Erdoğan: Şu anda bildiklerimi söyleyemeyecek durumdayım, ama günü geldiğinde...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle Beştepe'de düzenlenen etkinlikte konuştu.
FETÖ ile mücadele konusuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda bildiklerimi tabii söyleyemeyecek durumdayım. Ama günü geldiğinde inşallah onlar da kaleme dökülecektir. Çünkü her doğruyu her zaman her yerde söylemek doğru değil. Onun için sabır gerekiyor" dedi.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın burada yaptığı konuşmadan satır başları:
Kutlu vazifelerinizde siz rabbimden muvaffakiyetler diliyorum. Kutsal olduğu kadar mesuliyeti ağır bir mesleği icra ediyorsunuz. Sizler ailelerin sizlere emanet ettiği körpe dimağları bir nakkaş gibi işliyorsunuz.
Öğretmenlik bilgi yanında tecrübe ve irfanla çocuklarımız gençlerimizi geleceğe hazırlama mesleğidir. Bu nedenle öğretmenler istikbalimizin mimarlarıdır.
İçinde bulunduğumuz topraklar birer devletler kabristanıdır. Bırakın devlet olabilmeyi, mevcudiyetinizi korumak için bile büyük bedelleri ödemek gerekmektedir.
'YİTİK KAYBEDİLDİĞİ YERDE ARANIR'
Sadece cenk meydanlarında olaylar olmadı, mücadele sadece cenk meydanlarında verilmedi. Ecdadımız sadece iftihar edilecek yapılar yapmakla kalmadı. Güçlü ekonomisi bilime verdiği değerle büyük bir medeniyet kurdu.
Bu sabah bir TV kanalında tam bugüne denk, o da bugünü herhalde anma ile ilgili bir örneği verdi. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a girişiyle alakalı Bizans’ın kadınlarının İstanbul’a giren Fatih’e ve arkasındaki orduya çiçekler atarken bir demet gülü de geldi Akşemseddin hazretlerine vermeye yöneldi. Akşemseddin Fatih’i işaret etti. Onu işaret edince Fatih Sultan Mehmet de dedi ki. “Hocama o gülü vereceksin. Bu fethin asıl sahibi odur” dedi.
Ve o demet gülü Bizanslı bayan kalktı Akşemseddin hazretlerine verdi. İşte padişahla hocasının ilişkisi o. Fethin görünmeyen gerçek sahibi işte o hocaydı.
Hocasına el kaldıran değil. Hocasına bu saygıyı gösteren bir millet. Biz böyle gelmişiz, böyle olacağız. Bizim tarihimizde kılıçla kalem hep beraber yol almıştır. Yitik kaybedildiği yerde aranır. Gerilememiz çöküşümüz hangi alanda başladıysa. Gelişmemiz dirilişimiz de oradan olacaktır.
İlim ve bilgide üstünlüğü kaybeden milletin ileriye gitmesi imkansızdır. Hele hele üretmeyen çalışmayan bir ülkenin içinde bulunduğumuz bu zor coğrafyada ayakta kalması bile mümkün değildir. Burada durmak duraksamak yıkılmakla eş değerdir.
'BÜTÇEDE ASLAN PAYINI EĞİTİME VERDİK'
Bizim sınıfımızdaki öğrenci sayısı 75’ti. Ve şartları iyiydi. Öyle sınıflar hatırlıyorum ki 100’ün üzerinde öğrencisi olan sınıflar vardı. Başbakanlığım zamanında iki hedef koyduk. Birincisi, kesinlikle sınıf mevcutları 30 öğrencinin altına inecektir. İkincisi ise çift tedrisat değil tek tedrisat olacak. Şimdi adım adım ona gidiliyor. Atamalarda dedik ki en az yüzde 50 MEB’e atama yapacağız. Çünkü öğretmen açığımızı büyük bunu gideceğiz dedik. Bütçede 14 yıldır aslan payını eğitime verdik.
Şu anda 904 bin öğretmen okullarımızda görev yapıyor. Eksiğimiz tabi ki var ama bunları da peyderpey aşacağız. Ülkemizin imkanları arttıkça inşallah bunları öncelikle öğretmenlerimizin istifadesine sunmaya devam edeceğiz. Sizlerin emeğinin maddiyatla ölçülemeyeceğinin elbette farkındayız. Mesela benim bir hocam vardı ki, biz o zamanlar cumartesileri de okula giderdik, o bizi her cumartesi öğlen ders bitince bizi alırdı üst düzey profesör bir hocamızla 15 günde bir götürür gayet güzel bir yerde bize sohbet yaptırırdı. Ben o hocayı unutabilir miyim?
