Ceyda Düvenci: Evde kal demeye utanıyorum
Oyuncu Ceyda Düvenci, karantina sürecinin kendisine neler hissettirdiğine dair uzun bir metni takipçileriyle paylaştı. Duygularını yaptığı paylaşımda net bir şekilde ortaya koyan Düvenci, gündemi yakından takip ettiğini de gösterdi.
Ev karantinası günlerini verimli bir şekilde geçirmeye çalışan ve sosyal medya üzerinden takipçilerine de faydalı önerilerde bulunan Ceyda Düvenci, kendisi için geçip giden karantina günlerini verimli hale getirmeye çalışırken bir yandan da çalışmak zorunda kalanlar için yaşadığı endişeleri satırlara döktü.
Yaptığı paylaşımla kendisini evine kilitlemediğini gösteren Düvenci, şunları yazdı:
*Her geçen gün daha da derinleşiyor içimdeki sessizlik… ilk günler evlatları evde oyalamaktı tek meselem. Sonra virüs yüzünden kaybettiğimiz canlara üzülmeye başladım. Sevdiklerinin yanında olamayıp, vedalaşamayanlara yandım hep. Ama şimdi meselelerime yeni meseleler ekleniyor… geçim derdinden işe gitmek zorunda olanları, yalnız yaşayan ve ihtiyaçları olan yaşlıları, zor ve imkansız şartlar içinde hayat kurtarmaya çalışan sağlık görevlilerini düşündükçe evdekal demeye utanıyorum.
* “Beslenmene dikkat” denilen bu zamanda emekçiye verilen ekmek arası az ıspanak fotoğrafını görünce ve bunu paylaştı diye işinden olan işçiyi okuyunca utanıyorum. Evinde kalıp kocasından daimi şiddet görürken yardım isteyemeyen ve acı çekenlere yanıyorum. Evinde birikimiyle hayatını idare etmeye çalışanlardanım. 16 gündür çıkmadım dışarı. Elimden geldiğince de çıkmamayı hedefliyorum, dayanabildiğim kadar. Ne garip ve acıdır ki günlük korona raporunu okuyup geçer oldum. Çünkü endişe ve üzüntülerim daha ağır basıyor. Ay sonu geldi… daha kaç ay sonu gelecek diye düşünür ve bunları düşünen binlercesini dert eder oldum.
*Kendimce yardım ediyorum elimin ulaştıklarına ama duyurmazsam “ne biçim ünlüsün!!!” cümleleri başlar diye de endişe duyuyorum, ne acı. Oysa ben böyle öğrenmedim büyüklerimden. Sessizce dokunmalı el diğer ele, kimse bilmemeli. İmkanın kadar yapabilir ya da yapamazsın hesabı olmaz ki bunun… ya da illa para yardımı değildir ki yardım dediğin. Ve en acısı dostlar, bir yanım çok değersiz hissediyor. Anne-babası yeterince sevmeyen, sarıp sarmalamalayan, başkalarına emanet edilen bir çocuk gibi değersiz… “Siz sağlığınıza bakın,evinizden çıkmayın, gerisini biz hallederiz. Bunun için varız. Ay sonunu düşünmeyin” demeçleri okuyunca “ahhh” diyorum., keşke… ve yaşadıklarım yine bana tek bir satır hatırlatıyor ; “her an tek başınasın, ya da sen ve eğer varsa sevdiğin ve güvendiğin hayat arkadaşın. yapabildiğiniz kadarıyla, bilginiz kadarıyla, ahlakınız kadarıyla, sahip olduğunuz kadarıyla ayaktasınız. “ geçecek, neler geçti… tarih böyle oluştu; acılarla, kayıplarla ve zaferlerle… hepsini atlatacağız elbet… aklımızda, kalbimizde kalanlarla devam edeceğiz.