"Erkeklere testosteron salgılatıyormuşum!!!" Çocuklar Duymasın'ın Mary'si nasıl açıldı?

Çocuklar Duymasın dizisinin Mary'si başarılı oyuncu Demet Tuncer, İstanbul'da Banlieue adlı gece kulübünde başlayacağı stand-up şovunu, kariyerini ve Amerika anılarını Kelebek'e anlattı.

Liza Minnelli'ye benzetildiğini belirten Tuncer; "Erkeklere testosteron salgılatıyormuşum, ne mutlu bana" diyor.

Çocuklar Duymasın dizisinin Mary'si, başarılı oyuncu Demet Tuncer, İstanbul'da Banlieue adlı gece kulübünde başlayacağı stand-up şovunu ve kariyerini Kelebek'e anlattı. Liza Minnelli'ye benzetildiğini belirten Tuncer; "Erkeklere testosteron salgılattığımı söylüyorlar. Ne mutlu bana" diyor.

Sizi ilk Çocuklar Duymasın dizisinde tanıdık...

- Evet, o diziyle adımı duyurdum. Birçok izleyici beni hálá Amerikalı sanıyor.

Komik olaylar yaşıyor muydunuz peki?

- En komiği Amerikalı olduğumu düşündükleri için benim hakkımda Türkçe konuşmalar oluyordu. Bir kere Cadılar Bayramı'na gidiyorduk, Taksim'de. Kovboy şapkası giymiştim ve beni gösterip biri arkadaşına 'Aaa, bak Mary' dedi. Arkadaşı da 'Hayırr, o Mary değil o bir peri' diyerek kahkaha atıp geçip gittiler yanımdan. Çok komikti. Çocuklar Duymasın büyük şans oldu benim için. Diziden sonra stratejik olarak çekilmem gerekiyordu. Çünkü psikolojik olarak 'unutuluyor muyum, beni tanımıyorlar mı artık' diye her şeye atlayabilirsin. Ama sabırlı olmam gerekti. O dönemde istediğim tarzda dizi teklifleri gelmediği için tiyatroya dönüş yaptım. Benim zaten hayal listem vardır.

Kaç maddelik bir listedir bu?

- İsterseniz maddelemeyelim, her an değişip, gelişiyor bu liste. Hayallerimin peşinden gittim hep.

Amerika'daki kariyerinize bakınca Türkiye'ye dönmenizin delilik olduğunu düşündüm...

- Evet doğru. Ama ben bunu Türkiye'de de yapacağım dedim ve döndüm. "Türkiye'de bu sektöre girme" dediler bana. O yüzden belli bir süre Amerikan Ticaret Odası'nda genel müdürlük yaptım. Başbakanlığa çalıştım, ama tüm bu iş deneyimleri benim oyunculuğum için inanılmaz malzeme oluşturdu. Orada çalışırken oyunculuğu özlüyordum ama teklif gelmiyordu. Batı Yakası Hikayesi'nde oynamıştım, Amerika'da. Burada Atatürk Kültür Merkezi'nden misafir sanatçı olmamı istediler. Tabii ki, kabul ettim çünkü Atatürk Kültür Merkezi'nde büyük salonda oynamak benim için hayal listesinde en üst sıralarda yer alıyordu. Çocukken annemle giderdim oyunlara ve 'Anne bak ben orada oynayacağım büyüyünce' derdim. Sonunda orada oynadım hem de full balkon.

Tiyatro İstanbul maceranız vardı bir de sanırım...

- Evet çok ilginç, Gencay Gürün'ün sahnesinde oynamayı çok istiyordum. Neden bilmiyorum ama şaka gibi! Türkiye'deki tiyatro sayfamı açmam Gencay Gürün'le oldu. 'Aşkın Yaşı Yok' oyunuyla 2005 Selim Naşit Komedi Dalında En İyi Oyuncu Ödülü'nü kazandım. Süperdi bu da! Sadri Alışık oldu, Kaç Baba Kaç oldu ama benim için oyunculuğumu göstereceğim, şarkı söyleyeceğim, dans edeceğim bir şey olsun istiyordum hep. Hep içimde müzikal var...

