CHP'li Gürsel Tekin: Anayasal Düzen Çatırdıyor
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin adım adım halk arasında dolaşıyor, halkın, esnafın sesini diliyor. 17 yaşından beri politikada yaklaşık 20 yıldır da parlamentoda CHP'de çeşitli görevlerde bulunan İstanbul milletvekili Gürsel Tekin Medyafaresi.com Yazarı Müşerref Seçkin'e anlattı...
Müşerref Seçkin / Medyafaresi.com
Gençlik yıllarınızdan itibaren siyasetin içerisindesiniz. Son günlerde sizden yardım, borç, bağış ve iş isteyenlerin miktarında bir değişiklik gözlüyor musunuz?
Evet. 17 yaşından beri siyasetin içerisindeyim. Gençlik kollarından itibaren CHP ailesi içerisinde neredeyse her makamda görev yaptım. Böyle bir dönem hatırlamıyorum. Tabana yayılmış, ağır ve derin bir yoksulluk manzarası ile karşı karşıyayız. TÜRK-İŞ yeni bir rapor yayınladı. Bugün Türkiye’de açlık sınırı 4928 lira. Asgari ücret 4250 lira. Şimdi hesap edin. Bu ülkede istihdam oranı ne kadar? Yüzde 45. Özel sektörde çalışanların yüzde 70’i asgari ücretli veya o düzeyde maaş alıyor. Bir de buna işsizler ordusunu ekleyin. Yani ülkenin yarısı açlık sınırı veya altında bir gelire sahip. Bu gelirle millet kirasını ödüyor, doğalgaz, elektrik, su faturası ödüyor. Ondan sonra da karnını doyurmak için gıda alışverişi yapıyor. TÜİK’e göre bile fiyatlar 1 yılda yüzde 60'ın üze’inde zamlanmış. Enflasyon belli. Ne oluyor? Artık millet boğazından bile kısamıyor. Zaten millet aç uyuyor. Yine döndüremiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da çıkmış diyor ki yok manda yoğurdu yiyin, yok kestane balı götürün. Kuru ekmeğetalim etmiş millete pasta yiyin diyen bir iktidar var. Dünyadan haberleri yok. Çok açık söylüyorum. Bu noktaya nasıl geldik? Çok fazla sebebi var. Nasıl çıkacağız? Tek bir yolu var. Sandık gelecek. Bu iktidar değişmeden ekonomi değişmez.
Eskiden gizli fakir diye bir kesim vardı. Bütün zorluklara rağmen bir düzeyde hayatını sürdürebiliyordu. Bu kesime sizce ne oldu? Örneğin işsiz kalan müzisyenler intihar etti, gündemde pek yer de kaplayamadı, böyle olaylarla karşılaşıyor musunuz?
İçişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı. Dedi ki son 5 yılda 15 bin kişi intihar etti. Bunun nedenleri üzerinde ciddi bir araştırma yapılmadı. Ekonomik sıkıntılar ve yoksullaşma vatandaşlarımızı böyle istenmeyen olaylara sevk ediyor. İntihar yalnız bireysel bir olgu değildir, toplumsal bir olgudur. Toplumun yaşadığı travmalar ve sorunların bireylerin tercihleri üzerinde etkisi vardır. Bugün Türkiye adeta travma geçiriyor. Her gün yoksullaşma, her gün fakirleşme, her gün artan fiyatlar ve yaşanan sorunlar milletimizi etkiliyor. Şimdi kimse hikaye anlatmasın. Türkiye tarihinin en ağır dönemlerinden birinden geçiyor. Anayasal düzen çatırdıyor. Hukuk güvenliği kayboluyor. Kurumlar sürekli çürüyor. Kurumlarla birlikte ahlak da çürüyor. Bir ülkede bakan yardımcıları özel bir şirketten nasıl maaş alır? 5 tane Bakan Yardımcısı bugün bir şirketten para alıyor. Böyle saçma sapan bir iş olur mu? Devlet 83 milyon hepimizin. Vergi veriyoruz. Kamu kurumlarında yönetici olanlar da millete hizmet etmekle mükellef. Bu yüzden maaş alıyorlar. Sonra gidiyorlar bir özel şirketten geçiniyorlar. Şimdi bunlar bu özel şirketin mi çıkarlarını koruyacaklar, milletin mi çıkarlarını koruyacaklar? Bütün bu rezaletler normalleşti. Normalleşen ne oldu? Ahlaksızlık oldu. Kamu kaynaklarını har vurup harman savurmak oldu. İsraf oldu, yolsuzluk oldu. Karşı karşıya olduğumuz soru şu. Kamu kaynakları kısıtlı. Biz yoksul bir milletiz. Bu parayı da har vurup harman savurursak, israf edersek, yolsuzluk bataklığında kaybedersek nasıl ileri gideceğiz, kalkınacağız, gelişeceğiz? Hukuk yoksa, ahlak yoksa, sorunlarımızı nasıl aşacağız? Bu ülkeye aklın, bilimin, ahlakın yeniden gelmesi gerekiyor. Nasıl gelecek? Akla, bilime inanan namuslu bir iktidarla gelecek. O yüzden herkese tek bir çağrım var. Her şeyi bir kenara bırakın. Sandığa gidin. Her sorunun çözümü var. Her çözüm de sandıktan geçiyor. Başka milletler de sorunlarla karşı karşıya kaldılar. Sandığa gittiler. İşi hallettiler. Biz de aynısını yapacağız.
Toplumsal bir cinnet veya patlama bekliyor musunuz? Yoksa seçime kadar bu böyle gider mi?
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Şu an Türkiye’nin rakamlarına bakalım. Getirdikleri hal ortada. Yoksulluk artıyor, tabana yayılıyor. İnsanlar kredi kartı borcunu bile ödeyemiyor. Bu yoksulluk daha da genişler mi? Evet genişleyebilir. Neden? Birincisi enflasyonu dizginleyecek ciddi bir politika yok. Almış başını gidiyor. Ama enflasyonu daha da arttıracak bir takım faktörler var. Ne onlar? Enflasyonu dizginlemek için kullanılacak araçlar kullanılmıyor. Döviz talebi güçleniyor. Yıl sonunda cari açığın 32 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu parayı ağaçtan toplamayacağız. Bu parayı bulmak lazım. Rusya – Ukrayna Savaşı turizmi etkiledi. Yani turistten gelecek döviz de sorunlu. Enerji fiyatlarındaki artış sürüyor. Bir yandan da dövizi baskılamak için Merkez Bankası rezervleri harcanıyor. Neticede taşıma suyla değirmen dönmez. Bu hükümet bütün umudunu, her şeyi taşıma suya yatırmış durumda. Taşıma su bittiğinde, değirmen duracak. Onun da ağır toplumsal sonuçları olacak. O yüzden şimdiden söylüyorum. Bu akıl dışı, mantık dışı, izan dışı hatta insaf dışı politikadan vazgeçin. Onlarca yalan söylediler. Yok rekabetçi kur olacak, ihracat yapıp cari açığı kapatacaktık. Cari açık beş yılın zirvesinde. Türk Lirası değer kaybedince, fiyatlar da uçtu, halk da yoksullaştı. Merkez Bankası rezervleri boşaldı. Faiz düşüreceğiz dediler, Hazine borçlanma faizleri rekor kırdı. Ne dedilerse tersi çıktı. Artık geri adım atma vakti geldi. Bu millete daha fazla bedel ödetmesinler, hem bu politikadan vazgeçsinler hem de gereken kararı alalım Türkiye sandığa gitsin, artık hep birlikte rahat bir nefes alalım.