ÇYDD Başkanı: Milli Eğitim ve tarikatlar işbirliği yüzünden kız çocuklarını okula gitmesi azaldı
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel Milli Eğitim Bakanlığı'nın tarikatlarla işbirliği yapması ve tarikat ve cemaatlerin köylere kadar ulaşıp yaygınlaşması nedeniyle özellikle kız çocuklarının okula gönderilmesinde yıllar içinde azalma olduğunu söyledi.
Cumhuriyet'ten İklim Öngel'e konuşan Yüksel, Narin'in yaşadıklarının bir dönüm noktası olması için uğraştıklarını söyleyerek "ÇYDD'nin stratejik bir planı var. O plan doğrultusunda çalışıyoruz. Bu sene aldığımız burs kararını güçlendirdik. Biz "Dokunduğumuz öğrenciye burs verelim" diyoruz. Ama Narin'den sonra çocuklarımızın iletişim, yabancı dil, girişimcilik gibi birçok konuda güçlenmesini sağlayacağız. 6 ay Tanzanya'da, 6 ay Etiyopya'da kaldım. Sonra döndüm, Türkan Hoca ile Van'da Güney Yamaç köyüne gittim. Gördüklerim Afrika'dan farklı değildi" dedi.
Yüksel'in söyleşisinin ilgili kısımları şöyle:
- Cemaat ve tarikatların, feodal yaşam tarzının eğitimdeki etkisi nedir?
Bilimsel, laik, çağdaş, kamusal ve karma eğitim şart.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir sürü tarikat bağlantılı vakıfla projesi var ama ÇYDD ile bir işbirliği protokolü yok. Okullara asla girmemesi gereken bu vakıflar işbirliği protokolü yaparak öğrencilere ulaşıyor.
- Bu Türkiye'nin geleceğini nasıl etkiliyor?
Cehalet, eğitime giren tarikat ve cemaatlerle geliyor. Buna son verilmezse Narin gibi acılara zemin hazırlayan bir ülke haline geleceğiz. Ama buna asla izin veremeyiz. AKP'nin, ilk yıllarında Çağdaş Yaşam'ın birçok işbirliği vardı. O işbirlikleriyle 36 ilçede 100'er kişilik kız öğrenci yurdu açıp MEB'e armağan ettik. ÇYDD'nin 2009'da FETÖ kumpasına uğramasıyla Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği bitti.
- O zamandan beri hiç iletişim olmadı mı?
Hiç yok. Biz de reddedileceğimizi bildiğimiz için artık iletişime geçmiyoruz. Ama şunun altını çizmek isterim: Okullar sadece öğretmen ve öğrencilerin olmalı. Okullarda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği de cemaatçi bir dernek de olmamalı. Çünkü öğrenciye öğretmenlik mesleğini yapan kişiler ulaşabilir. O bir gerçek. Biz zaten öğrenciler için eğitiminden çok fiziksel koşulları iyileştirmeye yönelik okullar, yurtlar yaptık. Türkan Hoca'nın hayali yüz bin kız öğrenciye ulaşmaktı. Biz de geçtiğimiz Haziran itibariyle 107 bin 450 kız öğrenciye burs verdik. Ben Türkan Saylan'dan çok şey öğrendim. Türkan Hoca yetinmeyen bir insandı. Şimdi ben de yetinmiyorum. Hedefimizi bir milyon kız öğrenciye yükseltiyorum.
- Kız çocuklarının okullaşmasında azalma oldu mu?
Bir; Milli Eğitim Bakanlığı'nın tarikatlarla işbirliği yapması. İki; tarikat ve cemaatlerin köylere kadar ulaşıp yaygınlaşması nedeniyle özellikle kız çocuklarının okula gönderilmesinde yıllar içinde azalma oldu. 2000'de Türkan Hoca Van/Çaldıran'da 80 kişilik kız öğrenci yurdu yaptırmaya karar verdi. Herkes "Burada kalacak kimseyi bulamazsın" dedi. Ama 180 kız çocuğu başvurdu. "Ne olur benim kızımı da yurda kaydet" diye babalar aradı. Bu kadar çok talep olunca yurt doldu, bir tane daha yaptık. Sonra her ilçeye 100'er kişilik kız öğrenci yurdu yapmak için proje başlattık. "Baba beni okula gönder" dedik. 36 ilçede 100'er kişilik yurtlar yapıldı. Bu yurtları Milli Eğitim Bakanlığı'na teslim ettik.
- Duruyorlar mı?
Duran var, yıkılan var, başka amaçla çalışan var. Deprem diye yıkılıp Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bina yapılanlar var. Orası mahkemelik şu an.
- Ekonominin bu tablodaki etkisi nedir?
Eskiden anne ve babaların önündeki en büyük engel, ekonomiydi. Şimdi en büyük engel, bağlı oldukları aşiret, tarikat ve cemaatler. Eskiden herkes kızını okula göndermek istiyordu, şimdi bitti. Okulda olması gereken yüz binlerce öğrenci okulda değil. Devlet kırsalda temsil edilmiyor. "4 artı 4 artı 4 zorunlu" dendi. Aslında fiili olarak sadece ilkokul zorunlu. Biz bu 24 yılda eğitimden uzaklaştık. Geriye gittik. "Kızımı okula yazdırmak istiyorum ne olur yardımcı olun" diyen anne babalar artık yok.