Dünyanın en büyük devrimcisi Che Guevara kimdir? Che Nasıl öldürüldü?

Ernesto Che Guevara dünya üzerinde sosyalist devrimci hareketlerin sembolüdür. Che Guevara'nın Alberto Korda tarafından çekilen fotoğrafı dünya üzerindeki en ünlü fotoğraf olarak niteleniyor. Peki 9 Ekim 1967'de öldürülen Che kimdir?

Ernesto "Che" Guevara, kısaca Che Guevara ya da el Che, 14 Haziran 1928'de doğdu,  9 Ekim 1967'de öldürüldü.

Che, Arjantinli Marksist-Leninist siyasetçi, Küba gerillaları ile Enternasyonalist gerillaların lideri ve devrimcidir.

Ernesto Che Guevara 14 Haziran 1928 günü Arjantin’in Rosario kentinde İspanyol ve İrlanda asıllı bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi.

Ailesinin orta sınıfa mensup ve sol düşüncelere yakın olması Ernesto Che Guevara’nın gelişimini büyük oranda etkiler. Daha çocuk yaşlarda Jules Verne, Jack London gibi maceracı yazarların kitaplarını, liseli yaşlarda ise Pablo Neruda’nın şiirlerini, Bertrand Russell ‘in toplum felsefesi üzerine yazdığı kitapları okumaya başlar.

Küçük yaşlarda astım hastalığı teşhisi konulmasına rağmen çok sevdiği rugby oyununu oynamaktan vazgeçmez. Yaşamı boyunca astım hastalığı karşısına birçok sıkıntı çıkarsa da O, düşlediği dünyanın özlemi ile mücadelesine devam etmiştir.

Che, liseyi bitirdikten sonra 1948 yılında Buenos Aires Üniversitesi’ne tıp eğitimi almak için girdi. Tıp eğitimi aldığı sırada biyokimyager arkadaşı Alberto Granado ile birlikte Latin Amerika turuna çıktılar. Che Guevara’nın yaşamını ve düşüncesini geliştirmesi ise bu geziler ile birlikte olur.

Gezdikleri Latin Amerika ülkelerindeki görmüş olduğu açlık, yoksulluk, ezilmişlik, sömürü koşulları ve baskılar Che Guevara’nın düşüncesini şekillendirdi. Dünyanın iki sınıfa bölündüğünü, büyük bir kesimini oluşturan emekçiler kötü yaşam koşulları içerisinde ezilirken, bir kesim zenginin ise lüks içinde yaşadığına tanık oldu.

Latin Amerika gezi sırasında Peru’da tanıştıkları doktorlar ile salgın hastalıklar için kurulan hastanede Alberto Granado ile gönüllü olarak iki hafta boyunca çalıştı. Latin Amerika macerasından sonra ara verdiği tıp eğitimini 1953 yılında bitirerek diplomasını aldı.

Che, Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra tekrardan Latin Amerikan’ın birçok ülkesini gezer. 1953 yılının sonlarına doğru ise Guetemala’ya gelir ve APRA (Amerikan Popülist Devrimci İttifakı) üyeleri ile tanışır. Guetemala’da kısa bir süre sonra CIA destekli darbe gerçekleştirilir ve Che Guevara ülkeden gönderilenlerdendir.

Che Guevara 1954 yılında Meksika’ya geçtikten sonra sürgünde olan Raul Castro ile tanışmıştır. Raul Castro aracılığıyla Che Guevara, Fidel Castro ile tanışır. Tanışmanın sonrasında Che Guevara Fidel Castro’nun düşüncelerine yakınlık duyar ve Batista diktatörlüğünü yıkmak için kurulmuş 26 Temmuz Hareketi’nin içerisinde mücadele vermeye başlar.

Batista rejimi mücadeleyi bastırmak için saldırılar gerçekleştirir. Birçok devrimci katledilir. Che Guevara ve yoldaşları az bir sayıda kalsalar dahi Batista rejimine karşı gerilla mücadelesinden vazgeçmezler. 1959 yılının başında diktatör Batista Dominik Cumhuriyet’ine kaçar ve 7 Şubat 1959 günü Küba Devrimi ilan edilir.

