Diren'den 2 yeni Şarap: Karaoğlan ve Merzifon Karası
Türkiye'nin köklü şarap firmalarından Diren, yeni ürünü iki kırmızı şarabı şarap severlerin beğenisine sundu. Peki Karaoğlan ve Merzifon Karası'nın hikayeleri nasıl?
Diren Şarapları Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Diren Karaoğlan ve Merzifon Karası üzümleriyle yapılan iki yeni şarabın nasıl ortaya çıktığını anlattı:
"Diren Şarapları’nın kurucusu, dedem merhum Vasfi Diren, memleket ve ziraate adanmış bir ömrü, bu toprakların meyvelerini ve bu meyvelerin yetiştirenlerinin emeğini değerlendirme tutkusuyla yaşadı.
İlhamımızı ve enerjimizi, doğduğumuz topraklarla olan bağımızdan alıyoruz, bu toprakların unutulmaya yüz tutmuş üzüm türlerini gün yüzüne çıkarmaya öncelik veriyoruz. Bu toprakların insanları ile kökü bin yıllara dayalı bağlar kurmuş bu üzümlerden, keyifli anlara eşlik eden ürünler ve paylaşılan değerler üretiyoruz.
2019 rekolte Karaoğlan şarabımız, bu öncelikle şarap severlere sunuldu ve büyük ilgi gördü. Bu ilginin bizlere verdiği azimle, bu yıl geçen senenin 2,5 katı 2020 rekolte Karaoğlan üretmenin gururunu yaşıyoruz. Malatya’nın Arapgir bölgesine özgü, kadim bir üzüm çeşidi olan ve aynı zamanda kolektif hafızamızda özel yere sahip Karaoğlan, daha önce de şarap üretiminde kullanıldı, ancak ilk kez bu kadar yüksek miktarda monosepaj olarak üretiliyor. Arapgir’in Yazılı köyü üreticilerinden temin ettiğimiz, ülkemiz bağcılığının bu gizli kalmış hazinesini, şarapçılık literatürüne yeniden ve güçlü bir şekilde kazandırıyor ve yörenin çiftçilerine de daha fazla değer sunuyoruz.
Bu sene yine ilk günkü heyecanla sizlerin beğenisine sunduğumuz Merzifon Karası da 1958’den beri üretime devam ettiğimiz anavatanımız Tokat’la aynı yöre sayılan, komşumuz Amasya Merzifon’dan geliyor. Bu şarap, ilk adımda sınırlı üzüm sebebiyle ufak miktarda üretilebildi ve bu sebeple de çok sınırlı sayıda noktada satışa sunuldu; ancak önümüzdeki 3-4 sene içerisinde yörede üzümü büyütmek için çiftçiye yatırım yapma arzusundayız."
KARAOĞLAN ÜZÜMÜ
Karaoğlan denince akla ilk gelen -tabi benim jenerasyonumdansanız, Bülent Ecevit olacaktır. Ama rahatlayabilirsiniz; bu bir Ecevit yazısı değil, üzüm yazısı. Nasıl Karaoğlan dendiğinde herkesin aklına Ecevit geliyorsa 2007 yılında kendi köyü Yazılı’da şaraphane kurmak isteyen Hacı Akpınar’da üretim izni için başvurduğunda devlet memurlarından aynı tepkiyi almış. Epey uğraşmış üzümün Ecevit ile bir alakası olmadığını ve bir üzümün adı olduğunu anlatana kadar ama sonunda başarmış, Malatya’da bir şaraphane açmaya muaffak olmuş ve adını epey manidar olarak Yeni Doğuş Şarapları koymuş.
Hacı Bey bu şaraphaneden şarapçılık geleneğinin yeniden doğacağını hayal etmiş olmalı bu adı koyarken. Bu adı koymakta haksız değil aslında çünkü bu bölge yüzyıllar öncesinden bağlarıyla meşhurmuş.
