DEVA Partisi’nden 27 Mayıs açıklaması: Darbeler bir insanlık suçudur!
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Seçim İşleri Başkanı avukat İdris Şahin’in imzasıyla yapılan 27 Mayıs 1960 darbesine ilişkin açıklamada, “Darbeler aynı zamanda bir insanlık suçudur. İnsanlığın onuruna, milletin iradesine karşı yapılan en alçakça girişimlerin adıdır” ifadelerini kullandı.
Medyafaresi.com Ankara
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Seçim İşleri Başkanı avukat İdris Şahin’in imzasıyla yapılan 27 Mayıs 1960 darbesine ilişkin açıklamada, “Darbeler aynı zamanda bir insanlık suçudur. İnsanlığın onuruna, milletin iradesine karşı yapılan en alçakça girişimlerin adıdır” denildi.
Açıklamada, “Millet iradesiyle seçilmiş Başbakan Sayın Adnan Menderes ve bakanları Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan, talimatı darbecilerden alan yargı marifeti ile darağacına gönderilmiştir” ifadesi yer aldı.
DEVA Partisi’nden yapılan yazılı açıklama şöyle:
Darbe, siyasi iktidarın güç kullanılarak ya da güç kullanma tehdidiyle değiştirilmesidir. Yasalara da demokrasiye de ahlaka da aykırıdır.
Darbeler sadece ülkelerin sosyolojisi ile oynamakla kalmayıp, tek tek bireylerin psikolojileri üzerinde meydana getirdiği ağır tahribatlarla insanları kişiliksizleştirir ve bu sayede tek tipleştirir.
27 Mayıs 1960 darbesi, demokrasi tarihimizde hafızalarımızdan çıkmayacak kara bir leke olarak yer almış ve darbelerin anası olarak zihinlere kazınmıştır.
12 Mart,12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz, darbelerinin anası olarak ifade edilen 27 Mayıs‘tan mayalanmıştır.
Her darbe farklı toplumsal ve siyasal kesimleri hedefliyormuş gibi görünse de aslında her defasında bütün topluma bedel ödetmiştir.
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Yassıada’da demokrasi, hukuk, adalet ve vicdanın sehpası çekilmiştir.
Millet iradesiyle seçilmiş Başbakan Sayın Adnan Menderes ve bakanları Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan, talimatı darbecilerden alan yargı marifeti ile darağacına gönderilmiştir.
Bu vesile ile başta Başbakan Sayın Adnan Menderes olmak üzere tüm demokrasi şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Darbeler, filin züccaciye dükkânına girmesi gibi bir şeydir; toplumun zarar görmeyen hiçbir ferdi kalmaz.
Darbeler aynı zamanda bir insanlık suçudur. İnsanlığın onuruna, milletin iradesine karşı yapılan en alçakça girişimlerin adıdır.
Milletvekilliği döneminde Türkiye büyük millet Meclisi’nde kurulan darbe ve muhtıraları araştırma Komisyonu Sözcülüğü yapmış olan bir hukukçu olarak söyleyebilirim ki;
Bugün hala darbe çığırtkanlığı yapan ve bundan nemalanmak isteyenlerin az da olsa var olduğunu görmekteyiz.
Lakin unutulmamalıdır ki, bu millet ne darbecilere pabuç bırakır ne de onun özlemcisi ve istismarcısına prim verir.
Türkiye’nin yönü muasır medeniyet, pusulası ise demokrasidir.
Demokrasinin güvencesi ne bir kişi ne de bir kurumdur. Topyekûn milli iradedir ve asıl olan da milli iradenin dokunulmazlığıdır.
Darbelerin panzehri ve keza demokrasinin güvencesi de insan haklarına saygılı, kuvvetler ayrılığına dayanan güçlü bir hukuk devletidir.
Her alanda adaletin tesisi, tam manası ile özümsenmiş bir hukuk devleti ile mümkündür.
Kuvvetler ayrılığına dayanan hukuk devleti demokrasilerin güvencesi ve zırhıdır.
Bu zırhı hiçbir darbe girişimi delemez.
O yüzden güçlü demokrasi, güçlü Türkiye diyoruz.