Çoğul kadın kişilikleri var galiba içinizde?

- Deli misin! O yüzden bir dizi olsun da çift karakterli, çok karakterli bir kadın olsun istiyorum. Ben böyle bir şey istiyorum. Onu da, bunu da yapayım, görsünler, izlesinler, beğensinler istiyorum.

BENİ LIZA MINNELLI'YE BENZETİRLER

Şimdi Banlieue'da program yapmaya başlıyorsunuz... Kaç tipleme ve kadınla göreceğiz sizi?

- Eski Türk filmlerindeki renkli-orijinal afişler gibi geliyoruz. Çok renkli karakterler var. Tarihi kattık içine. Kurtuluş Savaşı'ndan, Hitler'e, Medeni Kanun'dan, Türk popuna kadar her şeyi kattık. Şu anda Banlieue'da mini müzikal şeklinde gerçekleştireceğiz projeyi. Yazın Açıkhava'da, belki BKM'de veya Bostancı Gösteri Merkezi'nde devam ettirmek hedefimiz. Böyle bir proje Türkiye'de ilk kez yapılıyor. Oturup yazdık. Bunun için Amerika'dan özel aletler getirtiyoruz. Çünkü canlı, barda reji yapıyorsun. Şu anda 40'lardayız. "50'lerde şunlar oldu, 60'lar bambaşka" deyip şarkıları söylersin ama bunların aralarında geçişler, tarihi gerçekler yok. Bazıları belki rahatsız olacak, kimileri evet böyleydi diyecek. Ben hem siyasal okudum, hem müzikal tiyatro okudum. Farklılıktan yanayım. Bir Romen, Rus, Alman, Kıbrıslı, Amerikalı kadın karakterlerini tam onların ağzıyla yansıtmam çok hoş oluyor mesela... Onların da çok hoşuna gidiyor bu durum...

Celine Dion'a benzettim sizi...

- Çizgi olarak Bette Midler ve Liza Minnelli'ye benzetirler. Hem sinema, hem müzikal hem teatral çizgileri var. Ama Celine Dion da hoş kadın bence, çok yetenekli...

Amerikalı sevgiliniz oldu mu?

- Evet oldu... Ama 'bir gece seni çok sevdim, ertesi gün beni arama' durumunda hiç olmadı. 6-8 ay gibi arkadaşlıkla, devamında dostluk kurduğum ilişkilerim oldu. Hayatımda hep ilişkilerimden sonra sağlam dostluklarım oldu. Sadece tek bir kişi ile görüşmüyorum...

Amerikalı ve Türk erkekler farklı değil

Amerikalı erkeklerle Türk erkeklerini kıyaslamanızı istesem...

- Benim maço, sert erkek tanımı ile ilişkim hiç olmadı. Özellikle güven önemli. Ben siyasal bölümünü bitirdiğimde suç ve ceza üzerine araştırma yaptım. Çok iyi bir gözlemciyimdir. Amerikalı ya da Türk erkekleri farklı değil. Kıskanç olanı da var Amerikalıların ama bana denk gelmedi. Bu köpeğin tasmasını ne kadar çekersen o kadar kurtulmak istersin gibi bir durum bence.

Hayranlarınız internet sitelerinde sizi seksi bulduklarını ve erkeklere testosteron salgılattığınızı yazmış...

- Evet, testosteron salgılattığımı söylüyorlar. Ne mutlu bana (gülüyor). Bu durum neden kaynaklanıyor biliyor musun? Erkekler komik kadınları severler de ondan. Bana  "İnanılmaz etkileyici bakıyorsun. Yargılamıyorsun, keşfediyorsun!" diyorlar. Düşünüyorum da doğru söylüyorlar. Bu güvenli duruşum ve esprilerim galiba beni seksileştiriyor