CHP, darbecilerden gelen telefona bu cevabı verdi
15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanının yaveri Yarbay Levent TürkkanCHP'yi de aramış, yanıltmaya çalışmış. CHP lideri Kılıçdaroğlu, verilen yanıtı açıkladı: "Biz hemen, 'kimden gelirse gelsin darbeye karşıyız' dedik. Böyle bir süreç yaşadık."
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın Yaveri Levent Türkkan darbe girişiminde kilit rol oynadığı ortaya çıkmış, itiraflarıyla Türkiye'yi sarsmıştı.
Yaver Türkkan'ın darbe girişiminin olduğu gece MHP'yi arayıp 'Şu an bir sorun yok' diye kandırmaya çalıştığı da ortaya çıkmıştı.
O gece CHP'ye de darbeci askerlerden telefon açılmış. Darbeciler, CHP'yi de kandırmak için, "Genelkurmay Başkanı darbenin başında" demiş. CHP'den ise "Biz kimden gelirse gelsin darbeye karşıyız" yanıtı verilmiş.
CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU O GECEYİ ANLATTI
CHP Genel Balkanı Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin NTV canlıyayınında şunları söyledi:
-Doğrudan bir iletişimimiz yoktu. Ne olup bittiğini biz de merak ediyorduk. Uçaktayken haber geldi. 21:50 uçağı ile biz dış politika ile ilgili strateji belgesini açıklamak üzere İstanbul’a gitmiştik.
-Daha uçak piste iner inmez cep telefonlarından biz olayı ve vahameti öğrendik.
-Darbe konusunda Sayın Genelkurmay Başkanı'nın darbenin başında olduğu bilgisi bize geldi Genelkurmay Özel Kaleminden.
"DARBEYE KARŞIYIZ" DEDİK
Biz hemen "Kimden gelirse gelsin darbeye karşıyız" dedik. Böyle bir süreç yaşadık.
BİZİ YANILTMAYA ÇALIŞAN ÇABA HİÇBİR ETKİ YAPMADI
Bizi yanıltmaya ya da bizi yönlendirmeye çalışan bir çaba bizim nezdimizde hiçbir etki yapmadı. Çünkü biz demokrasiyi savunuyoruz daha iyi bir demokrasiyi savunuyoruz.
Bu telefondan önce biz medyaya açıklama yapmıştık, “Türkiye darbelerden çok çekti” şeklinde.
Büyük bir ihtimalle bu açıklamalar üzerine bu tür bilgiler geldi bize.
İstihbarat zaafiyeti varsa bir yerde yönetimde zaaf var demektir. Siz devletin en temel kurumuna bir kişiyi getiriyorsunuz. Bu kurum bu kadar büyük bir darbe organizasyonunu zamanında haber alamıyorsa istihbarat zafiyetinin ötesinde bir yönetim zaafı var demektir.
Liyakat olabilseydi, işi ehline verebilseydik bu darbelerin çok öncesinden haberdar olur ve bunların belki de hiçbirisi olmazdı.
'YILLAR YILI SÖYLEDİK AMA ANLATAMADIK'
Dün Sayın Abdullah Gül’ün, meclis başkanının, adalet bakanının olduğu bir ortamda şunu söyledik: Biz yıllar yılı Fethullah Gülen’in ne kadar tehlikeli olduğunu söyledik ama anlatamadık sizlere.
Yargıtay’a 150 militan atıyorsunuz dediğimde eleştirilen ben oldum. Şimdi haklı çıktık. Devlete bütün bu atamaları kim yaptı. Ben mi yaptım. Bütün bunların yanlış olduğunu ben söyledim.
Ergenekon balyozun yanlış olduğunu söyledik. Ben suçlandım. Benim hakkımda fezleke düzenlendi. Bugün ben gidiyorum mahkemelere hesabını veriyorum.
Şimdi 17-25 Aralıkl'a ilgili olarak… Bu olayı kullanarak başka bir olayı aklamaya kimse çalışmasın. Her şey farklı.
Bakanlıkların cemaatler tarafından paylaşıldığını da biliyoruz. Ben kişilerin inancına saygı gösteririm ama benim inancım benim yükselmeme gerekçe olmamalı.
Yoksa ben cemaatin veya belli bir inancın arkasına saklanarak yükseliyorsam doğru karar veremem.
TSK bu tür yapılanmalara izin vermek istemedi. Ama 2002’den başlayarak, üzülerek söylemek istiyorum, belli yapılanmaları ordunun dışına çıkarmak istediler.
'MUHALEFET ŞERHLERİNİ BEN Mİ KOYDUM'
Ordular, cemaat etnik belli kimlik yapılanmaları değildirler. Orduların amacı devleti korumaktır. Ne yapıldı YAŞ’larda? Bu askerleri atamazsınız diye kararlara muhalefet şerhi konuldu. Bu muhalefet şerhlerini ben mi koydum? Bu darbeden hepimizin çıkaracağı dersler var. Bütün siyasi partilerin oturup özeleştiri yapması lazım.
Üç beş kişiyi görevden alarak değişmez bu zihniyetin değişmesi lazım.
TSK, MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI’NA BAĞLANACAK MI?
MSB’ye bağlı olmasıyla Başbakanlığa bağlı olması arasında ne fark var? Asker dedi ki, “Bunlar Fethullah gülen cemaatindedir.” Dönemin cumhurbaşkanı başbakanı dedi ki “hayır bunların kalması lazım.” Başbakanlığa bu dönemde Genelkurmay bağlıydı. Sıcak siyaseti kurumların içinde sokmama lazım.
Bürokraside olduğum dönemlerde başbakanlık konutunda Sayın Özal ile, Sayın Çiller, Sayın Demirel ile tartışırdık. Bu yanlıştır derdik. Doğrusu budur derdik ama siyasi tercih size ait derdik. Ama benim görevim neyin yanlış olduğunu siyaset kurumuna anlatmaktır. Bürokrasi siyaset kurumuna ayrıntıları anlatacak.
CHP’YE SIZAN PARALEL YAPILANMA VAR MI?
Bizim bir istihbarat örgütümüz yok. Devletin istihbaratı bize gelip “şu kişi şöyledir bu kişi şöyledir” derse bakarız. Ülkenin çıkarları bağlamında yanlış yönlendiren varsa biz gereğini yaparız. Bize ulaşan her bilgiyi check etmeden biz kullanmayız. Bize ulaşan her bilgiyi check eder sonra kullanırız.
TAKSİM MİTİNGİ
Tabandan da miting talebi geldi. Arkadaşlar bize ilettiler ben de “tamam yapabiliriz” dedim. Cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkma anlamında miting yapacağız. Bizim geçmişi bir tarafa bırakıp toplumun sakinleşerek geleceği birlikte bakmamız lazım. Mustafa kemal ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye demokrasinin tam anlamıyla taçlandırıldığı bir Türkiye olmalıdır. Yine mazlum ülkelere tüm İslam dünyasına örnek olabiliriz. Bu fırsatı kaçırmamalıyız.
“CUMHURBAŞKANI BENİ ARAYIP TEŞEKKÜR ETTİ”
Sayın cumhurbaşkanını ben aramadım sayın cumhurbaşkanı aradı. Darbe karşıtı söylem ve CHP’nin tutumu konusunda, TBMM’ye bomba yağarken CHP’liler oradaydı bu bağlamda teşekkür etti. Ben de telefonu dolayısı ile teşekkür ettim.