Devrimin ardından Che Guevara ve yoldaşları çalışmalarına devam ederler. Commandante’nin mücadelesi Küba Devrimi ile sınırlı kalmaz. O mücadelesini Latin Amerika’nın diğer ülkelerinde yaşanan sömürünün, ezilmişliğin ve baskının son bulması için sürdürür.

CHE GUEVARA NASIL ÖLDÜRÜLDÜ?

Bir muhbir Guevara'nın gerilla kampının yerini Bolivya Özel Harekât Birliği'ne bildirdi. 8 Ekim'de kamp kuşatıldı ve Guevara Simeón Cuba Sarabia ile birlikte Quebrada del Yuro kanyonunda devriye gezerken yakalandı. Ayaklarından yaralandıktan ve silahı bir mermiyle harap edildikten sonra teslim oldu. Tabancasında şarjör bulunmuyordu.

Barrientos, Guevara'nın yakalandığını öğrenir öğrenmez hemen öldürülmesini emretmişti. Barrientos Guevara yakın bir köy olan La Higuera'daki köhne bir okula götürülmüş ve geceyi orada geçirmiş, ertesi gün öğleden sonra öldürüldü.

Celladı, Bolivya ordusunda çavuş olan ve Guevara'yı vurması kura sonucu saptanan Mario Terán'dı. Che Guevara'nın son sözleri şöyle oldu:

"Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın."

Bazı kaynaklar çavuş Mario Terán'ın infaz esnasında aşırı heyecanlanması nedeniyle bilinçli bir şekilde ateş edemediğini ve Che'yi sadece yaraladığını, onu öldüren merminin kim tarafından ateşlendiğinin bilinmediğini belirtirler. Çarpışmada öldüğü izlenimi vermek ve yüzünden isabet almayarak tanınmasını kolaylaştırmak için ayaklarına defalarca ateş edilmiştir.

Cesedi bir helikopterin iniş takımlarına sıkıca bağlanmış ve yakınlardaki Vallegrande'ye götürülmüştür. Buradaki bir hastanede cesedi bir küvetin içinde basına gösterilmiştir. Bu sırada çekilen fotoğraflar San Ernesto de La Higuera ve El Cristo de Vallegrande (Vallegrande İsası)nın doğmasına sebep olmuştur.

Askerî bir doktor tarafından elleri kesildikten sonra Bolivya Ordusu subayları tarafından bilinmeyen bir yere götürülmüş, cesedinin gömüldüğü mü yakıldığı mı sorusu cevapsız kalmıştır.

Guevara'yı Bolivya'da takip etmekten sorumlu olan, Félix Rodríguez adındaki CIA ajanıydı. Bu ajan daha önce Escambray Dağları'ndaki isyancılarla ve Havana'daki Castro karşıtı gizli gruplarla bağlantı kurmak için Domuzlar Körfezi istilası öncesi gizlice Küba'ya sızmış, istiladan sonra da başarılı bir şekilde geri çıkarılmıştı.

Guevara'nın yakalanışını duyan Rodríguez, değişik Güney Amerika ülkelerindeki CIA istasyonları yoluyla Langley, Virjinya'daki CIA merkezine bu bilgiyi iletmiştir. Rodríguez Guevara'nın Rolex saati ve başka bazı kişisel eşyasını almış ve sonraki yıllarda bunları röportaj yaptığı gazetecilere gururla göstermiştir. İçlerinde el feneri de bulunan bu eşyalardan bir kısmı CIA'de sergilenmektedir.

15 Ekim'de Castro, Guevara'nın öldüğünü kabul eder ve tüm Küba'da üç günlük yas ilan eder. Guevara'nın ölümü Latin Amerika'daki ve üçüncü dünya ülkelerindeki sosyalist devrimci hareketlere indirilmiş ağır bir darbe olarak kabul edilir.

1997 yılında Guevara'nın elleri olmayan cesedinden kalan kemikler Vallegrande yakınlarındaki bir uçak pistinin altından kazılarak çıkarılmış, DNA testiyle kimliği tespit edilmiş ve Küba'ya geri getirilmiştir. 17 Ekim 1997'de cesedinden kalanlar, Bolivya'daki gerilla harekâtı sırasında ölen yoldaşlarından altısıyla birlikte, 39 yıl önce Küba Devrimi'nin başarısını belirleyen savaşı kazandığı Santa Clara'da özel olarak hazırlanmış anıtmezara askerî törenle gömülmüştür. (wikipedi)