Derya Köroğlu: Son yıllarda kötü bir şekilde politize olduk
Yeni Türkü grubunun solisti Derya Köroğlu, Birgün'den Burak Abatay'ın sorularını yanıtladı.
Sanatçı Derya Köroğlu "Çok günlük politikaya girdik, politize olduk, kötü bir şekilde politize olduk son yıllarda. Yani ben bir adamın her söylediğini dinlemek zorunda değilim ama o kadar kötü şeyler oluyor ki sonunda hep dönüp siyasete batmak zorunda kalıyorsunuz. Bu da insanı kısırlaştırıyor" dedi.
Yeni Türkü grubunun solisti Derya Köroğlu, Birgün'den Burak Abatay'ın sorularını yanıtladı. Röportajın bir bölümü şu şekilde:
(...)
Siz ve daha birçok grup birçok şiir bestelediniz. Dönem şiirle beraber geçmiş dolu dolu bir dönem. Bugüne baktığımızda, yeni şiirler bestelemeye gücünüz mü yok, yoksa yeni şairlerden o zamanki tadı almıyor musunuz
Her dönemin kültürel tabanı insana başka şeyler ilham ediyor, bu kesin. Şiirle büyüyen, edebiyata önem veren; yazmayı, okumayı seven, bu rüzgârlar içerisinde gelen bir gençlik ya da dönem içerisinden gelip, İkinci Yeni’leri okuyup onlardan ilham alacak bir dönem içerisinde değiliz maalesef. Edebiyatın, şiirin daha fakirleştiği, herkesin kendi şiir kitabını bastığı bir dönem. Ki bu gerçek bile zaten nerede olduğumuzu gösteriyor yani şiir ne kadar önemli insanların hayatında. Bir ara ucuz bir şekilde de çok gündemdeydi şiir. Tabii ki bizi affettirmez böyle bir şey olması, insan gayret edip yeni bir şeyler yapabilir. Livaneli’yi de hatırlıyorum, yıllar önce “Bütün bestelenecek Nâzım Hikmet’leri bitirdik” demişti. Öyle midir gerçekten? Başka birisi çıkartamaz mı? Niye çıkartmasın? Şiirden yola çıkmak, dediğin gibi, Ezginin Günlüğü mesela belki de daha sadık bir şiir besteleyicisi oldular, çok güzel şeyler çıktı. Biz Murathan Mungan’ın girmesiyle işin içine daha şarkı sözleri tarafına yöneldik. O başka bir zenginlik getirdi. Çünkü şiir bestelemek aslında o şiirin formuna kısıtlanmak anlamına da geliyor. Bunu bir zenginlik olarak da kullanabilirsin, zorlanabilirsin de beste yaparken ama zorlanmak daha mümkün. Belki de yeteri kadar çaba göstermiyoruz ama dediğim gibi bunun belirleyicisi ortam. Çok günlük politikaya girdik, politize olduk, kötü bir şekilde politize olduk son yıllarda. Yani ben bir adamın her söylediğini dinlemek zorunda değilim ama o kadar kötü şeyler oluyor ki sonunda hep dönüp siyasete batmak zorunda kalıyorsunuz. Bu da insanı kısırlaştırıyor ve yaratabilmenin temeli özgürlüktür, özgür olmayan toplumlar sanatta başarılı olamazlar.
(...)
80’lerde sizler gibi politik söylemi olan gruplar var oldular. Ama bugünler de 80’lerden daha iyi yıllar değil. Peki, bunca baskının ve zulmün olduğu bu zamanda sizin gibi politik söylemleri olan grupların çıkmamasını neye bağlıyorsunuz? Ya da çıkıyor mu, takip ediyor musunuz?
En büyük olay ‘Susamam’ tabii. Helal olsun çocuklara. Çok birebir bir karşı koyma var orada. Bizim dönemimize baktığınızda biz daha sembolik sözler üzerinden geldik: “Sakın çıkma patika yollara.” Bunu anlayan gayet iyi anladı, cunta da bizi içeri atmadı. Susamam’da ise “Hukuk kalmadı, adalet kalmadı” gibi doğrudan sözler var. Biz bu kadar yalın ve didaktik olmayı sevmeyen insanlarız. Ama o kadar çıplak bir duruma geldi ki hayatımız… Bugün çok belli, neler olmadan yaşıyoruz. Nasıl bir otokrasiye razı geliyoruz ya da o otokrasi içerisinde çaresizce yaşıyoruz. Bu çaresizlik yalın bir saldırıya dönüşüyor. Sanattan ziyade bir öfke bu. O yalınlık var Susamam’da. Rap de buna çok uygun. Ama doğrusu müzikal olarak da, klip olarak da çok güzel bir prodüksiyon.