İşte öğrencilerine örnek olan öğretmenlerimiz evlatlarımızın kişiliğini hayata bakışı açısını da şekillendiriyor. Biz terör örgütlerinin kanlı eylemlerinde kullanacağı saf malzemeleri değil asımın nesli gibi gençler yetiştirmek istiyoruz. Bizle batıya öykünen kendi milletinden tiksinen sömürge ajanları değil, kendini tarihini bilen fikir işçileri yetiştirmek istiyoruz. Marjinal ideolojilerin kalıplarına sıkışmış gençlerin hangi okulu bitirirse bitirsin en bu ülkeye ne de dünyaya sağlayacağı bir katkı yoktur.
'FETÖ, ZAMANIN GERİSİNDE KALAN EĞİTİM POLİTİKASININ ÜRÜNÜDÜR'
Milli ve manevi değerlere yabancı bir eğitimi anlayışının ne büyük sıkıntılara sebep olduğunu görüyoruz. Özellikle FETÖ zamanın gerisinde kalan toplumun temel değerlerinden uzak, jakoben baskın bir eğitim politikasının ürünüdür. Sorgulayan değil acze düşen bir eğitim. Sıfatı profesör ama “o bize şah damarımızdan daha yakın” diyor. Senin her yerin profesör olsa ne olur ya. Sen zaten bitmişsin tükenmişsin. Sen bir bilim erbabı olmazsın. Bize şah damarımızdan yakın olan rabbimizdir.
28 Şubat’ın ardından milletimizin zeki evlatları bu örgütün kollarına itilmiştir. Ailelere nüfuz eden FETÖ yüzünden ülkemizde kayıp bir nesil oluştu. Kopya, kopyacılık tek tek ortaya çıkıyor. Kopyacı bir nesli devletin belli makamlarına yerleştirmek suretiyle bir işgal operasyonunu gerçekleştirdiler.
Devletin olanakları ile okuyan FETÖ militanları yurt dışında bütün mesailerini Türkiye’yi karalamakla harcıyor. Fetö’yü tabulaştırmak suretiyle bir eğitim öğretim aldılar. Bu külliyeyi, özel harekat merkezini bombaladılar. Zerre kadar bir Müslümanın böyle bir şey yapması mümkün değildir. Bunu kendi vatanının, kendi milletinin fertlerine karşı yapıyor. TSK’ya sızmış olan bu bir grup FETÖ’cü terörist bunları yaptılar.
'ŞU AN BİLDİKLERİMİ SÖYLEYEMEYECEK DURUMDAYIM AMA...'
Bedelini ödüyorlar. Görevden alınanlar vesaire. Alacağız ama istiyoruz ki at izi it izine karışmasın. Ama bu tür şeylerde bunlar olur. Çünkü A’dan Z’ye kendilerini acayip saklıyorlar.
Şu anda bildiklerimi tabi söyleyemeyecek durumdayım. Ama günü geldiğinde inşallah onlar da kaleme dökülecektir çünkü her doğruyu her zaman her yerde söylemek doğru değil. Onun için sabır gerekiyor.
'ONLAR ÖĞRETMEN KILIĞINDA İNSAN MÜSVEDDELERİ'
Teröre eleman kazandıran Milli eğitim mensupları yok mu var. Bunu da açıkça söylüyorum. Bu tarz hainler diğer kurumlarda da var. Ama bunlar öğretmen değildir. Olsa olsa öğretmen kılığında insan müsveddeleridir. Bizim öğretmenlerimiz. Başta Gazi Mustafa Kemal başöğretmen olarak. Neyin mücadelesini verdiler? Bu toprakların vatan olma mücadelesini verdiler. Bizim bunlardan bir şeyler almamız gerekmez mi?
Şimdi bize AB adı altında görüntü verenler, AB’de kalkıp da PKK'yı terör örgütü olarak ilan edenler bu örgüte bağlı olanlarla Avrupa meydanlarında gösteri yapmalarına müsaade ediyorlar. Almanya gibi ülke teröre hayır demokrasiye evet demek isteyenler Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanını yayınla oraya bağlamak istiyorlar ve mahkeme hayır diyor. Anayasa mahkemesine gidiyorlar 3 saat içinde AYM de hayır diyor. Ama aynı şekilde terör örgütü üyesini, yayınlıyorlar. Şimdi bu batının samimiyetine inanmak mümkün mü?
'MİLLETE KILIÇ SALLAYAN KİM OLURSA OLSUN AFFETMEYECEĞİZ'
TC cumhurbaşkanına telekonferansla konuşmaya müsaade etmeyeceksin ama terör örgütü organları liderlerine izin vereceksin. Bunlar terör örgütünün yardım ve yataklık yapan uzuvlarıdır. Kimse bize yok şöyle böyle demesin. Bu can bu tende olduğu sürece biz hakkı her yerde söylemeye devam edeceğiz.
Sıfatı ne olursa olsun bu milletin dişinden tırnağından artırdığı kaynaktan maaş alırken bu millete kılıç sallayan kim olursa olsun asla affetmeyeceğiz.
Müfredat başta olmak üzere sistemdeki güncellemeleri yaparak yolumuza devam edeceğiz.