Deniz Uğur'u İsyan Ettiren Görüntü: Mangalcılar Gelibolu'ya Kıymayın!
Medyafaresi.com Özel Haber- Ünlü Sanatçı Deniz Uğur, Tatil için gittiği Gelibolu'da eşsiz plajlarda, cennet koylarda mangalcıların bıraktığı pislik ve çöplere isyan etti. Deniz Uğur Medyafaresi.com için kirletilen yeryüzü cennetinden izlenimlerini paylaştı.
Şu anda Gelibolu yarımadasındayım. Eşsiz Saroz Körfezi’nde. Bu topraklarda, bir bölümü “nitelikli doğal koruma alanı” bir bölümü de “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak tescillenmiş bölgeler var. Kuzey Ege’yi yaşayan bilir, doğası harikadır.
Ben ve ailem çeyrek yüzyıldır Gelibolu yarımadasından kopamadık. İstanbul’a âşık olduğum halde her fırsatta kaçıp buraya gelmek, burada nefes almak, toprakla, denizle temas etmek bana şifalandığımı hissettirir.
Çevreyi gezip, Çanakkale Savaşı’nın tarihî kalıntılarına bakıp, o günleri gözümde canlandırmaya çalışırım, “Çanakkale geçilmez” cümlesi zihnimde yankılanır, tüylerim diken diken olur.
Saroz Körfezi’ni sosyal medya hesaplarımdan sık sık paylaşıyorum. Dünyanın her yerinden takipçilerim buranın güzelliğine hayran kalıyorlar.
Bu diyarın sadece doğası değil, insanları da kendine özgüdür. Mutlaka görülmesi, tanınması, deneyimlenmesi gerekir. Bir gün içinde adeta farklı mevsimleri yaşayabileceğiniz, toprağında yetişen ürünlerin, denizinden çıkan balığın lezzetine, rüzgârına, denizine, güneşine doyamayacağınız bir yerdir.
İnsan nüfusu yoğun bir bölge olmamasına rağmen yaz aylarında Gelibolu’daki nüfus birkaç katına çıkar. Buradaki koylar da aynı Güney Ege sahillerinde ve Akdeniz’de olduğu gibi tatilcilerin, kampçıların akınına uğruyor.
İşte yıl boyunca geride üzücü bir tablo bırakan şey bu vesileyle gerçekleşiyor. Büyük bir kirlilik.
O uçsuz bucaksız güzelim tarlaların üzerinde uçuşan naylon poşetler, eşsiz koylara atılmış pet şişeler, cam şişe kırıkları, sahillerde, kamp alanlarında ortalığa saçılmış çöpler... Her gördüğümde içim kan ağlıyor.
Hele o çok sevdiğim Baklaburnu... Deniz feneri... Yuvarlak, rengârenk taşlı koyları... Harika şekilli kayalıkların arasındaki doğal havuzları... Deniz kestaneleri, mercanları, yavru balıkları... İnsan mangal yakacağım diye oraya nasıl kıyar, nasıl çöplüğe çevirir aklım almıyor.
Bir ara arkadaşlarımla battal boy çöp poşetleri alıp, elimize plastik eldivenleri geçirip arabayla Baklaburnu’na çöp toplamaya gidiyorduk. Topladığımız çöpleri atacak konteyner de bulamıyorduk, bagaja doldurup götürüyorduk. Sonra başedemedik, bıraktık. Maalesef doğayı kirletenlerin sayısı, temiz tutmaya çalışanların sayısından daha fazla.
Buralara çevreyi temizlemek için kimse uğramıyor olmalı, çünkü her geldiğimde, her yürüyüşe çıktığımda, aylarca aynı kirliliğin, aynı yerlerde durduğunu gözlerimle görüyorum.
İnsanlar, üzerinde yaşadıkları toprakların eşsiz güzelliklerini kanıksıyor ve değerini bilmez hâle geliyor belki de. Ben buna “şükretmeyi unutmak” diyorum.
İliklerimize kadar gurur duyduğumuz, dünya tarihinin en büyük zaferlerinden birini kazandığımız, bize atalarımızdan emanet olan bu güzelim topraklarda, hem karada, hem suda, binbir çeşit canlı türü yaşamasına rağmen...
Çevreye bu şekilde zarar verdiklerinde insanların vicdanı nasıl rahat ediyor bilmiyorum. Buna duyarsız kalınabilmesini de anlayamıyorum. Günah...