.

Peki Habertürk yönetimi, spor spikeri Fatma Karaağaç'a bylockçu yaftasını nasıl ve neden vurup, genç kadının ekmeğiyle oynadı?

Hayatı karartılan Fatma Karaağaç yaşadığı zor dönemi ve mücadelesini kaleme aldı.

Fatma Karaağaç

İŞTE KENDİ AĞZINDAN FATMA KARAAĞAÇ'IN YAŞADIĞI SÜRECİN ÖYKÜSÜ

7 Mart 2017 tarihinde HaberTürk İnsan Kaynakları Müdürü Erkan Ataman "Üstümüzde siyasi baskı yok desek de, siyasi baskı var sizinle yollarımızı ayırmak durumundayız" ifadesini kullandı.

Önüme imzalamam için; "14.09.2016 tarihinden bu yana şirketimiz bünyesinde sigortaya tabi olarçalışmaktasınız. FETÖ terör örgütü üyelerinin şifreli haberleşme programı olan BYLOCK Uygulamasını kullandığınız yetkili makamlarca tespit edilmiş olup, iş akdinizin bu sebeple 4857 sayılı iş kanunu'nun 25\II-e maddesi uyarınca derhal ve tazminatsız olarak feshedilmiştir." ibaresinin yer aldığı A4 kağıdı konuldu.

İmzalamayacağımı, avukatımla budan sonraki süreçte muhatap olmalarını söyledim.

10 Mart 2017 cuma günü, isnat edilen suç bir internet sitesi üzerinden servis edildi ve olmayan bir suç ifşa edildi.

Avukatım Timuçin Gültekin tarafından istanbul 8. iş mahkemesine işe iade istemli dava dilekçesi verildi. İlk duruşma günü 21 Eylül tarihi olarak belirlendi.

İsnat edilen suçun belgesi, HaberTürk yetkililerinden istemiş olmasına rağmen dosyaya resmi olmayan bir kağıt ve Milliyet gazetesine ait bir haber konulmuş, açılan davanın abesle iştigal olduğu ifade edilmiştir.

Bunun üzerine Avukatım tarafından iftira ve hakaret suçundan kamu davası açıldı.

Açılan kamu davasına delil olarak, yapılan haberler, IP kayıtları, açılan işe iade istemli dava dosyası ve şüphelilerin isnat ettiği suçlamaya dair çıkış belgesi olduğu ifade edildi.

Savcı yapılan haberleri basın özgürlüğü kapsamında ve toplanan delillerin yeterli olmaması sebebiyle kamu davasının kovuşturmasına yer yoktur kararı verildi.

Avukatım tarafından gerekli itirazlar yapıldı.

OHAL kapsamında olduğumuz için birçok şey olağan dışı seyrediyor.

Bylock gibi ağır bir suçlamayla karşı karşıya kalmanın zorluğunu ancak yaşayanlar anlar, tabir yerindeyse vebalı muamelesi görüyorsunuz, linç edilip hedef gösteriliyorsunuz.

Aile yapımın, dünya görüşümün ve yaşam tarzımın FETÖ ile ilişkilendirilmesi abesle iştigaldir. Sosyal demokrat bir ailede büyümüş olan biri için böylesi bir örgütle ilişkilendirilmek hicap duyulacak bir durumdur ve suyu bulandırma amacına hizmet etmekten başka bir şekilde açıklanamaz.

Böylesi bir mağduriyeti kurunun yanında yaşta yandı diyerek geçiştirmekte hiçbir vicdana sığmayacağını bu yanlışlardan ivedilikle dönülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu süreçte Bylock konusunda kimse tek kelime etmezken, mücadelemi sonuna kadar en yüksek perdeden verdim. Tabii sağır ve dilsiz olan medyada pek de duyulmadı.

Bir şekilde sesimi duyurmam gerektiğinin farkında olduğum için Adalet Yürüyüşüne bireysel olarak katıldım. 17 günde 413,354 adım atarak istanbul'a geldim.

O yürüyüşte KHK, sendika, taşeron, soma gibi konularda bir çok mağdur vardır lakin pek korkulan bir suç olması sebebiyle Bylock mağduru benim dışımda kimse yoktu. Yahut vardı, benim gibi dile getiremiyordu.

Bu süreçte yaşanan mağduriyetleri görmemezlikten, duymamazlıktan gelmek sorunu ortadan kaldırır diye düşünenler ciddi bir yanılgı içinde. Bu sorun devasa bir kartopu gibi hepimizi içine alıp yok edecek.

Sadece benim yaşadıklarım bir şeyler ters gidiyor dedirtmeli düzeltmek için çaba harcanması gerektiğini düşündürtmeli yetkililere.

Fatma Karaağaç