Erdoğan'dan Meclis açılışında önemli açıklamalar
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 26'ncı Dönem İkinci Yasama Yılı bugün başlıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Genel Kurul'da bir konuşma yaptı.
TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yeni yasama yılı başladı. Meclis açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan Meclis'e gelişinde milletvekilleri protokol kapısında kendisini karşıladı. Erdoğan, bekleyenlerle tek tek tokalaştı ve kısa süreli sohbet etti. Erdoğan yaptığı açılış konuşmasında "15 Temmuz'da yaşananları oyun, tiyatro, film diyerek küçümsemeye çalışanlar oldu. Her kim ki, 15 Temmuz'a amasız, fakatsız darbe diyebiliyorsa, lanetleyemiyorsa o da darbe girişiminin bir parçasıdır, en azından gönüllü bir destekçisidir" dedi. Yenikapı ruhunun korunması gerektiğini belirten Erdoğan "Türkiye'nin ve Türk milletinin vatanı, özgürlüğü söz konusu olduğunda tek ses, tek nefes olduğunun örneği olan Yenikapı ruhunun korunması hepimizin görevidir. Meclisimizin yeni yasama döneminde Yenikapı benzerinin tekrarlanacağına inanıyorum" diye konuştu.Erdoğan Fırat Kalkanı için de şunları söyledi: "Cerablus'tan başlayarak bu operasyonlar bu bölgede 5 bin kilometrekare büyüklüğünde bir güvenli bölge temin etmektir. Böylece terör ve mülteci sorunu çözüme kavuşacaktır."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yasama yılı açılışı dolayısıyla Meclise geldi. Erdoğan, Mecliste TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı tarafından askeri törenle karşılandı. Cumhurbaşkanlığı Tören Birliği kıtasını selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şeref Kapısı önünde kendisini karşılayan TBMM Başkanı İsmail Kahraman ile birlikte Genel Kurula girdi. Öte yandan Erdoğan Şeref Kapısı önünde AK Parti Tekirdağ Milletvekili Ayşe Doğan'ın 3 yaşındaki oğlu Fatih Emre Doğan'ı severek oyuncak hediye etti. TBMM Başkanı Kahraman'ın konuşmasının ardından Erdoğan, 26. Dönem 2. Yasama Yılı açılış konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi. Erdoğan'ın konuşmasından önce İstiklal Marşı okundu.
Meclis açıldı
ERDOĞAN'IN KONUŞMASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şunları söyledi: "Sayın Başkan, değerli milletvekilleri TBMM'nin 26. Dönem 2. Yasama Yılı açılışında sizleri en kalbi duygularla selamlıyorum. Tüm milletvekillerimizi saygıyla yad ediyorum. Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere ahirete göçmüş olanları rahmetle anıyorum. 23 Nisan 1920 gününden bugüne TBMM tarihinin pek çok dönüm noktası vardır. Bundan sonra 15 Temmuz 2016 gecesinin TBMM tarihinde de ayrı ve özel bir yeri olacaktır. Darbe girişiminin ardından derhal bu salonda toplanarak, tepkiyi Meclis'te ortaya koyan sizlere şükranlarımı sunuyorum. Milletvekillerimiz onurlu ve güçlü bir duruş sergileyerek bu kuruma sahip çıktı. 15 Temmuz'dan sonra Meclisimiz ikinci defa gazilik şerefine nail oldu. Şehit olan 241 vatandaşımız milletimizin gönlüne ve tarihin sayfalarına altın harflerle kazınmıştır.
'MİLLETİMİZE CAN BORCUMUZ OLDUĞUNU UNUTMAMALIYIZ'
Demokrasi nöbetlerinde 29 gece sabahlayan on milyonlarca vatandaşımıza borcumuzu asla ödeyemeyiz. Türkiye bir avuç hainin dışında 79 milyonj vatandaşının tamamıyla bir özgürlük ve demokrasi dersi vermiştir. Milletimiz terör örgütlerine olduğu gibi darbe heveslilerine de meydanı bırakmayacağını gösterdi. Şahsım başta olmak üzere hepimizin milletimize can borcumuz olduğunu unutmamalıyız. Daha çok çalışmalı, daha çok üretmeli ve Türkiye'yi daha ileri taşımalıyız.
