Erdoğan'a Sinir Krizi Geçirten Olay!
Gazeteci Barış Terkoğlu Gezi davası sebebiyle gelen tepkileri görüşmek için Cem Tüzün ile görüştü. Cem Tüzün, "Erdoğan, toplantıda "sinir krizi geçirdi." dedi.
Gezi Parkı davası 25 Nisan'da tamamlanan duruşmayla karara bağlandı. İş insanı Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına; diğer sanıklardan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi de 18'er yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Gazeteci- yazar Barış Terkoğlu da Gezi Parkı Davası kararının ardından Taksim Dayanışması'ndan Cem Tüzün ile görüştü.
Tüzün, 2013'te dayanışmanın o dönemin başbakanı Erdoğan ile yaptığı görüşmeye dair konuşurken yaşanan bir tartışmaya değindi.
Tüzün, "Erdoğan, toplantıda "sinir krizi geçirdi." ifadelerini kullandı.
TAKSİM DAYANIŞMASI’NIN SEKİZ ÜYESİ VE BİR GRUP SANATÇI, ERDOĞAN’LA ÇANKAYA’DA GÖRÜŞTÜ
Terkoğlu, 13 Haziran 2013’te yapılan görüşmeler hakkında Tüzün’ün de ifadelerine yer vererek şunları yazdı:
Dayanışma, Gezi eylemlerinden bir yıl önce, Taksim projesine karşı olan 200’e yakın parti ve toplum örgütü tarafından kurulmuştu. O dönem başbakan olan Erdoğan, eylemler başladıktan sonra, önce sanatçılarla görüşme yaptı. Ancak sanatçılar, eylemciler adına konuşamıyordu. Onların girişimleriyle 13 Haziran 2013 akşamı, Taksim Dayanışması’nın sekiz üyesi ve bir grup sanatçı, Erdoğan’la Çankaya’da görüştü.
Başbakanlık ile aralarındaki ilk sürtüşmeyi Tüzün şöyle anlatıyor:
“Onlar dediler ki sadece Cem Tüzün ve Eyüp Muhcu gelsin. İtiraz ettik. Dayanışma’yı temsilen dört kadın dört erkek geliriz dedik.” Sonraki temas, 13 Haziran’da oldu. Tüzün devamını anlatıyor: “Yavuz Bingöl arayıp ‘havaalanına gelin’ dedi. Gittiğimizde bizi VIP’e aldılar. 10-12 kişilik iki ayrı uçakla, sanatçı-yazarlarla birlikte gittik. İtiraz ettikleri arkadaşlar ikinci uçaktaydı.”
Tüzün, yol boyunca onların da getirildiklerinden emin olmaya çalışıldığını anlatıyor:
“Başbakan geldi. Gezi’deki eylemcileri şikâyet eden, polisin hazırladığı videolarla sunum yapmaya başladı. İnsanlar sitemkâr davranışlarda bulundu. Başbakan azarlar tonda konuşuyordu. ‘Biz buraya günlerdir dinlediğimiz konuşmaları dinlemeye gelmedik, taleplerimizi söyleyelim ve çözüm bulalım diye geldik’ dedim. ‘Altı arkadaşımız geldi, kapıda, gelmeyeceklerse ben de çıkıyorum’ dedim, çıktım.”
Sonrasını şöyle aktarıyor: “Peşimden Mahsun Kırmızıgül geldi, sakinleştirdi. Tekrar altı kişiyle birlikte bizi içeri aldılar.”
ERDOĞAN BİR ANDA SİNİRLENDİ
Erdoğan'ın o gergin anları şöyle anlatıyor:
“Benden sonra Arzu Çerkezoğlu söz istedi. O konuşurken Erdoğan bir anda sinirlendi. ‘Bana sosyoloji anlatma, ben ne kadar oy alıyorum, senin desteklediğin partiler ne kadar oy alıyor’ dedi. Sinirle ayağa kalktı. O kalkınca herkes de kalktı. Beyza Metin o sırada ‘Bir kadınla böyle konuşamazsınız, haddinizi bilin’ dedi. Erdoğan, bunu Arzu Çerkezoğlu söyledi sandı. Öfkeyle ona döndü. ‘Asıl siz haddinizi bilin’ dedi. Sanki kriz geçiriyordu. Kelimeleri birbirine giriyordu. Sümeyye Erdoğan ve partisindekiler araya girdi, onu götürdüler.”
Tayyip ve Sümeyye Erdoğan dışındakiler bir süre sonra salona döndü. AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik söze girdi. Önerilerini söyledi:
“Biz mahkeme kararını bekleyeceğiz, olumsuz bir karar çıkarsa Topçu Kışlası’ndan vazgeçeceğiz, dedi. Tersi çıkarsa da halka sorarız, referandum yaparız." dedi.
Dayanışma’dakiler bunu olumlu bulmakla birlikte taleplerini sıraladılar. Mahkemeden hükümet lehine karar çıkarsa üniversitelere, meslek kuruluşlarına sorulmasını istiyorlardı. Öte yandan sivil halka şiddet uygulayarak ölümlere neden olan görevliler hakkında soruşturma açılmasını, gözaltındakilerin bırakılmasını istiyorlardı.
“Erdoğan’dan hükümetin görevi bırakması talebiniz oldu mu” diye sordum.
“Asla” dedikten sonra çok ilginç bir şey anlattı:
“Taksim Dayanışması içinde siyasi partiler olabilir. Ama Dayanışma siyasi bir organ değil. Dayanışma, sadece kent ve meydanla ilgili meseleleri konuşuyordu. Numan Kurtulmuş’un HAS Partisi de Taksim Dayanışması’nın bileşeniydi. Toplantılara temsilcileri katılıyordu.”
Tüzün'ün ifadelerinden sonra Terkoğlu, şöyle yorumladı:
"Belli ki sonrasında AKP’ye katılmaya karar veren HAS Parti ve Kurtulmuş, Dayanışma’dan çekilmişti. Kurtulmuş, bugün Erdoğan’ın yardımcısı. O gece belki de her şey çözümlenebilirdi. Ancak Erdoğan’ın uzlaşmaz tutumu imkânsız kıldı. Sert açıklamalarını sürdürdü. Sonrasında, FETÖ’den yargılanan polislerin şiddet gösterisi de devam etti. Kısacası hükümetin istifa etmesini talep etmek demokratik bir hak olmakla birlikte, eylemleri düzenleyenlerin talebi bu olmamıştı. Haliyle pazartesi verilen kararda, düğme başından yanlış iliklenmişti. Tarihçiler tarihi yazıyor. Eylemleriyle yön verenlerse tarihi yapıyor. Mahkemelerle tarihi kurmaya çalışanların kazandığını hiç gören oldu mu?" dedi.