Çin'in hedefi 2049'da Demokratik Sosyalizm
Çin dış politikasının önde gelen isimlerinden Tsinghua Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve Strateji Merkezi Başkanı Fu Ying, ülkesinin 2049 yılı itibariyle demokratik sosyalist bir ülke olmayı hedeflediğini söyledi.
Geçmişte Çin Komünist Partisi’nin parlamentosu niteliğindeki Ulusal Halk Kongresi sözcülüğünü ve dışişleri bakan yardımcılığını da yürüten Fu Ying, gazeteci Murat Yetkin'e yaptığı açıklamalarda Koronavirüs salgınının "Çin'e acı bir ders" verdiğini söyledi.
Fu, "Çin de Türkiye de gelişmekte olan ülkeler ve her ikisi de başka ülkelerin iç işlerine karışmaktan imtina ediyor; birbirimizin kendi seçimlerini yapmasına saygı gösteriyoruz" diye konuştu.
Söyleşiden bazı sorular ve cevaplar şöyle:
Çin’in bugünkü dış ve güvenlik politikalarının temel ilkelerini nasıl tanımlıyorsunuz? Stratejinizin öncelik verdiği alanlar ve konular nelerdir?
Diplomasi, iç politikanın bir uzantısıdır. Çin, iç politikada yüzüncü yılına yönelik iki hedefe ulaşmayı amaçlıyor; 2021 itibarıyla nispeten müreffeh bir toplum kurarken [Çin devriminin yüzüncü yıldönümü olan – MY] 2049 itibarıyla da refah içinde, güçlü, demokratik, kültürel açıdan gelişmiş, uyum içinde ve güzel bir modern sosyalist ülke haline gelmek. Çin diplomasinin de ülke içindeki bu hedeflere hizmet etmesi ve barışçıl ve işbirliği temelli bir [dış] ortam oluşturulmasına yardımcı olması beklenir.
Dahası Çin millet olarak güçlendikçe bazı bölgesel ve uluslararası sorumlulukları üstlenmesi gerekir. Eğer bir önceliği olacaksa, o da Çin’in komşu ülkelerle işbirliğine verdiği önem olmalıdır. Bugün Çin, Doğu Asya’daki çok taraflı diyalog ve işbirliğinde aktif rol oynamaktadır. Çin’in eğildiği ana konulara gelince, Devlet Başkanı Xi Jingping’in bütün insanlığın paylaşacağı bir gelecek için bir toplum kurma çağrısı, Çin’in diplomasi felsefesinin odağını oluşturmaktadır. COVID-19 krizi sırasında diğer ülkelere verilen destek bunun iyi bir örneğidir.
-Birkaç yıl önce, tarihimizde ilk defa İstanbul’da Çin savaş gemisi gördük ki bu da Çin’in Akdeniz ve Ortadoğu’daki varlığının bir göstergesiydi. Ortadoğu ve Akdeniz politikanız nedir? Dünyanın bu bölgesinde öncelikleriniz nelerdir?
Gördüğünüz gemi, Çin’in Akdeniz ülkeleriyle geliştirdiği sağlıklı ilişkiler çerçevesinde, bir iyi niyet ziyareti göreviyle gönderdiği bir donanma aracıdır. 2017 yılında Roma’daki Akdeniz Diyalogu toplantısına katıldığımda bölgedeki ülkelerin Çin ile işbirliği konusunda yüksek bir beklentileri olduğunu gördüm. Çin’in büyümesi, gambot diplomasisi [güç politikası] üzerine kurulu değildir,
Ortadoğu’da ve Akdeniz’de nüfuz alanları için rekabet etmekle ilgilenmiyoruz. Bölgedekilerin çoğu, halen ana gündemi barış ve gelişim olan, gelişmekte olan ülkeler. Çin, bölgede uzlaşma ve barışı teşvik etme; ekonomik işbirliğini güçlendirmek ve bölgesel ekonomik büyümeyi hızlandırmak için Kuşak ve Yol’u geliştirme kararını sürdürüyor. Çin ve Akdeniz medeniyetleri muhteşem medeniyetler ve bağlarının uzun bir geçmişi var. Sürmekte olan “medeniyetler diyalogu”, Çin ve bölge arasında günümüzde devam eden ilişkilerin önemli bir bileşeni.
Uygur azınlık konusundaki insan hakları ihlali iddiaları, Türk-Çin ilişkilerine her zaman gölge düşürdü. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siyasi ve ekonomik ilişkiler etkileniyor mu?
Çin de Türkiye de gelişmekte olan ülkeler ve her ikisi de başka ülkelerin iç işlerine karışmaktan imtina ediyor; birbirimizin kendi seçimlerini yapmasına saygı gösteriyoruz. Geçen yıl Türkiye’de katıldığım bir konferansta katılımcılar Sincan konusundaki endişelerini dile getirdiler. Bana, ağlayarak “mezalim”den şikayet eden bazı insanların göründüğü Youtube videoları gösterdiler.
Fakat videoların kurmaca olduğu aşikârdı, bir kişi iki farklı videoda, iki farklı rol oynuyordu. Mevkidaşıma politikamızı ve gelişmeleri açıkladım. 5 Temmuz 2009’da Urumçi’de çok sayıda insanın öldüğü şok edici isyandan bu yana Sincan’a terörizm musallat oldu. Yerel ve merkezi hükümetler sorunu çözmek için insanların aşırıcı görüşlerden kurtulmalarına yardımcı olmak ve toplumda normal hayata dönüş amacıyla yoksulluğu azaltmak, iş yaratmak ve eğitim de dahil olmak üzere birtakım önlemler aldı.
Şu an bölgedeki insanlar barış içinde yaşıyor ve ekonomi gelişiyor. Çin’in bu konudaki kavrayışı artırmak için birinci elden ve zamanında bilgilendirme yapma ve dış dünyayla iletişim kurma ihtiyacında olduğu görülebilir.
Yazının devamını okumak için tıklayın