'15 TEMMUZ'U UNUTTURMAMAK MECBURİYETİNDEYİZ'
MGK toplantısında, hükümetimize bu tarihin 15 Temmuz Demokrasi ve Özgürlük Günü olmasını tavsiye ettik. Şehitlerimiz için anıtlar yapma hazırlığımız sürüyor. Şehit ailelerine her türlü destek veriliyor, verilmeye devam edecek. 15 Temmuz'u unutmamak ve unutturmamak mecburiyetindeyiz. Ders kitaplarından, filmlere, edebi eserlere kadar her mecrada 15 Temmuz'un işlenmesini teşvik etmeliyiz. 15 Temmuz'da sokaklarda şahadete koşan insanların kahir ekseriyetinin ne korumak zorunda olduğu malı mülkü, ne statüsü ne başka çıkarı vardır. Bu insanlar sahip oldukları maddi varlıklar uğruna değil, inançlarına, imanlarına, özgürlüklerine, geleceğe sahip çıkmak için sokaklara dökülmüştür. Milletimiz ölüm kusan silahların üzerine yürümüştür.
HER KİM Kİ 15 TEMMUZ'Ü KÜÇÜMSER O BUNUN BİR PARÇASIDIR'
Darbe girişiminin anlaşılmasının hemen ardından yaptığımız çağrının mahiyeti, milletimizin hissiyatının ifadesinden başka bir şey değildir. Bu hissiyatı anlamayan, anlamak istemeyenler de oldu. 15 Temmuz'da yaşananları oyun, tiyatro, film diyerek küçümsemeye çalışanlar oldu. Her kim ki, 15 Temmuz'a amasız, fakatsız darbe diyebiliyorsa, lanetleyemiyorsa o da darbe girişiminin bir parçasıdır, en azından gönüllü bir destekçisidir. Böyle bir yanlışın içine düşenler şehitlerimize ve gazilerimize, milletimizin tamamına hesap vermekten kurtulamayacaktır.
'YENİKAPI RUHUNUN KORUNMASI HEPİMİZİN GÖREVİDİR'
Milletimiz 7 Ağustos'ta Yenikapı'da 15 Temmuz karşısındaki duruşunu sergilemiştir. Bu manzaraya iştirakleriyle siyasi parti ve kurum temsilcilerimize teşekkürlerimi ifade ediyorum. Türkiye'nin ve Türk milletinin vatanı, özgürlüğü söz konusu olduğunda tek ses, tek nefes olduğunun örneği olan Yenikapı ruhunun korunması hepimizin görevidir. Meclisimizin yeni yasama döneminde Yenikapı benzerinin tekrarlanacağına inanıyorum. Bu hepimizin aynı şeyleri düşünüp, söyleyeceği anlamı değildir. İnanç, düşünce, tarz farklılıklarımız mutlaka olacaktır. Bizden beklenen temel konularda birlik ve beraberliğimizi güçlü tutmamızdır. Biz PKK, FETÖ, DAEŞ konusunda, sınırlarımızın güvenliği, vatanımızın bütünlüğü konusunda ortak bir zeminde buluşamıyorsak, ortada ciddi bir sorun var demektir. Yenikapı'daki duruşu bu nedenle önemli görüyor ve devamını diliyorum.
'ŞEHİTLERİMİZİN KANINI YERDE BIRAKMIYORUZ'
Türkiye PKK ve uzantıları ile DAEŞ saldırılarına maruz kalıyor. DAEŞ Türkiye'yi hedef alarak kendisine alan açmaya çalışıyor. Yürütülen mücadele El Kaide'nin uzantısı olarak ortaya çıkan DAEŞ'in geriletilmesine katkı sağlamıştır. Güneydoğu illerimizde gerçekleştirdiği çukur eylemleriyle şimdi de sınır dışındaki projelere destek için çalışıyor. Bu eylemlerde şehit olanlanlarımızın kanını teröristleri kat be kat imha ederek yerde bırakmıyoruz. DAEŞ terör örgütü Suriye'deki sorunun sonucudur. 22 milyon nüfusa sahip bir ülkenin DAEŞ'ten 5 yıldır arındırılamaması akla yatkın değildir. Irak'ta da benzer durum gereçlidir. DAEŞ, Suriye ve Irak'ta herkesin kullandığı elverişli bir malzemeden ibarettir. Kendi ülkelerindeki radikal unsurları Suriye ve Irak'a yönelendiren kimi ülkeler sorunun sonuçlarıyla yüzleşmekten kaçınıyorlar.