Polonyalı Simeon 1608 ile 1619 yılları arasında yaptığı gezileri anlattığı kendi seyahatnamesinde bağbozumu zamanı Malatya’ya vardığını anlatır ve ekler; şehirde kimse yoktur. Şehir halkı üzümleri toplamak için bağlara gitmiş ve şehir boşalmıştır. Tarih boyunca belki de şarabın ilk bulunduğu günden beri bağcılık yapılan Malatya ve özellikle Arapgir bölgesi hep bağcılığı ile meşhur olmuş.
Evliya Çelebi de şehrin şarabından değil ama bağlarından epey bahsediyor. 7 Ermeni mahallesi ile birlikte 39 mahallesi olan, 5 bin 265 hanenin bulunduğu şehirde evlerin çoğu kale dışarısında, bağ ve bahçeler içerisinde kurulmuş. Halk bahar gelince 8 ay süreyle Aspuzu Bağları’na göç ediyor (burası daha sonra günümüz Malatya’sı olacaktır). Kâtip Çelebi de buralarda bağlar içerisinde 15 köyün olduğunu ve ahalinin her yılın üç, dört ayını burada geçirdiğini yazıyor. Bölgede yetişen üzüm hayli çeşitli. Birkaçını sayarsak: Hacı Kıran, Fazlı Kerem, Öküzgözü, Kureyşi, Minkeri…
Arapgir’in yerel üzümleri Karaoğlan ve Kösetevek hemen komşu ilde ki Öküzgözü kadar bilinmiyor kullanılmıyor olsalar da çok kıymetli üzüm cinsleri.
Karaoğlan bazı yıllarda Türkiye’nin en fazla satan market şaraplarının içerisinde kullanılsa da adı sanı en az bilinen üzümlerden bir tanesi. 2000’lı yılların sonunda Arapgir’de kurulan ilk şaraphane büyük umutlar uyandırmışsa da maalesef piyasanın gerçekleri karşısında çok tutunamadı. Yazılı Köyünde ki şaraphane hala ayakta kalmaya çabalıyor.
Bu sene 2019 rekolteli yeni bir Karaoğlan raflarda yerini alacak. Üzümler yine Yazılı Köyünden alınma. Bölgede eskiden beri bir bağcılık geleneği bulunuyor. Karaoğlan üzümü tıpkı Öküzgözü gibi yemelik olarak da tüketildiği için şaraplık bir üzüm olmasına rağmen varlığını sürdürüyor.
Ermenilerin eskiden yoğunlukta yaşadığı bölgede köklü bir bağcılık geleneği bulunuyor. Aynı isimde ve fiziki benzerlikte olan bir üzüm Kapadokya Bölgesinde de bulunuyor. Bir isim benzerliğimi yoksa daha farklı bir ilişkinin olup olmadığı araştırılmalı. Köydeki bağlarda sertifikaları olmasa da organik bağcılık yapılmakta.
Karaoğlan üzümü görüntü olarak Öküzgözüne çok benziyor. Yuvarlak ve kalın kabuklu tanelere sahip oldukça aromatik ve aynı zamanda yenmesi hoş olan bir üzüm.
Bağbozumu ekim ayı ikinci haftasından itibaren hasat edilen bir üzüm cinsidir. En belirgin aromaları, böğürtlen, tatlı baharatlar, ahududu, kırmızı kiraz, vişne, çilek
Şarapları, asitli, tanenli ve aromatiktir. Öküzgözünden daha gövdeli şaraplar verir.
Yıllanma ve meşe fıçıda olgunlaştırmaya elverişli bir cinstir.
Yemek uyumuna gelince; keşkek, ağır pişmiş et yemekleri, kuzu etleri, ızgaralar, domates ya da meyve ile pişirilmiş et yemekleri ve az baharatlı kebaplar ile iyi uyum sağlar. Arapgir mutfağından Elma Kalayışısı ile denemekte fayda vardır. Pastırma ve etli pideler iyi de beraber uyumlu olacaktır. Hafif orta sertlikte orta tuzlu peynirler ile de servis edilebilir.
Binlerce yaşında yeni üzümümüz hayırlı olsun…