Deniz Baykal: Libya'nın daha önceden yanında olmalıydık
Dışişleri ve Maliye bakanlıkları yapan önceki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin Libya'ya asker gönderme kararını ilk kez açıkladığı çok çarpıcı tarihi anısını anlatarak değerlendirdi.
CHP Antalya Milletvekili Baykal, "Dış politika hamasetle ve husumetle olmaz. Libya'nın daha önceden yanında olmalıydık. Nasıl hata yapılıyor diye bakmamız lazımdı. Askerlerimizle siyasetçilerimizle önceden destek olmalıydık.
Siyasi ahlak bunu gerektirir. Gidip savaşmak yerine Libya'ya, 'Silah, asker, teknoloji neye ihtiyacın var?' dememiz lazımdı…
Silah yerine barış eli uzatmak daha farklı. Zaaflarını görerek yardım etmek gerekirdi. Diplomatlarımızla Libya'ya giderek bir tek Libyalının burnu kanamadan bunu yapmalıydık" diye konuştu.
- Soru: Kıbrıs Barış Harekâtında merhum Bülent Ecevit'in Başbakan, merhum Necmettin Erbakan'ın da başbakan yardımcısı olduğu hükümette maliye bakanıydınız. Libya lideri Kaddafi Türkiye'ye konulan ambargoyu nasıl kırmıştı?
Baykal: "Kıbrıs Barış Harekâtını yaptıktan sonra Amerika'nın ambargosu Türkiye'yi çok ciddi bir krizin eşiğine getirdi. Ekonomik olarak zor zamanlar yaşıyorduk. Sadece silah, para değil sivil uçakların vidalarını bile alamaz haldeydik. Büyükelçi Taner Baytok, o sırada Libya'dan bazı şeylerin alınabileceği tespitini yapmış. Baytok bu durumu başbakana haber verdi.
Ecevit bana, 'Libya'nın 1 Eylül'de devrim günü var, oraya Türkiye'yi temsilen sen git ihtiyaçlarımızı anlat' dedi. Baytok, çok iyi hazırlamış ülkenin ihtiyaçları olan listeyi. Ben Maliye Bakanıydım. Bir heyet halinde 1 Eylül 1974 yılında Libya'ya gittik.
O sırada Libya'da bürokrasi oturmamış, güvenlik tehlikesi çok etkiliyor.
Ben o sırada biraz huzursuzlaşmaya başladım o sırada ben tam alışmamışım, kafam net olsun istiyordum. 'Burada senin alıştığın devlet bürokrasisi olmaz' dedi Taner bana. Can güvenliği konusunda da bir sıkıntı var. Kaddafi ne gün nereden gelecek belli değil. İlan da edilmiyor. Sonradan haklı olduğunu anladım. Taner Baytok tarihi bir rol oynadı, diplomatik açıdan.
Bir türlü yapamadığımız o görüşmeyi Çarşamba günü yaptık. Kaddafi o gün, "Ben askerlerimi, kurmay kadromu toplayacağım bu organizasyon hakkında onlara bilgi verirseniz çok iyi olur' dedi.
Memnuniyet duyduk ve bütün kurmaylarını çadırında topladı, arkada bir Kıbrıs haritası biz Kaddafi'nin yanına geçtik insanlar bizi izliyor. Çıktı bir konuşma yaptı bizi, Türkiye'yi Kıbrıs Barış Harekâtını metheden.
'Şimdi Türk Maliye Bakanı size bilgi verecek' dedi. Ben de masanın başına geçip uluslararası hukuki ve askeri haklarımızı anlattım. Çıkarma nasıl yapıldı, havadan indirme nasıl yapıldı, paraşütlerle, lojistik destek nasıl sağlandı hepsini anlattım.
Ben bunları anlatırken Kaddafi uzun boyu ve geniş vücuduyla iki elini havaya kaldırdı ve kritik yerlerde başladı alkışlamaya, onlar da alkışlamaya başladı.
Sonra güzel sözlerle bizim sunuşumuzu sonlandırdı. 'Neye ihtiyacınız varsa buyurun gelin alın' dedi.
Askeri uçaklar değil sadece Türk Hava Yolları'nın uçakları bile kalkamıyor, vida yok, lastik dahi yok. Kaddafi sınırsız destek verdi. 'Para önemli değil' dedi Kaddafi.
Ancak Taner Baytok'un ısrarıyla, Başbakan Ecevit ikna edildi para kuruşuna kadar ödendi.
Paranın ötesinde Amerika'nın ambargo koyduğu bir ülkeye Libya ambargoyu deldi.
Kaddafi müthiş bir yiğitlik yaptı.
Buna tanık olmuş biri olarak yıllar sonra NATO'nun Libya'ya operasyon yapmasını ve Türkiye'nin oradaki konumunu izlerken müthiş üzüntü duydum.
NATO yukarıdan Libya'yı bombalarken Kaddafi onun bunun ayakları altında kalmış görüntülerini izlerken içim nasıl acıdı anlatamam size.
Siyasetin ne kadar acımasız ne kadar vahşi bir şey olduğunu orada bir kez daha anlamış oldum.
İnşallah Libya halkı hak ettiği onurlu yaşamı, özgürlüğü yaşar. Libya çok önemli bir ülke, Afrika'nın giriş kapısı.
Libya'yla yapılan askeri anlaşmamız çok önemli, emeği geçen herkesi kutluyorum. BM'nin, Libya'daki desteklediğimiz hükümeti meşru görmesi çok önemli.
Orhan Uğuroğlu-Yeniçağ