'SÖZÜN BİTTİĞİ YER'
Türkiye bölge halkına karşı tüm insanı görevlerini yerine getirmekte kararldıır. Avrupa ülkeleri bu insanlık sınavında sınıfta kalmıştır. Avrupa ülkeleri bugüne kadar savundukları değerleri ayaklar altına almıştır. Hiçbir politik hesap Suriye'de 6 yılda öldürülen insan sayısının 600 bine ulaşması artık sözün bittiği yeri ifade ediyor. Biz insani görevimizi yerine getirirken, uluslararası toplumu ikaz etmeye devam edeceğiz.
'5 BİN KİLOMETRE BÜYÜKLÜĞÜNDE GÜVENLİ BÖLGE'
Fırat Kalkanı meşru bir operasyondur. DAEŞ'in 14 yaşında bir çocuğu canlı bomba olarak kullanmak süretiyle Gaziantep'e göndermesi ve 56 vatandaşımızın hayatını kaybettiği saldırı bizim için son damla olmuştur. Cerablus'tan başlayarak bu operasyonlar bu bölgede 5 bin kilometrekare büyüklüğünde bir güvenli bölge temin etmektir. Böylece terör ve mülteci sorunu çözüme kavuşacaktır. Şu anda Cerablus'ta 40 bin kişi var. Yıllardır savunduğumuz bu proje için itiraz görmedik ama fiili destek de almadık. Terör koridoru ve PKK ve DAEŞ'in eylemleri biz bu operasyonu kendi imkanlarımızla yapmaya zorladı. Bu ülkenin kendi evlatlarıyla bu operasyonu yürütebileceğini gösterdi. DAEŞ'in karşısına PKK/YPG'yi çıkarmaya çalışanları tezleri Fırak Kalkanı ile geçerliliğini yitirmiştir. Benzer oyun Musul'da da sergilenmeye çalışılıyor. Bu oyunun da bozulması gerekiyor. Musul'a yapılacak bir operasyonun Telaferi de etkileyeceğini hatırlatmak isterim. Musul'un DAEŞ'ten kurtulabileceğine inanıyoruz."
KAHRAMAN'DAN AÇILIŞ KONUŞMASI
Meclis açıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önce TBMM Başkanı İsmail Kahraman konuştu. Kahraman özetle şunları söyledi: "Meclisimiz önceki yasama yılında aktif ve verimli bir çalışma sergiledi. Ne yazık ki Türkiyemiz bir darbe teşebbüsüyle karşılaştı. Bir ihanet şebekesi milli varlığımız ve bütünlüğümüze kast etmeye çalıştı. Beyni yıkanmış, asker kıyafetli terörist bir grup, silahları milletin bağrına doğrulttu. Ender yaşanan bir trajedi yaşadık. TBMM bombalandı, helikopterlerin ateşine maruz kaldı. 14 polisimiz yaralandı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bombalandı. Cumhurbaşkanımızı öldürmek için suikast girişiminde bulundular. TBMM'yi açtım. Ertesi gün, TBMM'yi olağanüstü toplantıya davet ettiğimi duyurdum. Tanklar namlularını Meclis'e çevirmişken, her türlü zorluğu ve şahadeti göze alarak, Meclis'e koşan ve toplantıya katılan değerli milletvekillerimize teşekkür ve takdirlerimi sunuyorum.
İstiklal Harbimizde düşman toplarına göğsünü geren Meclisimiz 'gazi' unvanını almıştır. Bizler de ikinci defa 'gazi' unvanına sahip olduk. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, halkımızı meydanlara çağırması ve milletimizin meydanları doldurması ve tanklara göğüslerini siper etmesiyle önlendi. Millitimiz 15 Temmuz gecesi demokrasiyi özümsediğini ispat etti. Camilerden yükselen selalar, ezanlarla Türkiye darbeyi yendi. Türkiye'de darbe devri kapandı. Darbe şehitlerine şükran borçluyuz.
4 PARTİMİZ DE KATILDI... YENİ ANASAYA ÇAĞRISI
16 Temmuz toplantısına Meclis'te grubu bulunan 4 partimiz de katıldı. Örnek bir dayanışma sergilendi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakanımız Binali Yıldırım'a, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye ve HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken'e teşekkürlerimi sunuyorum. Herkesin takdirle karşıladığı bu birlik ve beraberlik ruhu Yenikapı Meydanı'nda düzenlenen Demokrasi Mitingi'yle taçlandırıldı. Birlik ve beraberlik içinde olduğumuz gösterildi. Milletimizin Meclisimizden beklentimizi boşa çıkarmamalıyız. Meclis olarak bu dönemde yüklü bir gündem bizi beklemektedir. En öncelikli konularımızdan biri sade, sivil bir anayasa yapmaktır. Bunun yanında yeni bir içtüzük tanzim etmek gerekmektedir.
Bölge insanı kendisinin ve çocuklarının geleceğini kan atıkmaktan çekinmeyen bu örgütle bağını koparmıştır. Operasyonlar bölge halkı tarafından da destekleniyor. Vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek, şehirlerimizi yeniden imar etmek için yoğun çaba içerisindeyiz. Ülkemizin birliği, beraberliği, kardeşliği, güvenliğine şahitlik edeceğiz.
'15 TEMMUZ MİLAT HALİNE DÖNÜŞTÜRMELİYİZ'
15 Temmuz'u bir milat haline dönüştürmeliyiz. PKK, FETÖ, DAEŞ'e karşı hep birlikte kararlı mücadele yürütmeliyiz. Yapısal reformları hayata geçirmeliyiz. Darbe girişiminden gerekli dersleri çıkarak ülkemizi geleceğe hazırlamalıyız. Türkiye ekonomik göstergeleri, yatırımlarıyla, sosyal yardımlarıyla, savunma sanayisinde bugünkü seviyesine ulaşmamış olsaydı, iç ve dış saldırılar karşısında bu kadar güçlü duruş sergileyemezdi. 2023 hedeflerine ulaşma konusunda en büyük görev TBMM'ye düşüyor. Bu hedeflere ulaşmaya katkı sağlayacak her hususa Meclisimiz öncü olmalıdır.
'ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ HAYATA GEÇMELİ'
Öncelikle anayasa değişikliğini hayata geçirmeliyiz. Atılan adımları olumlu olarak değerlendiriyorum. Meclis içtüzüğünün bu kurumun daha etkin çalışması için yeniden ele alınmasını önemli görüyorum. Tüm sorunların yegane çıkış yolunu milli iradede gören cumhurbaşkanı olarak anayasa ve içtüzük çalışmalarını desteklediğimi belirtmekteyim. Doğrudan milletin oyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak milletime karşı sorumluluklarımın farkındayım.
Seçildiğim günden bu yana ülkeme ve milletime karşı sorumluluklarımı yerine getirmek için gece gündüz çalıştım, çalışmaya devam ediyorum. Her yeni durum gibi doğrudan milletin oyuyla seçilen cumhurbaşkanlığı makamı için beliren tereddütler ortadan kalkmıştır. Yasama, yargıyla ve milletimle uyumla bir cumhurbaşkanlığı görevini yürüttüğüme inanıyorum.
'CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINI YAPRATMAYA YÖNELİK ÇALIŞMALARA ÜZÜLÜYORUM'
Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmaya yönelik çalışmaları üzüntüyle karşılıyorum. Hiç kimsenin özellikle kendileri de seçimle gelen TBMM üyelerinin buna hiç hakkı yoktur. Bugünden sonra bu anlamsız tartışmayı da geride bırakacağımıza inanıyorum.
'SURİYE VE IRAK BİZİM İÇİN HAYATİ'
Güney sınırlarımız boyunca uzanan Suriye ve Irak meselelerinin özel bir yeri var. Suriye meselesi bizim için hayati bir konu durumundadır. Türkiye'nin Suriye meselesi için konumu en başından beri nettir.